Selamün aleykum mümin kardeşlerim. İyi okumalaar..
☆☆☆Bir saattir orda oturuyordu. Elinde bir şarap şişesiyle. İçtikçe içiyordu. Onu tanımıyordum fakat içmesin istedim. Kaçıncı olduğunu bilmediğim sigarasını parmakları arasından atsın istedim. Tuhaftı.
Arada gülüyordu. Sol yanağında ufak bir gamzesi vardı. Uzaktan çok belli olmasa da burnunun üzerini süsleyen küçük benekler yüzüne ayrı bir hava katıyordu. Bir dizini kendine çekmiş, sırtını duvara yaslamıştı. Yanına gidip tanışmak istedim onunla. Ancak çekiniyordum.
Tam ayağa kalktığım sırada 'Gitmeye mi karar verdin?' dedi kısıkça.
Beni farkettiğini düşünmemiştim. Başını bana çevirdi. Mavi gözleri, sanki uçsuz bucaksız bir denize düşmüşüm gibi hissettirmişti. Yüzünde minik bi tebessüm vardı.
Aradan birkaç dakika geçmişti. Tekrar konuştu. 'Orada daha ne kadar durmayı düşünüyorsun?'
İkilemde kalsam da yanına gitmeye karar verdim. Oturdum. Onun yaptığı gibi sırtımı duvara verdim. Bir dizimi kendime çektim. Yanında duran sigara paketini uzattı. 'Sigara içmiyorum.' Bir cesaretle elindeki paketi aldım ve yanıma koydum. Tekrar içmesin diye. Haddim değildi karışmak. Ancak 'Sende içme.' dedim. İtiraz eder diye düşünmüştüm. Ama o elinde ki sigarayı yerde söndürüp kenara koydu. Şaşırmıştım doğrusu. Bu kez elindeki şarabı uzattı. Elinden aldım ve onu da yanına koydum. 'Bunu da içme.' Sadece güldü.
Derin bir iç çekip 'Pekala istediğin gibi olsun.' diye fısıldadı. Hafif yan döndüm. Bakışlarımı, yakından daha da göze çarpan çillerine çevirdim. Çok güzel duruyordu. Yakışıyordu ona. Biraz klasik olacak ama baktıkça bakası geliyordu insanın.
Bir yarım saat kadar kadar oturduk. Hiç konuşmadan. Bu zaman içerisinde bir süre onu izlemiştim. Sonra rahatsız olur diye önüme dönmüştüm. Bu sessizlikten sıkılıp konuşmaya başladım. 'Neden burdasın?'
'Düşünmek icin en iyi ortam çünkü. Sessiz, insanlardan uzak. Rahatsız eden, bunaltan biri yok. Peki sen? Sen niye burdasın?'
Sesli bir nefes alıp 'Burayı seviyorum. Burada güzel anılarım var.' diye cevap verdim. Başını bana çevirdi. 'Anılarını merak ettim. Dinlemek isterdim.'
Bende ona döndüm. 'Dinleyebilirsin.'
Anılarımı paylaşmayı sevmezdim ancak ben anlatırken yüzünde bir gülümseme oluşacaksa anlatmaya değerdi.
'Belki daha sonra. Saat geç oldu. Kalmak isterdim ama eve gitmeliyim.' Etrafında ki içilmiş sigaraları, bos şarap şişelerini alıp poşete koymaya başladı. Yanımda ki yarısı dolu olan şarabı alıp poşetin içine attım. Şişeye bakıp 'Yazık oldu.' dedi. Bu dediğine hafifçe kıkırdadım. Bakışlarını bana çevirdi. 'Gülmek yakışıyor.'
Aklımdan geçenleri söylemek istedim. Ama sadece 'Sanada.' diyebildim.
Yürümeye başladık. Anayola kadar eşlik ettim ona. Bu sürede aramızda bir kelime bile geçmedi. Ama rahatsız edici değildi. Yola geldiğimiz sırada telefonunu istedi. Cebimden çıkarıp şifreyi girdim. Eline verip bekledim. Bir yarım dakika sonra geri verip arkasını döndü ve uzaklaştı. Bir şey söylemesini beklemiştim. Ama gitmişti. Bende uzaklaştım oradan. Birkaç dakika sonra telefonum çalmaya başladı. Açtım. Onun sesini duydum sonra. Dedikleriyle kalbim duracak gibi hissetmiştim.
' Eşlik ettiğin için teşekkür ederim. Yeniden görüşmek dileğiyle. Hoşça kal.'
☆☆☆
Açıkçası buraya pek yazmayı düşünmediğim bir kurguydu. Tek bölümlük aslında ama biraz daha uzatabilrim. Ama belkii. Yanlışlarım varsa affola.
Kurgu hakkında düşünceleriniz neler???