8. Bölüm

391 40 61
                                    

- YARA. -

Acı bana Tanrım,
bütün kırık kanatları güçlendir.

Halil Cibran,
Kırık Kanatlar.

-

Kanatlarına taktığı acıyı, yağmurla ıslatan kırık kelebeklerin hazin sonu ölüme mahkûmiyetti.

Benim mahkûmiyetim ise, ihanetti. Babamdan, annemden yediğim ihanetlerin yaraları öyle güçlüydü ki, ben yaralarımı ikna etsem de yaralar benden geçemezdi. Şiddetli bir baş ağrısı ve yorgunluk, gücümü adeta emerken oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım.

Araba uzun, görkemli ve göz alıcı sitelerin bulunduğu bir sokağa girdiğinde gözlerimi kıstım ve etrafı kısaca süzdüm. Birkaç dakika sonra durduğumuzda, geldiğimiz siteye tereddütlü bakışlar atmaya başladım. Nereye geldiğimiz hakkında herhangi bir fikre sahip değildim fakat onun yanında bir şeyleri sorgulamayacak kadar ciddi bir güven duygusu hissediyordum.

"İn." Dedi arabanın kapısını açıp dışarı çıkarken.

Kendimi dışarı attığımda, göğün beşiğinde sallanan güçlü çığlıklarla ürktüm. Sitenin büyük demir kapısından geçerken, önümüze çıkan güvenlik görevlisi tereddüt etmeden Taehyung'a yol vermiş, geri çekilerek geçmemizi beklemişti.

"Hızlan." Dedi mekanik bir sesle. Emrivaki cümleleri sinirimi bozuyor olsa da, bunun sebebinin benden kaynaklandığını biliyordum. "Yeterince ıslandın."

Apartmana girdiğimizde ferah bir koku beni karşılamıştı. Asansörlerin bulunduğu tarafa yürürken son derece lüks ve şık bir yere geldiğimizi daha iyi kavrayabilmiştim.

"Taehyung, burası neresi?" Diye sordum asansöre binerken.

"Evim." Hafızamı didikledim ve beni geçen defa götürdüğü evin burası olmadığına emin oldum.

"Projeyi yaptığımız ev değil?" Dedim onaylamasını bekleyen bir sesle. "Beni neden buraya getirdin?"

Asansörden indiğimizde geldiğimiz katın on dördüncü kat olduğunu görüp, karnımın panikle karıncalanmasına engel olamamıştım. Binanın en tepesindeydik ve bu fazlaca uçuk geliyordu. Taehyung kapıyı açarak içeri girdiğinde, çekingen bir ifadeyle onu takip etmiş, tuhaf bir heyecanla sınanmıştım. Evi karanlık yüzünden seçemiyordum. Bakışlarımı Taehyung'a çevirdiğimde, elini duvarda gezdirdiğini gördüm. Düğmeyi bulduğunda, ev ani bir parıltıyla aydınlandı ve birkaç saniye sonra cızırdayarak sönen lambayla karanlığı tekrardan üzerine geçirdi.

"Siktir." Diye homurdandı Taehyung. Kelimelerinde gizlenen sıkıntıyı algılamıştım. Gözlerimi büyütürken, "Ne oldu?" diye sordum pürüzlü bir sesle.

"Elektrikler gitti." Dedi tereddüt dahi etmeden yürümeye başlamışken. Korkumu gizlemeye çalışırken göğün aynı şevkle attığı çığlıkları duymazdan geldim. "Muhtemelen fazla yağmurdan dolayı, jeneratörlerin devreye girmesi uzun sürebilir. Kıpırdama, mum bulacağım."

Gözlerim büyük bir istekle evin her köşesini merak etse de o an bastığım zemini bile ayırt edemiyordum. Birkaç adım atarak salon olduğunu tahmin ettiğim alana girdiğimde pencere camına dökülen ay ışığını gördüm. "Burada bekle."

anemoia. | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin