BAŞLIKSIZ

8.9K 355 125
                                    

Selam vermek adettendir. Herkese Selam!

Uzun zamandır laptopumu kucağıma almıyordum, dizlerimin üstündeki bu sıcaklığı özlemişim. Bir şeyler yazarkenki alnımda oluşan bu uyuşukluğu da... Wattpedi de bayağı geliştirmişler, Kanadalıları kutluyorum bizim zamanımızda böyle değildi.

Yazıma başlık bulamadım, bu yüzden başlıksız'ı uygun gördüm. Neyse artık diyeceklerime geleyim. Devam ettiğim hikaye yok ama buralarla bağımı koparmış değilim. Yorumlarınızı takip ediyorum. Karanlığın Yüzü'nün finaline gelen yorumlardan sonra bir açıklama yazısı paylaşma gereği duydum:

Hikaye kütüphanede mevcut, sonu da başı da orada. 'Şurada ne oldu, burada ne oldu' tarzındaki sorularınıza cevap veremem çünkü olanı algıladığınızdır hikaye. Kurguda beğenmediğiniz, eksik gördüğünüz ya da hoşunuza giden yerler benim için ancak yorumdur, yapacağım açıklamalarsa algınızı değiştirmek gibi olur.

Ne dedi bu yazar, sitem mi ediyor? Kesinlikle hayır, sadece bakış açımı anlatıyorum. Bu yüzden Aslan'ı sevmenizde sevmemenizde, anlatılanlara bayılmanız ya da saçma bulmanız yazarlık hayatıma rehber alacağım yorumlarınızdır. Gerçekten ilgili yorumlar attınız, güzel eleştiriler aldım ve çok samimi duygularınızı gördüm ki bunlar isteyebileceğim tek şeydi. Bu yüzden hem İçten içe hemde Karanlığın Yüzü için teşekkür ederim :)

Karanlığın yüzü devam edecek mi? Özel bölüm gelecek mi? Masadaki Aslan mıydı? Şimdi bu soruların cevabını vereyim teker teker.

Son bölümün altında da belirttiğim gibi, 'final' idi, devamı olmayacak. Herhangi bir özel bölüm yazmayacağım, çünkü hikaye kafamda bitti.

Masadaki Aslan değildi. Romanı okuyan ve Eylül'le ilgili araştırma yapan bir gazeteciydi..

Evet masadaki Aslan'dı, her şeye yeniden başlamaya hazır olan...

Masadaki Hakan'dı. Başından beri Eylül'e ilgisi vardı ve tüm hikaye bittiğinde kendi hikayesine başlamak isteğinde olan.

Masadaki Tarık'tı. Kötü biten hikayeyi, başka güzel bir hikayeyle başlatacaktı.

Sevgili okuyucum, masadaki kişi kalbinden kim geçiyorsa o... Hikayedeki aşkı anladıysanız, o aşk size rehber olsun.

Kişilerin yan yana olmamasının aşkın devam etmeyeceği anlamına gelmediğini, aşkın susarak zenginleştiğini, hayal ederek kuvvetlendiğini ve en çokta acılardan beslendiğini... Beslenerek, kanayarak 'aşk' olduğunu düşünüyorum. Sizin hiç hoşunuza gitmedi ama iki hikayemdede bunu belirtmek istedim. Aşk 'bence' her zaman acıdır, acıtır...

Karanlığın yüzünden bu kadar bahsetmişken, 'içten içe' başka bir tarafımda birikenleride dökmeliyim.

İlklerin yeri her zaman ayrıdır. İçten içe benim için öyle olduğu kadar sizler içinde öyle oldu. Çok samimi yorumlar aldım. Karakterleri içinizde öyle yaşatmışsınız ki, çok etkilendim. Atakan'ın mektubunu açıp açıp okuyup birde üzerine gözlerinizin dolması.. bende hepsinin çok ayrı yeri var.

Hikayelerimi yüreğinizle okuduğunuz için çok ama çok teşekkür ederim. Ne yazık ki minnetimi anlatacak kelimeleri henüz bulamadım.

Son sorumuz: Yeni hikayelerin var mı?

Yazarların hikayeleri hep içlerindedir ve bitmez... fakat buradan yeni bir hikayeye başlamayacağım.

''İçimde büyüttüğüm, her gördüğümden, izlediğimden, okuduğumdan, tanıştığım, yediğim, gezdiğim.... şeylerden yamalar, ekler yapıyorum hikayeme. Hikayelerin doğma, büyüme ve bizler gibi olgunlaşma süreci vardır ve her hikaye kaleme döküldüğünde ölümsüzleşir. Evet yazılan hiçbir hikaye ölmez, ölümsüzleşir... ''

Hikayemin olgunlaşma sürecinin çok uzun süreceğini düşünüyorum ama benden hikaye bekleyenler ve yazdıklarımda benimle tekrar buluşmak isteyenler kitapçılara her gittiklerinde yeni çıkan kitapların arkasındaki yazıya göz attıklarında, bir üst paragrafı arasın, beni o kitapta bulabilirsiniz :) Adını ya da çıkış zamanını veremeyeceğim çünkü bu bilgileri bende bilmiyorum, henüz...

Yazımı bitirirken, her şey için tekrar teşekkür ediyorum. Mesaj atarak bana ulaşabilirsiniz, yorumlara her zaman bakamıyorum.

Gelecekte görüşmek üzere, all is well

SON SÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin