İki hafta geçmişti Jiyong geleli.
Yine bir Pazartesi günüydü.
Ders başladı. Gece geç yattığı için Seungri uyumaya başladı. İlk ders uykusunu alacağını düşünüyordu. Öyle oldu da zaten.İkinci teneffüs arka bahçeye müzik dinlemeye çıktı. .
Oturdu ve müzik dinlemeye başladı . Bir süre sonra Seunghyun ve diğerlerini gördü. Ama arkada birini daha gördü. Evet o Jiyong'tu.
Seunghyun konuşmaya başladı.
"Vay vay vay burada kimler varmış?"
konuşmaya devam etti
"O gün Jiyong sayesinde elimden kurtuldun. Fakat o benim çocukluk arkadaşım. Artık seni kurtaracak kimse yok".
Seungri ne yapacağını şaşırmıştı. Korkak gözlerle Seunghyun'a bakıyordu.
Bir ses geldi arkadan. "Korkuyor musun?". Bunu Jiyong söylemişti. biraz daha öne geldi ve konuşmaya devam etti. "Eğer dediklerimi yaparsan seni rahat bırakırım."
Seungri evet dercesine kafasını yukarı aşağıya salladı ve konuşmaya başladı. "Ne istiyorsunuz?"
Seunghyun lafa atıldı. "Çok şey istiyoruz."
"Açıkça konuşur musun?" dedi Seungri ve ayağa kalktı.
"Bir ay boyunca ayakçılık yapacaksın bize." dedi Seunghyun.
"Yoksa sonucuna katlanırsın." diyerek ellerini yumruk yaptı Youngbae.
"Tamam tamam ne yapmam gerekiyor."
Jiyong elini Seungri' nin omzuna koydu "Çıkışta benim evime gidiyoruz." dedi ve oradan uzaklaştılar.
Seungri neye uğradığını şaşırdı. Ama aklında dolanan bir soru vardı. 'Neden Jiyong?'. Diğerleri de olabilirdi ama niyeyse oydu. Bu bir kaderdi tesadüf değil.
Böyle düşüne düşüne sınıfa gelmişti.
Başını kaldırdı ve sınıfa baktı. Ona sırıtan Jiyong'u görünce kafasını çevirdi ve sırasına geçti.Ders şöyle böyle geçip bitti.Son teneffüs zili çaldı. Seungri kitabını kapattı ve çantasına koydu. Sırasına bakınca küçük bir kağıt gördü gördü. Açıp baktığında üstünde 'Müzik odasına gel.' yazıyordu ve gülen yüz vardı üstünde.
Seungri kimin olduğunu anladığı için hemen gitti. Kapıyı açtı ve tahmin ettiği gibi Jiyong'tu onu çağıran. Kapıyı kapattı ve sandalyede oturan Jiyong'a ilerledi. "Efendim." diye giriş yaptı. Jiyong ayağa kalktı "Numaranı ver tatlı." dedi ve telefonunu uzattı.
Seungri sanki hiç bilmiyormuş gibi şaşkınlıkla "Neden?" diye sordu.
Kendine gelince "Ha tamam tamam." diyip telefonu Jiyong'un elinden aldı. Numarasını yazıp geri verdi telefonu ve arkasına dönüp gitcekken bileğinin tutulduğunu gördü. Arkasına baktı. "Canını sıkmayacağım." dedi ve bileğini bıraktı.
Seungri hızlıca sınıfa doğru çıktı.Bir sonraki dersten sonra hayatının tamamen değişeceğini nerden bilebilirdi...
Dersin bitmesine beş dakika kalmıştı ve Seungri çantasını topladı.
Sonunda zil çaldı ve herkes çıktı. Tabiki Seungri, Jiyong' la birlikte çıktı.
Bahçe kapısının önünde bir motor duruyordu. Jiyong motora doğru yürüdü ve bir tane kask alıp Seungri'ye uzattı. "Tak şunu." dedi.
"Motor senin mi?" diye sordu sarı oğlan. "Eveeet." dedi kızıl saçlı. Seungri kaskı alıp taktı ve Jiyong'un arkasına oturdu.
"Bana tutun. Uçmak istemezsin."
"Tamam."dedi Seungri.
Jiyong sürmeye başladı ama çok hızlıydı. Seungri böyle şeylerden korkardı. Jiyong'a daha sıkı tutundu ve gözlerini kapattı.
"Noldu? Korktun mu panda çocuk?" dedi Jiyong. Seungri duysada cevap veremedi. Seungri kafasını kaldırdı "Evden bir kaç eşyamı almam lazım." dedi. "Tamam, ama nerde evin?" diye sordu. Seungri tarif etti ve evin önüne geldiler Seungri indi ve apartman kapısına yöneldi. Jiyong "Okul kıyafeti dışında kıyafet alma" diye seslendi. Seungri kafasını salladı ve içeriye girdi. Eve girdi ve kitaplarını, okul kıyafetini, birkaç bakım eşyası ve birkaç eşyasını daha alıp çıktı.
Tekrar kaskı takıp motora bindi ve gitmeye başladılar. Bir süre yol aldıktan sonra ulaşmıştılar. Jiyong'un evi iki katlı bir villaydı. İçeri girdiler Seungri etrafa göz atıyordu. Evin içi güzeldi. Oldukça estetik ve konforluydu. Duvarlarda tablolar vardı. Asla Jiyong'un gözüktüğü gibi değildi.
"Eveet bir ay boyunca burdasın. Beğendin mi?" diye konuştu normal bir sesle ve derin bir nefes aldı. "Evet güzel bir evin var." dedi ve ekledi "Şey ben duş alabilir miyim?".
"İstediğini yap. Banyo yukarıda." diyerek yukarıyı gösterdi.
"Ama kıyafet-"
"Giyinme odası da banyonun yanında. Oldu mu?" Seungri kafasını tamam dercesine salladı ve yukarı çıktı. Banyonun yerini buldu ve sıcak bir duş aldı. Havluya sarıldı ve banyodan çıktı. Jiyong'u önünde buldu.
Kızıl saçlı aralarındaki mesafeyi azalttı ve yüzünü Seungri'nin yüzüne yaklaştırıp gitti. Seungri umursamadan giyinme odasına girdi. Kıyafetler farklı bir tarzdaydı. Güzeldi fakat Seungri rahat birşeyler istiyordu. Biraz içlerini karıştırdı ve istediği gibi birşeyler buldu.(Şöyle birşey. Düşünmeyenler için koydum.)
Giyindi ve aşağı indi.
Jiyong aşağıdaki tekli koltukta oturuyordu. Seungri'nin aşağı indiğini görünce ayağa kalktı ve yanına gitti.
"Yemek yapabiliyor musun?"
"Evet. Hemde yemek yapmak benim hobim." "İyi bari. Gel beraber birşeyler hazırlayalım." "Tamam."
Mutfağa gittiler ve önlük giydiler.
"Ne yapmak istersin. Dolapta ihtiyacın olan bütün malzemeler var."
"O zaman kızarmış tavuk ve tteokbokki yapalım. Tatlı olarakta browni yapalım." "Bana uyar."
Yapmaya başladılar. Seungri tteokbokkiyi, Jiyong kızarmış tavuğu hazırlıyordu. Ortam sessizdi. Bu sessizliğide Jiyong bozdu. "Seni kurtardım."
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu sarı oğlan. "Eğer Seunghyun' un evine gitseydin sana çok eziyet çektirecekti. Ama ben, benim evimde kalmanı istedim. Hemen kabul etti zaten. Yıllarca birbirimizi görmemiştik. Bu onun için sorun olmadı." "Neden böyle birşey yaptın peki?" "Aslında ben kötü biri değilim. Geldiğim yada kovulduğum da diyebilirim okulda zorba bir çocuktum. Fakat sadece benle sorunu olan insanlarla uğraşır(d)ım. Ama aslında başka biri başka biri tarafından zorbalığa uğradığını gördüğüm zaman umursamazdım. Ama sen-" dedi ve sustu. "Ama ben-" diye tekrarladı. "Bilmiyorum sen biraz farklısın. Yada bana öyle geliyor. Ben asla böyle biri değildim."
Seungri birşey demeden işine devam etti.
Yemek işi bitmişti ve sıra tatlıdaydı. Tatlıda birlikte yapacaklarına anlaşmışlardı.
Seungri doğru kabı bulmak için yukarıdaki raflara bakıyordu. Sandalye üzerindeydi. Yetişemeyince parmak ucuna çıktı ama dengesini kaybetti. Tam düşüyordu ki kızıl saçlı onu tuttu.Eveeet sonunda ikinci bölümü de bitirdim. Sanki birden hızlandırdım olayları. Ama olsun aklımda bir sürü fikirler var. Güzel olacak inanıyorum. Umarım okursunuz. Bu arada biraz şerefsizce tam yerinde kestim sanki. Her neyse okuyan herkes öpüldünüz.😽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You don't know in advance what will happen |NYONGTORY|
Fanfiction"Galiba ben-" "Hayır imkansız" Jiyong o katı kalbinin bir tesadüfle bu kadar eriyeceğini düşünemezdi...