"Sıcak bir kalp nasıl soğur bilir misin Hare."
"Üşüyorum Rena."
"Alışırsın Hare."
Soğuk mudur sıcağ'ı yıkan. Hangi soğuktayız, ısınamadığımız bu kadar. Hangi mevsimdeyiz sıcak olmayan. Hangi kalpteyiz kar yağan. Hangi ev ısınmıyor.
Hangi ateş ısıtmıyor şimdi. Yada hangisi kül oldu çoktan.
Yanmadan sönen ateş kül olmuştu çoktan. Kimse anlayamamış ama herkes üşümüştü.
Üşümüştük..Gözleri yavaşça açılan Hare'ye baktım. Yanakları soğuktan kıpkırmızı olmuş, elleri donmuştu. Bana onu bu soğuktan kurtarmak için bir yol söylemem gerekiyormuş gibi baktı. Soğuk çoktan beni esiri altına almış ve bedenimi titretememişti bile. Ama o alışık olmadığı soğuklara gelmişti sıcacık evinden.
"Ben nasıl ısınılır bilmiyorum Hare."
"Sen üşümüyorsun ama Rena. Sen nasıl ısınıyorsun."
"Isınmıyorum, soğuyorum Hare. Hiç sıcaktan soğuğa kaçtın mı?"
"Kaçılır mı sıcaktan Rena."
"Tuhaf değilmi Hare. İnsanlar azıcık üşürse ateş yakarlarda, azıcık ısınınca o ateşi söndürmezler."
"Sıcak soğuktan iyidir Rena."
"Yanılıyorsun Hare. Sıcak dayanılmazdır. Asıl kaçılması gereken ateştir.."
"Kaçamıyorum Rena. Kaçmak istemiyorum. Üşüyorum. Yardım et Rena."
"Alışırsın Hare. Unutma sıcak dayanılmazdır."
Ayağa kalkıp ağlayan gözlerle bana bakmasını izledim. Onu o soğuk depoda bırakmak bana hiçbirşey hissettirmesede hissettirmiş gibi yaptım ve cezasını çekmesi için kapıyı çarpıp çıktım. Bize verilen cezalardan en hafifini almıştı ve onu bundan ben bile kurtaramazdım.
Açılan kapı dikkatimi dağıttı. İşte verilen cezaların sahibi zulimce içeri girmişti şimdi. Ona olan kinim herşeyden yüksekti. O ise hafifçe gülümsedi. Gülümsemesi caniliğini saklayamayacak kadar yalandı. Can acıttığı gerçeğini saklayamazdı. Onun yetimhanesine gelmek benim için en büyük hayatdı. Onun yetimhanesine verilmek..
1 yıl sonra tüm bu lanet yerden kurtulmuş olacaktım.
Ama içerde titreyen Hare için bu 2 yıldı. Tüm bu zulimleri 2 yıl görecekti.
Belki sonrada kurtulamayacak ve onların çetesine katılmak zorunda kalacaktı.
Özel çocuklar burdan kurtulabilirdi ancak.
Üstüne belge imzalananlar ise kaçmak zorundalardı. Ama onlardan kaçmak soğukta kalmak gibiydi. İçerde titreyen Hare ise henüz hiçbirşey bilmeyen, üstüne belge imzalanan kızlardan sadece biriydi.
Alışık olduğum koridorlardan geçtim ve odama girdim. Evet özel çocukların odalarıda vardı.
Yani üstüne para yatırılan çocukların.
Şu lanet ebeveyinlerimin geçmişte benim için para yatırmış olmaları bile bir şans.Odamın kapısı sertçe açıldığında Afra içeri girdi. Bana bakışlarının sebebi Hare olmalıydı. Özel çocuklar yeni gelenleri korumaya çalışıyorlardı. Çalışıyorlardı dedim çünkü başarılı olamıyorlardı. Olamayacaklardıda. Yinede birşey demeden konuşmasını bekledim.
"Hare orda donarken onu bırakıp çıktın mı gerçekten?!"
"Ne yapsaydım kaç yıldır ceza olarak atıldığımız o depoda dursamıydım."
"En azından soğukta durmaya alışıksın. Çıkaramıyorsan yanında dur.!"
Ayağa sinirle kalkıp karşısına geçtim.
"Kimse için o depoda beklemem.
Hare yeni geldi içimizden biriymiş gibi konuşma.""Üşüyorum derken hiç mi canın acımadı Rena. Zamanında sen üşümüyorum demediğin için ve gurur yaptığın için anlamıyorsun. O depoda bedenin değil kalbin donuyormuş senin. Senide kendileri gibi yapıyorlar. Sende buna izin veriyorsun Rena.!"
Kapıyı sertçe çarpıp çıktığında geri yatağa oturdum. Ne dediği umrumda bile değildi. Ben bencildim. Burdan kurtulmayı bekleyen bir bencil..
Uzwnıp öylece tavanı izledim. Aklımdan çıkmayan geçmişim tekrar beynimi sardı.
Sokakta soğukta üşürken geçirdiğim geceler. Her defasında titreyen bir beden. Sırf kulakları üşümesin diye saçını uzatan erkek çocukları.İçimde yaşadım tüm hayatı. Saklandığım zamanlar oldu insanlardan. Sokakta birinden saklanmak ne kadar kolaydıki.
İnsanlar bir gün benim sadece köle olabileceğimi söylerlerdi. Ama ben asla inanmazdım. Çünkü ben insanları asla böyle yargılamazdım. Onları söyledikleri cümleler kadar görmezdim. Çünkü şuan kendinin farkına varmamış tüm insanlığa aynı düşünce hükmediyor.
Ama..Meğersem onlar öyle yargılıyorlarmış insanları. Bunu biliyordum tabi. Buna göre kendimi yargılıyordum zaten. Sokakta yaşamış bir çocuk ne kadar yargı kavramını bilebilirdi ki.
Acıyı acıyla bastırıyordum. Bazı insanlar acıyı acıyla bastırmak ne demek bilmez. İşe yarıyormu diye sormayın bişey diyemem.
Şuanki izlerimden pişanım. Ama beni anlamayan herkese daha da kızgınım.
Zaten..
Birşeyleri sözle anlatmayı denediğimde 8 yaşımdaydım. Yaşadıklarımı anlatmaya çalıştığımda 9. Ve vazgeçtiğimde 10. Tamamen sustuğumda 11. Kendimi düzeltmeye çalıştığımda 12. Ve düzelemediğimi fark ettiğimde 13. Yemekhanenin mideye inmeyen yemeklerini yemeyip çöktüğümde 14. Yinede sessizliğimi bozmadım. Daha fazla anlamaya çalıştım hayatı. Sonra ise 15 yaşıma girdim. Yetimhanede geçen o kadar yıl. Anladım sandım. Neden terk edildiğimi anladım sandım. Ama olmadı. Ben hayatla barıştığım ve mutlu olduğumu sandığım sırada yüzüme gerçekler çarptı. Hayat en acı yönleriyle zayıflıklarımı bulup çıkarttı. Tramwalarımı hastalığa dönüştürdü. Ve dayanmanı bekledi. İlk başta herşeye dayanmak kolaydı. Çünkü 9 sene boyunca sessiz kalmış ve hayatı tanımlamıştım. Ama olmadı. Kötü şeyler yaşamıştım evet. Ama bunların en hafifi olduğunu anlamamıştım. Kendime kızdım. O kadar sene boyunca böyle olacağını anlayamayan bana kızdım. Boşuna yaşayamadığım çocukluğuma kızdım. Her şey alt üst olmuştu. Ve ben en başındaydım yine. Hiçbir şey bilmiyordum.
Nasıl atlatacağımı çözememiştim. Tüm bu mutluluk nerde peki. Bişeyler değişir sanmıştım. Ama sanki daha beter oldu.Şimdi bana söyleyin. Sıcak evinizde yaşayıp nasılda sıcak olmuyor kalpleriniz.
Sadece sevdikleri tarafından terk edilmez insan. Tanımadığıda terk edebilir onu. Kimse kimseyi tam tanıyamaz. Çocukken bile annenin annen olduğunu kavramaya geç başladığın gibi.
Bazıları kavrayamaz işte. Soy adın farklı olduğunda anlıyorsun bunu. Adın nüfus memuru tarafından konulduğunda..Nasıl olduğunu hiçbir zaman bilemeyceksiniz. Bir sokağın ev olmasını hiçbir zaman bilemeyeceksiniz. Sıcaktan kaçmak nedir bilemeyceksiniz. Yanlızlık nedir bilemeyeceksinis. En acısıda sevgisizlik nedir bilemeyeceksiniz. Siz o boş sevgilerinizin terk ediliş acılarını yaşayacaksınız. Sevgi sadece bu olacak bazılarınız için.
Bir çöp kovasının yanında bırakılmanın ne demek olduğunu bilemeyeceksiniz. Parka diye çıkıp yarı yolda bırakılan bir çocuk olamayacaksınız. Siz gerçek sözler veremeyeceksiniz. Hayır ben değil. İçimde ki çocuk kızgın. Siz bir gece yarısı küçücük bedeninizle , soğukta, sırf göz yaşlarınız sıcak diye ağlamayacaksınız.
Bu tıkıldığım küçük yetimhanenin acımasız hükmedicilerinin hiçbiri bunları yaşamayacak.Daldığım düşünceler kaybolduğunda tavan tekrar belirginleşti. Ağlamayı bekleyen gözlerime beynim hiçbir tepki vermemiş, tek damla akmamıştı.
Alışan ben miydim. Yoksa sadece bana yardımcı olmayan iradem mi.
Yavaşça kapıya yürüdüm. Koridor sessiz, ve soğuktan donmaya yüz tutmuş bir kapı. Yavaşça şifreyi girdim. Kapı açılırken ne yapmaya çalıştığımı ben bile bilmiyordum. İçerde titreyen Hare' nin gözleri kapanmaktaydı. Hayır onu ölüme terk etmiş olamazlardı. Neden hala burda olduğunu çoktan anlamıştım. Buna rağmen yaptım.
Yanına çöküp koluna girdiğimde gerçeklik kavramını yitirmiş gibiydi.
Onu oradan çıkarıp dopruca odaya götürdüm. Ateşi çoktu. Bedeni sıcakken bile üşüyordu. Ne tuhaf öyle değilmi.
Tişörtünü çıkarıp ıslattım ve vücuduna sürmeye başladım. Ben sürdükçe dahada üşüyor ama hiçbir tepki veremiyordu.
Bunu neden yapıyorum bilmiyordum.Kendi elbiselerimden bazılarını ıslatıp üstüne kattığımda bedeni sıcaktan kaçmaya başlamıştı bile. Solgun yüzü düzelmiş ve gözleri bunun mutluluğunu yaşıyordu. Güneş pencereden içeri girmek için acele ediyor gibiydi.
Ona yardım etmek benim için büyük bir hataydı. Bile bile yapılmış bir hata. Dönüp Hare'ye baktım. Bunun için değer miydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK
General FictionYaralı bir kalp midir soğuk olan. Yoksa insanlığın neredeyse tamamında bile rastlanmayan o öldürme duygusu mudur soğuk olan. Acı mıdır soğuk olan. Neşe mi? Mutluluk mu? Çözülmemiş sırlar mıdır soğuklar. Yağan kar mı? Bir insan tüm benliğiyle hükmed...