"seni yaşatanın tanrı olduğunu mu, bu hapishane duvarları olduğunu mu sanıyorsun? yanılıyorsun. seni yaşatan, benim."
bu kitap gerçek kötüleri ve gerçek kötülerin kurbanlarını içerir.
|bir rivayete göre kim taehyung'un teni pamuk kadar beyazmış
(bölüm şarkısı medyada, zazie - adieu tristesse)
(sezon finali ve yorumlayarak okuyup ilgi vermenizi istesem? kırılmış gibi acıyan sırtımla yazdığım için hak ettim bence, öpüyorum bebeklerimi.)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
↺
Jungkook hemen ardında Yoongi ve diğer ekip arkadaşlarıyla büyük salona girdiğinde salonun ortasında Kim Seokjin tarafından tedavisi neredeyse tamamlanmış, bandajlanan Jaebum'u görmüşlerdi. Yoongi dahil herkes rahat bir nefes verirken Jungkook koltuğun arkasında sırt kısmına arkası dönük bir şekilde yaslanmış kırmızı saçlı adamı fark etti. Kollarını bağlamış, büyük bir sessizlikle odaya giren insanlara rağmen arkasını dönmemişti. Normalde tetikte olduğu için şu an herhangi bir tepki vermemesi artık onlara güveniyor olduğu anlamında geliyor olmalıydı.
"Im Jaebum, bizi ne kadar korkuttuğunu biliyor musun?"
Jungkook tereddüt etmeden adamın oturduğu ve Taehyung'un da yaslandığı koltuğa oturmuş, hala bandajlanıyor olmasını umursamadan kollarını sıkıca iri bedenine sarmıştı. Hala üzerinde olan kıyafetlerden ve kurşun geçirmez yelekten dolayı rahat edemese de bunu ikisi de önemsememişti. Jaebum da en az Jungkook kadar sıkı bir şekilde gencin belini sardığında Seokjin'in tereddütü gözünden okunuyordu. Açık yaralara değen kumaş ve çürüklere yapılan baskıyla yanan canını tahmin etse de Jaebum dahi bir şey demezken ona söz düşmezdi, yaralarını yeniden tedavi edebilirdi; bu nedenle usulca çekilip kenardaki tekli koltuğa oturdu.
"Jeon Jeongguk, bana bir şey olmayacağını bilmiyor musun?" Adamın kuru sesiyle Jeongguk gözlerini birkaç saniye kapatıp gülümsedi, başını koyduğu boynundan çekmeden önce kıkırtısı kızıl dudaklarını terk ederek kalabalıklığına rağmen sessiz olan salonda yankılanmıştı.
"Kötüye bir şey olmaz Jaebum, bu yüzden senin için korkarım."
Başını kaldırıp dişleri görünene dek büyükçe, bir yıldız kadar parlak bir gülümseme verdi kuzguna. Dudağının kenarı patlamıştı ve elmacık kemiğinde hafif bir morluk vardı fakat hiçbir yara izi gencin ay ışığını kıskandıracak yüzüne gölge düşüremiyordu ve Jaebum biliyordu ki asla düşüremeyecekti de. Jeon Jeongguk her zaman, kendisi yanında olmadığında dahi parıl parıl parlayacak bir yıldız olacaktı.
Kalbinin atış sesi yükseldi, darbeler o kadar sertleşti ki göğüs kafesi kırılacak ve kulak zarı patlayacak sandı Im Jaebum. Daha önce hiç böyle hissetmediğinden olsa gerekti paniklemesi ve herkese sivri ve susmayan dilinin çözülüp tek bir kelime dahi edememesi.
İkisi de hafifçe başını sağa çevirip yan gözle kalbinden dolup taşan kor alevlerin ardından onları izleyen Kim Taehyung'u fark etmedi.