August

54 11 51
                                    

"For me, it was enough."

.

"Şimdi herkes odalarına dağılsın. 19.00'da herkes burada olacak. Akşam yemeği yedikten sonra, buradaki tarihi eserleri gezmeye gideceğiz. Sorusu olan?"

Bağırarak yaklaşık 80 öğrenciye sesini duyurmaya çalışan Bay Byun bugünkü planları anlatmayı bitirmişti. Arkamdan gelen soruyla bu konuşmanın biraz daha uzayacağını anladım. Bir an önce odaya çıkıp uzanmak ve güzelce dinlenmek istiyordum. Yol beni epey yormuştu.

"Bay Byun! Otele saat kaçta geri döneriz?"

Bu soruyu hangi vasıfsızın sorduğunu merak ettiğimde gördüğüm yüz beni hiç şaşırtmamıştı. Tabii ki sınıfımızın yalakası Haechan'dan başkası değildi.
Bu çocuk sırf soru olsun diye öğretmenlere nasıl nefes alması gerektiğini bile sorabilecek kapasitedeydi.

"Bir sorun çıkmazsa... Gece 10 civarı otele ulaşmış oluruz."

Başka sorusu olan var mı diye etrafa kısa bir bakış attıktan sonra herkesin odalarına dağılmasını söylemişti. Yanımdaki Taehyung'u beklemeden hızla odaya ilerledim. Kendi oda kartımla kapıyı açtıktan sonra elimdeki orta boy valizi odanın girişindeki hole bırakıp küçük odamıza göz attım. Girişteki holde bir banyo ve holün devamında yanyana iki tek kişilik yatak, cam kenarı yatağın yanında da tek bir gardırop vardı. Holden valizimi alıp gardırobun yanındaki yatağı kaptım. Gardırobu benim mi ilan etseydim acaba? Amaç; puştluk olsun, Taehyung sinir olsundu. Yok ya, vazgeçtim. Taehyung sinirlenirse beni bu gardırobun içine kilitleyip tatil boyunca çıkartmayacak bir tip gibi.

Ben bir yandan düşünüp bir yandan da valizimdeki kıyafetlerimi gardıroba dizerken içeriye benden 4-5 santim daha uzun olan, biraz daha kalıplı, kumral saçlı, buğday tenli oda arkadaşım girdi. Bugün yolculuk yaptığımız için daha rahat giyinmişti. Üstünde siyah bol bir tişört, boynunda ince zincir, altında da yine oldukça bol bir eşofman vardı.

"Ben bu yatağı kaptım!" Yatağımı sahiplendiğimi belirtip elimdeki son kıyafeti de dolaba yerleştirdim. Şimdi valizimin içinde en sevdiğim Spiderman'li bardağım, tatil boyunca okuyabileceğim bir kaç kitabım ve en büyük boyundan şeftalili vücut losyonumla ballı şampuanım vardı.

Taehyung uyku sersemi hâlâ aval aval bakınıyordu. Önünde durup bu komik tipini izledim biraz.

Elimi kaldırıp hafif hafif yanaklarına vurup "Uyan oğlum uyan, geldik. Ayakta uyuyorsun Taehyung." gülerek dalga geçiyordum.

Önce ellerimi yanaklarından çekip sonra saçlarını dağıttı.

"Gardıropda bana da yer ayırdın, değil mi?"

Küçük mırıltılarla kafa sallayıp onu onayladım ve valizimde kalan eşyalarımı yerlerine götürdüm. Daha fazla oyalanmadan yatağa girdim. Tüm yorgunluğum bir anda üstüme çökmüştü. Uykuya daha fazla direnmeden gözlerimi kapattım.

.

Gözlerimi açıp yatakta dirseklerimin üstünde durup yeni uyanma merasimim olan etrafa mal mal bakmamı bitirdikten sonra kararmış havayla birlikte aklıma saat 19.00'da aşağıda buluşacağımız geldi. Lütfen geç kalmış olmayalım, lütfen geç kalmış olmayalım, lütfen geç kalmış olmayalım... Hızla yastığımın yanındaki telefonumu açıp saate baktığımda her şey için artık çok geç olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

Saat 20.18'di. Geç kalmıştık ve yanımdaki yatakta Taehyung her şeyden habersiz hâlâ mışıl mışıl uyuyordu. Telefonumun ekranında 20'den fazla cevapsız arama ve bir o kadar da mesajlar vardı. Arkadaşlarım ve öğretmenim nerede olduğumuzu, acilen gelmemiz gerektiğini, Jimin'in odamıza gelip defalarca kapıyı çaldığını ama içerden ses gelmediği için bizi daha fazla bekleyemeyip gittikleriyle ilgili mesajlar atmışlardı.

Yorganı bir hışımla üstümden atıp Taehyung'un başında dikildim. Kulağına iyice eğilip bir anda ismini bağırmamla sıçrayarak kalkıp korku ve sinirle ne olduğunu anlamaya çalıştı.

Bir insan nasıl uyandırılmalıdır? Kesinlikle böyle değil.

"Ne oluyor amına koyayım? Niye kulağıma bağırdın Jeongguk? Hastalıklı mısın sen? Ruh hastasısın harbi."

"Sakin ya, tamam. TAEHYUNG GEÇ KALDIK!" Bu sefer de çığlık atar gibi bağırmama karşı elleriyle kulaklarını kapatarak yüzünü buruşturmuştu.

"Oğlum manyak mısın sen? Ne diye bağırıp duruyorsun? Kulağımı siktin."

"Aloooo... Anlıyor musun beni? Geç kaldık diyorum, geç kaldık. Uyuya kalmışız. Bizi bırakıp gitmişler."

"Tamam madem yat uyu. Niye dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyorsun?"

"Rahatlığa bak, delireceğim." Ellerimi saçıma daldırıp karıştırdıktan sonra ikisini de belime yerleştirdim.

"Güzel, sana delirmelerinde başarılar dilerim. Ben uykuma devam etmek istiyorum izninle."

Ağlasam çok mu abartı olurdu?

"Benim uykum kaçtı ki. Ben uyumuyorsam sen de uyuyamazsın. Vermiyorum izin."

Kafasını yastığa gömüp ağlar gibi sesler çıkartıyordu.

"E yuh Taehyung. Ağlıyor musun? Abart biraz daha."

Bu sefer de kafasını yastığa vurmaya başlamıştı.

"Tamam sakin ol Taehyung sadece geç kaldık ve bizi bırakıp gittiler, dünyanın sonu değil. Bu kadar hırpalama kendini."

"Tanrım, ne günah işledim de Jeongguk'la oda arkadaşı oldum...?" Boğuk çıkan sesi yüzünden söyledikleri zor anlaşılıyordu.

"Ne? Çok kırıcı Taehyung, çok kırıcı... Tch tch tch... Hiç yakıştıramadım. Benden iyi oda arkadaşı mı bulacaksın?"

"Evet mümkünse sessiz biri."

"Elimizde ben varım, kusura bakma."

"Uyumak istiyorum..."

Anlaşılan yapmam gereken ilk şey Taehyung'u bu yataktan çıkartmaktı.

.

Sonraki bölüm için aklımda güzel şeyler var. Birazcık yakınlaşsalar fena olmaz?

VanillaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin