'Doğa! Hadi artık saat kaç oldu, yurda gidelim de geç kalmadan yerleştir eşyalarını.' Sesiyle bavulumu güç bela kapatıp derin bir nefes aldım. 'Geliyorum baba, bekleyin biraz acelemiz yok!' diye bağırdıktan sonra son kez etrafımı kontrol ettim. İki bavul ve dört bez çantayı da kapıya doğru götürüp telefonumu cebime attım.
'Doğa bu bavullar ne? İtaya'ya gidiyorsun herhalde okumaya' diyen babama baktım. Aslında haklıydı, hafta sonları eve gelecektim zaten. Yine de her ihtimale karşı dolabımın yarısını almıştım yanıma. Her güne farklı kombin yapmak gibi bir niyetim yoktu tabii ama farklı seçenekler her zaman daha iyiydi.
'Babacığım evet çok haklısın ama her hafta bavul taşımakla uğraşmamak için hazır arabayla gidiyorken götürelim bence, ne zararı var sanki?' diye hayıflandıktan sonra ayakkabılarımı giydim. O kadar gergindim ki, tırnak etlerimi koparmaya başladım hemen. Hayatımda ilk defa yurtta kalacaktım. Aslında evim yurda arabayla yarım saatti ama ben ehliyetimi bu sene almıştım ve kendimi İstanbul'da araba kullanmaya hazır hissetmiyordum. Okula direkt giden bir toplu taşıma da yoktu.
Annemin yanağına kocaman bir öpücük kondurup kardeşimi öptüm hemen. Beş gün görmeyecek olsam bile onları çok özleyeceğimden emindim. Annemin yaptığı yemekleri de alıp arabaya doğru yürümeye başladım.
'Ya oda arkadaşlarımla anlaşamazsam ne yapacağım baba, ya inanılmaz uyuzlarsa, ya pislerse, ayy hatta ya duş falan almıy-'
'Kızım sakin ol, tek tek konuş, askere gitmiyorsun herhalde bir sorun yaşarsan söylersin görevlilere, değiştirirler odanı, bir ton para verdik o yurda, öyle bir opsiyonunuz vardır herhalde.'
Aslında babam haklıydı ama yine de çekiniyordum, harika insanlar olmaları için içimden yalvarıyordum. Radyoyu kapatıp telefonumu bağlamaya hazırlanırken babam, 'Doğacığım dur Spor Radyo kalsın, Beşiktaş'ın haberlerini dinleyelim, sonra açarsın şarkı.' Dediğine başımı salladım ve yarım saat sürecek olan yolda koltuğuma iyice yerleşip oda arkadaşlarımı hayal etmeye başladım.
-----
Bagajdan bavulları ve çantaları indirdikten sonra yurdun kapısına baktım. Öğrenciler giriş yapıyorlardı, çoğu şehir dışından geliyordu. Babama kocaman sarıldım ve o arabaya binince arkasından el sallayıp gidişini izledim. Bana yardım etmeye gelen güvenliğe gülümseyip teşekkür ettikten sonra eşyalarımı içeri taşıdık. Yurt ofisine uğrayıp oda kartımı aldım ve asansöre bindim. 303 numaralı odaya geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Oda kartımı okutup odaya girdim. Ta da, ikisi de gelmişti işte odaya.
'Merhaba kızlar, Doğa ben' diyip gülümsedim. İkisini de çaktırmadan süzdüm. Benim yatağımın yanındaki yatakta yatan kız esmer zayıf bir kızdı, yüzüme bile bakmamıştı. Korktuğum başıma gelmişti resmen, bu kızla bir sene boyunca aynı odada kalacaktım ve bu düşünce bile korkunçtu. Karşı yataktaki sarışın kız ise sıcacık gülümseyip ayağa kalkmıştı, hemen yanıma adımladı.
'Merhaba Doğa, memnun oldum, ben Derin.' Diyip elimi sıktı. O kadar güzel bir kızdı ki, yüzüne bakmaktan kendimi alamıyordum. Masmavi gözleri, koyu sarı saçları vardı ve inanılmaz sıcakkanlıydı, onunla aynı odada kalacağımı bilmek bile diğer kızın varlığını unutturuyordu.
Odada dört yatak vardı, daha önce gelip yatağımı seçtiğim için çantamı direkt yatağımın üstüne fırlattım. Eşyalarımı yerleştirmek için acele etmedim, çantamdan telefonumu alıp aşağı indim. Dışarıdaki banklardan birine oturup en yakın arkadaşım olan Ala'yı aradım.
'Alo, ben Doğa, en yakın arkadaşın, beni hatırladın mı acaba Alacığım iki gündür aramıyorsun da'
'Ya kızım, eve geldim iki günlüğüne kendi adımı bile unuttum inan ki. Özür dilerim bugün yurda gideceğini tamamen unutmuşum. Naptın gittin mi ?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ofsayt I tayyip talha sanuç
Teen Fictionseni tanıyan nasıl sensiz kalabilir ki..' tayyip talha sanuç-doğa soykan 10.03.2023