Yeni Dünya-2

28 3 2
                                    

Rukiyenur'un ağzından:
  Çok zorda olsa uyumuştum. Aklımda hala dünkü gördüğüm mavi ışık vardı. Her ne kadar bir yanım 'Aman boşver. En fazla ne olabilir ki?' derken, bir yanım ise 'Yani kim sokak lambaları dolu sokakta flaş açar ki?' diye sorguluyordu. İkisini de susturdum çünkü gerçekten başım çatlamıştı ikisi yüzünden. Mutfağa gittim. Annem ve babam işe gitmişti. Ev bana kalmıştı, tabii dershane olmasayd:(
  Birşeyler atıştırıp hemen çıktım çünkü dersin başlamasına 10 dakika vardı. Jet hızıyla derse koştum ve öğretmenden önce yetiştim.

.
.
.

     Rukiyenur'un ağzından:
   Ders bütün sıkıcılığıyla devam ediyordu çünkü ders matematikti. Matematik öğretmeni beni çok gererdi. Gerçekten bakışları olsun, sözleri vurgulama tarzı olsun çok korkuturdu beni. İçimden 'İnşallah beni kaldırmaz' diye umarken birden "Rukiyenur hadi sen gel" demişti. Derin bir nefes aldım. Ayağa kalktığım an kapı çaldı ve geri oturdum. Bi' polis girdi içeri. Hepimiz ne olduğunu çok merak ederken polis "Roberta Hobby burada mı acaba?" diye sormuştu. Hoca kafasını iki yana sallamıştı sorgular bir bakışla. Polisin gözü bana kaymıştı. Ben ise şok olmuştum. Bütün sınıf kendi arasında fısıldaşırken benim düşündüğüm tek şey vardı... 'Roberta Hobby?.. İyi de o ben değil miyim?...' Birden ayağa kalktım ve "Burdayım!" dedim. Polisin yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Herkes çok şaşırmıştı. Özellikle de sınıf arkadaşlarım. Herkes kendi arasında "Bu kız aklını kaçırmış! Bizim sınıfta böyle biri yok! Üstelik yabancı değil mi?!" diye sorgularken, ben çantamı toparlamaya başlamıştım. Ve daha sonrasından polisle beraber sınıftan çıktım.

  Yolun arasında bu garip polise sordum "Şey... Beni ne için götürüyorsunuz acaba?". Polis bana kısa bir bakış attı ve önüne geri döndü. Telaşlı gözüküyordu. Konuşmaya başladı "Bu annen ve babanla ilgili bir konu. Karakolda öğreneceksin zaten." diye kestirip attı. Daha fazla üstelemedim ve sustum. Okuldan çıktık ve bir arabanın yanında durduk. Ayrıca mahallemizin en tenha caddesindeydik. Ve yanımızdaki araba polis arabası değildi. Biraz korkmaya başlamıştım. Polisin arkasından gidiyordum ve o durunca bende durdum. Bana doğru döndü ve gülümsedi. Bense ne olduğunu sorgular bir bakış attım. "Kim olduğumu anlamadın sanırım?" dedi. 'Pardon ama sizi ilk defa  görüyorum?" dedim. "Hayır... Bu ilk değil..." Kalbim o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki sadece kalbimin sesini duymamasını umdum. Birden cildi sanki kaynar bir suymuş gibi kaynamaya başladı ve yavaş yavaş başka birine dönüştü. Nefesim kesilmişti. Kaşlarımı çattım ve "H-Harry?!" diye küçük bir çığlık attım. O ise telaşlı bir şekilde dibime girip elini sus işareti yaparak dudağıma dayadı. "Shhh biraz sessiz ol lütfen. Ve evet ben Harry...". Gözlerim dolmuştu. Harry bana sarılmıştı ve bende karşılık vermiştim. "Nasıl geldin? Ne için geldin? Ne zaman geldin? Bu kılığa girmek nasıl aklına geldi? Diğerleri nerde?" birden bu kadar çok soru yağmuruna tutulan Harry biraz afalladı. "Öhöm bunların hepsini anlatacağım ama ilk önce arabaya bin tamam mı? Ayrıca diğerleri araba da :)" Gülümsedim ve arabanın arka kapısını açtım. Karşımda Hermione ve Ron duruyordu. Beni gördüklerinde rahatlamış gözüküyorlardı. "Hemen arabaya bin Roberta!" dedi Ron. Ben orta koltuğa oturdum. Ron solumda Hermione ise sağımda kalmıştı.
  Harry de öndeki sağ koltuğa oturunca araba çalıştı. 'İyi de kim kullanıyor arabayı?' diye düşünürken Remus'u gördüm. "Remus?! Yaşıyorsun?!". Remus şaşırmış olacak ki bana dikiz aynasından baktı ve "Y-Yani evet yaşıyorum. Neden böyle bir tepki veriyorsun?" diye sordu. Bense ağzımı açtım, tam konuşacakken ağzımı geri kapattım ve başımı 'birşey yok' gibisinden iki yana salladım. Hermione birden kolumdan tuttu ve "Ya sen nerelerdesin Merlin aşkına?!" diye feryat etti. "Çocuklar gelmek için çok uğraştım gerçekten. En az 1 yıl denedim. Yapamadığımı düşündüm ve pes ettim...". "Seni ahmak! Biraz sabırlı olsana?! Seni çok özledik!" dedi Ron. Gülümsedim ve Hermione ve Ron'a birlikte sarıldım.
  Biraz ormanlık bir alana geldiğimizde arabadan indik. "Şimdi ne yapacağız?" diye sordum. Remus "Ait olduğun yere ışınlanacağız." dedi. Şaşırmıştım "Ne yani Hogwarts evrenine mi ışınlanacağız?" demiştim. "Başka nereye ışınlanmamızı bekliyorsun ki?" diye bana sordu Ron, gülümsedim. Remus elini uzattı tutmamız için. Dördümüzde Remus'un elini tuttuktan sonra kendimi hiç alışık olmadığım o şişe deliğinden geçiyormuşum gibi o hissin içinde buldum. Midem bulandı ve gözümü kapattım. Açtığımda Sirius'un evinin önündeydik. 'Doğru yaa' diye geçirdim içimden. Benim gideceğim evrende Weasley'ler, Potter'lar, Hobby'ler, Lupin'ler ve Black'lar aynı evde kalacaktı (Sirius'un evi baya büyük olacak).
  Remus sihirle evi görünüre çıkardı ve "Yuvana hoşgeldin..." dedi. Heyecanla eve girdik. Yeni bir dünyaya gelmiştim. Ait olduğum yere gelmiştim...

.
.
.

Kankilerim bu bölüm de böyle oldu. Sizce nasıl? Ben bunları genelde gece uyumadan önce hayal ediyorum, daha sonra derleyip toplayıp yazıyorum. Biliyorum kısa yazıyorum ama çok sabırsızım uzun bölüm yazmak için TvT. Şimdilik kendinize iyi bakın. Bir sonraki bölümde görüşürüzzz<3

𝙱𝚊𝚢𝚊𝚗 𝙿𝚘𝚝𝚝𝚎𝚛(yarımbırakıldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin