1

11 2 0
                                    

Bir hafta sonu akşamüstüsü evimin yakınındaki bankta oturuyor ve yağmurun çiselemesinin yerde oluşturduğu ufak su birikintilerini izliyordum. Kulağımdaki kulaklıklar, kafamda kapüşonum, bir ayağımı sallayarak o ufak birikintileri izlemek hoşuma gidiyordu, nedensiz bir huzur veriyordu. Bazen bir su gibi olmak isterdim, aslen renksiz, fazla olduğumda masmavi ve derin, her türlü şeyin içine sızabilen, bir sürü canlıya hayat veren..
Su olmak isterdim işte. Sen sudan ölümüne korkuyorsun, dikkat et korktuğun halde sevdiğin şey bir gün seni de içine almasın. Aslında sen de haklısın.. Ama seviyorum, suyun altında ıslanmak da güzel mesela. Yine de eve gittiğinde ıslandığın için sinir oluyorsun, bunu sen de ben de biliyoruz. Sen de beni sevmiyorsun mesela? Bu benim kişisel meselem, ben su gibi cansız değilim, aynı bedende olmayı ben istemedim tamam mı? Aman tamam.. Bir şey demedim.

Yavaşça kafamı gökyüzüne çevirdim ve su damlacıklarının yüzüme çarpmasına izin verdim. Her ne kadar rahatsız etse de bir yandan da hoş bir histi. Dikkat et, damlacık boğazına doğru iniyor, nefret edersin. Biliyorum ve farkındayım, ama bugün boşvereceğim.
Bakışlarımı gökyüzünden çekip etrafta gezdirdim, etrafta pek insan yoktu, olsa bile şemsiyesinin altında hızlı adımlarla bir yerlere yetişmeye çalışıyor veya ıslanmamak için epey özen gösteriyorlardı, bir kişi hariç. Acı kahve gözler, kömür karası saçlar ve yanağındaki gamzesi ve yüzünde hafif bir gülümseme ile ıslanmayı umursamadan bana bakıyordu oturduğum bankın az ilerisinde bulunan direğe yaslanmış bir şekilde. Kaşlarım çatılı. İzlenmekten nefret edersin sen.. Duruşumu dikleştirdim ve "hayırdır?" dercesine göz kırparak kafamı salladım. Gülümsemesi genişledi, direğe yaslanmayı bırakıp yavaşça yanıma gelmeye başladı, bir yandan ise açıklama yapmaya başladı.

"Dakikalardır seni izliyorum, çok durgun görünüyorsun. Fazla kederli gibi."

"bu beni izlemeni gerektirmiyor, kısa bir bakış atıp sonra da tekrar gideceğin yere gidebilirdin. Yabancı kişilerin beni izlemesini sevmem."

"pek yabancı değilim aslında, ancak sen beni hiç fark etmedin sanırım?"

Yanıma geldi ve ayakta durarak bana bakmayı seçti.

"anlamadım?"

"aynı okuldayız, karşı sınıfındayım, aslında daha çok sizin sınıftayım."

"seni daha önce sınıfımda gördüğümü hatırlamıyorum?"

"çünkü neredeyse her teneffüs uyuyorsun."

"ha sen bayağı rütbeli sapıksın?"

Güldü, sesi su kadar berraktı. Ayakta durmaktan sıkılmış olacak ki yanımda oturmaya karar verdi.

"oturabilirim bu arada, değil mi?"

"elbette, bank bana ait değil sonuçta."

Aramızda mesafe olması için yavaşça ondan uzaklaştım.

"ismin ne?"

"Atlas"

Atlas.. Güzel bir isim.. Bana Atlas Okyanusunu çağrıştırdı.. Ne tesadüf, yine su. Yüzüme ufak bir tebessüm yerleştirdim.

"ismin güzelmiş.. Ben de Ayça."

Tekrar güldü.

"ben zaten senin ismini biliyorum."

"doğru, sen rütbeli sapıktın değil mi.."

"sapık değilim, sınıfında arkadaşlarım var ve sen de bir süre sonra dikkatimi çektin, neredeyse her teneffüs uyuyorsun, gece uyumuyorsun sanırsam?"

"bu konunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum."

"pekii, anlıyorum, sen de haklısın tabii yeni tanıştığın biriyim ben sonuçta."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 27, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yağmur AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin