Sherlock sıkıntıyla okuldan içeri girdi.
Neden öğrenci değildi ki?
Müzik için ayrılmış olan yere girdi ve keman çıkardı.
Sakince onu çalmaya başladı.
William'ın onu kapıda izlediğini bilmiyordu.
William ise gitse mi kalsa mı karar vermeye çalışıyordu.
Sherlock keman çalmayı bırakınca gergin bir şekilde içeri girdi.
Sherlock ona döndü.
"Neden buradasın?"
William masaya yaslandı.
"Özür dilerim..."
Sherlock kemanı kutusuna geri koydu.
"Özür dilemene gerek yok zaman istemek senin hakkın."
"Seni öptükten sonra..."
Sherlock keman kutusunu sertçe yere bıraktı.
İçinden umarım keman kırılmamıştır diye geçirdi.
Sesle irkilen William kemanın oraya baktı.
"Ne için buradasın?"
Kafasını tekrardan Sherlock'a çevirdi.
"Ben karar verdim."
Sherlock merakla ona baktı.
"Benimle çıkar mısın?"
Sherlock bunu beklemediği için büyük bir şaşkınlık geçiriyordu.
William'ın endişesi yoktu zaten olacakları biliyordu.
Sherlock kalbini tuttu.
"Kalbime indirmeye mi çalışıyorsun?"
William gülümsedi.
"Evet."
Sherlock sahte bir sinirle ona yaklaştı.
"Ölürsem sevineceksin yani."
William kollarını Sherlock'a dolayıp sarıldı.
Kafasını onun kalbine koyunca kıkırdadı.
"Gerçekten ölüyorsun."
Sherlock homurdandı.
"Sanki senin bir farkın var."
O da kollarını William'a doladı.
"Biraz daha böyle kalırsak biri yakalayacak."
William geri çekilince Sherlock yüzünü astı.
"Sarılmak suç mu oldu?"
William omuz silkti.
Sherlock aklına gelen şeyle gülümsedi.
"Akşam benimle bir yere gelmek ister misin?"
"Nereye?"
Sherlock'un gülümsemesi sinsice bir sırıtışa döndü.
"Sürpriz."
...
"Kendini sevdiğini biliyordum ama bu kadar narsist olduğunu düşünmemiştim..."
William, Sherlock'un kocaman heykeline dokundu.
"Abim bir savaş başlattı yani bu heykeli onun bahçesine dikeceğiz."
William, Sherlock ve Mycroft'un arasındakilerin düşmanlık mı yoksa sevgi mi olduğunu çözememişti
"Hadi bunu evine götürelim."
Yetkililer tarafından bahçeye dikilen heykeli keyifle izliyordu.
William ise garip garip onu sorguluyordu.
Gerçekten anlaması zor bir adamdı.
"Abin ne tepki verecek acaba?"
Sherlock gülümsedi.
"Yüzündeki dehşet ifadesini çekmelisin."
Elindeki kamerayı William'a uzattı.
"Her bir saniyesini çek."
William kamerayı eline alıp başlattı.
Kısa bir süre sonra abisi bahçeden içeri girdi.
Heykeli gördüğü an ise orada kalp krizi geçirecekmiş gibi duruyordu.
Karşısında duran heykele kitlenmişti.
Yüzünü oturup mısır yiyen Sherlock'a çevirdi.
"Bu ne?"
Sherlock gülümsedi.
"Yunusların karşılığı."
Mycroft bir heykele bir Sherlock'a baktı.
"Saçı olmamış."
Sherlock sinirle yerinden kalkıp heykelin yanına gitti.
"Ne demek saçı olmamış?"
Mycroft'a sinirle baktı.
"Buna kaç para harcadım ben!"
"Parana yazık olmuş o zaman..."
Sherlock kıkırdadı.
"O yüz ifadeni görmek için değerdi."
William elindeki kamerayı koltuğa bıraktı ve yanlarına gitti.
Mycroft onu görünce bir süre inceledi.
"Bu mu sevgilin?"
Sherlock kafasını salladı.
Mycroft bir hmm sesi çıkardı.
Sherlock, William'ın elini tuttu.
"Senin olmadığı için kıskandın sanırım."
Mycroft ona acıyan gözlerle baktı.
"Hayır seninle sevgili oldu diye üzüldüm."
Sherlock sinirle bir tekme attı.
Bu tekme ikisinin arasında bir kavgaya neden olmuştu.
William ise fazla umursamayarak Sherlock'un mısırın yiyerek onları izledi.
...
Arkadaşım sevgilisine teoman şarkısı hediye etmişti aşırı acıdım ona teoman şarkısı birine hediye edilecek kadar değersiz mi
Kimler geldi, kimler geçti hayatından
Ne zaman saklandın aşktan en son
Çıkmış aklından
Yaşamak, hayata katlanmak demek
Bize yürek gerek
Çölde çiçek