Normal Bir Yaşam

6 0 0
                                    

Sabah 06.00 civarıydı. Normal insanlar uyuyordu. Ben ise kulağımda kulaklığım ile balkonda sigaramı içiyordum. Kulağımda ki kulaklık marketten 15 liraya alınmış kötü bir kulaklık olduğu için şarkı çok cızırtılı geliyordu. Sesi kulağıma geldiği kadarıyla anlayabiliyordum. Dinleyebildiğim ve sonuna kadar katlanabildiğim bir tek şarkı vardı. Dinlemek bana aşırı huzur veriyordu. Koskoca şarkıda sadece "İstanbul seni hapsetmiş, Eski bir bandı kaydetmiş" kısmını anlayabiliyordum ama çok haklı bir bölümdü. İstanbul beni hapsetmişti. Kendim için değil de kız kardeşim için ayakta kalmam gerekiyordu bu kocaman şehirde, herkesin birbirini bulduğu bu kocaman şehirde ben daha kendimi bulamamıştım. Her türlü iğrenç şeyin yaşandığı bu güzel şehirde henüz 17 yaşında olan kız kardeşimi nasıl koruyabilirim hiçbir fikrim yoktu. Annem kız kardeşimi doğururken hayata gözlerini yummuş. Babam deseniz annemin kız kardeşime hamile olduğumu öğrendiğinde terk edip gitmiş kadıncağızı, kız kardeşim doğduğunda bizi teyzem sahipsiz, başıboş büyümesinler diyerek yanına almış. Ben 18 yaşına gelince teyzemin yanından ayrıldık. Okulu bırakıp çalışmaya başladım. Ben okuyamadım en azından Efsun okusun. Onun eğitimi için elimden ne geliyorsa yapacağım. Bu hayatta benim için değerli olan, yaşama sebebim her şeyim, kız kardeşim için bütün çabam. Elimde ki sigaranın sonuna geldiğimde son bir kez kuvvetlice içime çekip balkondan aşağı attım. Şarkının sesini zar zor duymamı sağlayan mükemmel kulaklığımı çıkarıp, balkonun kapısını sessizce açıp mutfağa girdim. Musluktan su içtim. Bardağı tezgahın üstüne koydum ve parmak uçlarımda odama doğru ilerledim. Eski, kolu paslanmış, tek camı kırılmış kapıya asıldım ve kocaman bir gıcırtı ile kapı açıldı. Allahtan top patlasa uyanmayacak bir kardeşe sahiptim. Odama girdim ve masanın üzerinde duran iş üniformalarımı aldım. Üstümdeki kıyafetleri hızlıca çıkarıp üniformalarımı giydim. Zincir bir burgerci de kasiyer olarak görevliydim. Normalde mesaimiz 08.00 civarı başlıyordu, ama temizlik işleri yüzünden erken gidiyordum. Giyinip odamdan çıktım. Banyoya girdim. Koyu siyah saçlarımı taradım. Sıkıca topladım. Dudağıma hafif pembe bir ruj sürdüm ve banyodan hızlıca cıktım. Kapının önüne geldim ve yaklaşık 2 senedir giydiğim siyah paltomun cebinden cüzdanımı çıkardım. İçerisinde 78 lira vardı. 50 lirasını Efsun'un baş ucuna bırakıp apar topar çıktım evden. Allahtan işyerim eve 15 dakikalık mesafedeydi. Hızlı adımlar ile iş yerine doğru gittim. Kulaklığımı kulağıma taktım ve önüme bakarak yoluma devam ettim. Kafeye gelip kapıyı açtığımda müdürümüzü gördüm. Gözlerini üstüme dikmiş bana bakıyordu. Tam ağzımı açmıştım ki konuşmaya başladı ve "Alinciğim hoşgeldin, Diğer çalışan arkadaşlarımız ile yaptığım konuşmayı seninle özel olarak yapmak isterdim ama çalışanlara yeterince vakit ayırdım. Diğer arkadaşlarından öğrenirsin herşeyi, iyi ve son mesailer." dedi. Ne söylediğini anlamamıştım. Arka tarafa sigara içmeye çıkan arkadaşlarımın yanına gittim ve 'Ne diyor bu yine?' dedim. Şeyma kafasını kaldırıp 'İşten çıkarma olacakmış. Hepimizi postalıyorlar anlayacağın.' O ands kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben gerekirse aç bile kalırdım ama Efsun'un okul masrafları ve ihtiyaçları.. Allahım sen bana yardım et. Ne yaparım ne ederim. Üstümde ki paltoyu bile çıkarmadan direkt eczaneye gitmek için kafeden çıktım. Telefonumu açıp nöbetçi eczanelere baktım. 12 Metre yakınımda bir eczane vardı. Koşarak eczaneye gittim ve görür görmez içeri girdim. İçeride ki eczacıya nefes nefese bir sekilde 'Kolay gelsin, müsil ilacınız var mı acaba?' dedim. Eczacı abla güler yüzle bana bakıp 'Hemen getiriyorum güzel kızım' dedi. Aradan 5 saniye geçti ve abla elinde ufak bir şişe ile geri geldi. İçimden dua ede ede 'Fiyatı ne kadardı?' dedim. Sanırım orada ki abla paramın olmadığını anlamıştı bu yüzden gözlerimin içine baktı, baktı ve '25 lira ablacım' dedi. Derin bir nefes aldım ve cüzdanımdan parayı çıkarıp verdim. Koşarak kafeye geri döndüm. İçeri girdim. Mutfağa baktım sadece Şeyma vardı. Hemen girdim ve paltomun cebinden müsil ilacını çıkarıp patates kızarttığımız yağın içine döktüm. Şeyma gülerek 'kızım senden korkulur valla, nereden geldi aklına ya' dedi. O kadar insanın ekmeği ile oynamanın kolay olmadığını bilmeleri gerekiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 13, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İstanbul Seni HapsetmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin