Gün daha yeni ağırmıştı kuşların cıvıltısı ile araladı gözlerini alex. Hava bugün çok güzeldi alex camdan baktı ve bir anda mutlu hissetti sanki hava enerjisini ona vermiş gibiydi. Mutluydu taki bugün yapılması gerekenler aklına gelene kadar. Yavaş ve uyuşuk adımlarla yataktan kalkmış karşı yatakta hayla uyuyan arkadaşını ayağından çekip yataktan düşürmüştü.
Steve saçları dağınlık bir şekilde yerden doğrulmuş oturur pozisyonun dayken şaşkın ve birazda sinirle bakmıştı arkadaşına. Alırcasına bir anda kahkaha atmaya başlamıştı arkadaşı gerçekten de komik gözüküyordu. Alex'in gülmeye devam etmesi ile steve'dr dayanamamış ve gülmeye başlamıştı.
Sonunda ikili kendilerine gelmiş ve alex söze girmişti. Alex arkasındaki sandığa doğru ilerlemiş ve içini açıp elmas kılıcı alıp steve atmıştı.
"Kalk hadi yapılacak bir sürü iş var"
Steve kılıcı havada yakalarken söylenmeye başlamıştı."Ne daha dün bir sürü iş yapmadıkmı bırakta biraz dinlenrlim Alex"
Sözünün ortalarında kılıcı yere bırakmış ve tekrar arkasındaki yatağa uzanmıştı Steve, Alex onun bu haline kıkırdamış ve hızla yatağa yanına atlamıştı. Bir yandan konuşurken diğer yandan steve'i yataktan aşağıya atmaya çalışıyordu.
"Hadi ama steve o elmas ve kömürler kendi kendine toplanmayacak yada yaratıklar kendi kendine ölmeyecek"
Sonunda arkadaşını yataktan düşür leyin başarmış ve Steve'i tekrar yerle birleştirmişti.
"Aman be kalktık"
"Heh şöyle hazırlan hadi"
Steve bir şey demeden sandıktaki en sevdiği zırhları giymiş ve en sevdiği elmas kılıcı eline almıştı yanına birazda yemek, bir elmas kazma birazda ıvır zıvır almış ve hazır hale gelmişti. Alex'de aynı zırhları giymiş ama eline sadakat büyülü üç üçu mızrağını arkasına takmıştı.
"Hazırsan çıkalım"
"Evet evet hazırım"
"Hadi ozaman"
Evlerinin biraz ötesindeki köye doğru ilerlemeye başlamışlarıdı. Orası onların korumadı altındatdı köyü gelebilecek tüm kötülüklere karşı korumakla görevliydiler. Bir süre sonra köye varmışlardı ama köyde bir terslik vardı normalde hep neşeli suratların olduğu bu köyde şimdi kimsenin yüzü gülmüyor ve korku ile ikiliye bakıyordu. Steve neyin olduğunu sormuştu bir süre kimse cevap vermesede içlerinden biri kuzey bölgesinde çok büyük bir saldırının olduğunu ve onlarında bu kadarını bildiğini söylemişti.
İkili şaşkınlık içinde birbirlerine bakmış ve sanki birbirlerinin aklını okumuş gibi aynanda harakete geçerek ulu büyücünün evine doğru yol almışlardı. Kıda bir zaman içinde eve ulaşınca hızla büyücüye neler olduğunu sormuşlardı büyücü ise onlara Kuzey bölgesinde çok büyük bir saldırı olduğunu söylemiş ve bunu ne bir hayvan ne de bir yaratık yapacak kadar küçük bir şey olduğunu söylemişti. Artık bunu her ne yaptıysa ne hayvan ne de bir yaratık olamazdı çok daha büyük ve çok daha güçlü bir şeydi.
Alex hemen söve atıldı.
" Hadi O zaman Steve şimdi yola çıksak anca varırız"
Steve başı ile onaylamış yeni bir yolculuğa çıkmışlarıdı. uzun bir yolculuğun ardından barış noktasına ulaşmış ve şok ile ağızları açık kalmıştı. Köy tamamen harabeye dönmüştü evler yıkılmış her yer patlamış ve yanmıştı çoğu yerde patlamalardan kalan koca koca delikler vardı işin ilginç tarafı bu delikler tnt ile olabilecek delikler değildi
"Ayrılalım Alex ve herhangi bir ipucu bulalım"
"Tamam ben bu tarafa gidiyorum"
Steve sola Alex ise sağ tarafa doğru ilerlemişti birkaç dakikalık araştırma sonucu Alex çok büyük bir ipucu bulmuştu. Sanırım bu köyü bu hale çeviren kim olduğunu biliyordu içini ise istemez bir korku ve endişe kaplamıştı hemen steve söylemeliydi. Hızla yanına adımladı ve bir ipucu bulduğunu söyleyip Eski yerine geri döndü steve de onu takip etti ve gördüğü şey karşısında sinirlendiğini ve korktuğunu hissetti.
"Sence gerçekten de o mu?"
"bilmiyorum ama eğer Oysa işler çok kızışacak Hemen köye dönmeliyiz"
Tam arkalarını dönmüş giderken Alex bir ses duydu hızla elinin arkasındaki mızrağa attı ama artık çok geçti. Sıkı ellerden birisi boğazını Diğeri ise belini kavramıştı. Korku ile seslendi.
"Herobrine?"
Steve kılıcını çekmişti Ama hiçbir şey yapamıyordu karşısındakine şokla bakıyor hala anlayamıyordu nasıl geri dönmüştü? nasıl çıkmıştı oradan? ne için buradaydı? Alex'i nasıl kurtaracaktı? Peki şimdi ne olacaktı?. elinde kılıcı ile olduğu yerde donak kalmıştı. Kaç dakika öyle durduğunu bilmiyordu. Alex ona sürekli gitmesini söylüyor kaçmasını söylüyordu ama o sanki hiçbir şey duymuyormuş gibiydi sadece bembeyaz gözlerine odaklanmış başka hiçbir yere bakamıyordu.
"Vay vay sevgili kardeşim steve. Görüşmeyeli ne kadarda uzun zaman oldu."
Steve onun sesi ile kendine gelmiş ve ne olup bittiğini yeni fark etmiş gibiydi
"Steve kaç burdan"
"Sen... Sen nasıl kurtuldun"
"Ah benim İkiz kardeşim cidden oradan çıkamayacağımı mı düşüyordun intikam ve öfke birleşince yapamayacağın hiçbir şey yoktur"
Alex'in boğazını biraz daha sıkmış ve canın acıması ile yüzünü buruşturmasını sağlamıştı. Steve bunu fark etmiş ve artık bir şey yapması gerektiğinin farkına varmıştı.
"Tamam sakin ol şimdi Kızı bırak Senin istediğin benim Bunları sana yaşatan Bendim o değildi şimdi Bırak onu hemen!!"
Herobrine gülmüş ve alay ile konuşmuştu.
"Sence şu an bana emir verebilecek durumda mısın?"
Haklıydı o sandığından daha güçlüydü istese şimdiye kadar öldürmüştü bile ikisini de.
"yaptıklarının Bedelini ödeyeceksin benim çektiğimin bin katını çektireceğim sana şimdi sevgili arkadaşın birkaç günlüğüne benim misafirim olacak. Eğer onu çok seviyorsan bizi bulursun acele et Steve Her şey çok geç olmadan.
"ne neyden bahsediyorsun?"
"Steve?"
Şık... Kocaman bir ışık etrafı kaplamıştı. Steve kollarını gözlerine sper etmiş bu lanet şeyin bitmesini beklemişti. Işık aynı hızla yok olmuştu ama ışığın arkasında olması gereken ilişki yoktu. Lanet olsun kaçmışttı. Steve hızla köye dönmüş ve plan yapmaya başlamıştı.
________________
Merhaba arkadaşlar zaman geçsin diye yazıyorum vote ve oy verirseniz sevinirim