Kutup Yıldızı | Hwang Hyunjin

★2★

A-reum, Minho ve Chris evde oturup film izliyordu. Chris ortada, Minho ve A-reum da iki yanında ona yaslanmıştı. Film listelerini bitirdikleri için karşılarına çıkan ilk filmi açmışlardı ki, hata yaptılar: Dram filmiydi. A-reum filmin başından beri ağlamaktan kançanağı olan gözlerini ovduktan sonra boş mısır tabağını alıp mutfağa gitti.

-Biz niye bu filmi açtık ki hyung, bu da hem bu filmi aç diyo hem de ağlıyo!

-Minhoya, bu filmi açmamız için ısrar eden sendin.

Hyungunun hatırlatmasıyla aydınlanan Minho:

-Haaah, doğru ya. Neden tutturduysam izleyelim diye!

- İsmi çok ilginç dedin, olm senin kafan yerinde mi!?

-Hayır hyung, bir buçuk saattir yanımızda ağlayıp duruyor, nasıl iyi olabilirim acaba?

-Ağlıyorsa senin yüzünden ağlıyor. Neyse, film bitti de bu kız nereye gitti?

-Cehennemin dibine, diyerek sırıttı Minho.

Demesiyle Chris'in, Minho'nun kafasına kumandayı geçirmesi bir oldu.

-Aman, kafam! Hyuuuung, n'apıyosun yaa! Acıttı!

-Tamam gel gel öpeyim de geçsin, diyerek dalga geçti Chris.

Minho transa geçer gibi göz devirdi ve aklına pis bir fikir geldi; altı harfli, "p" ile başlayıp "e" ile biten işkence aleti: PEÇETE!

Hemen masanın üstünden bir kaç peçete alıp top yaptı ve hyunguna:

-Aç ağzını yum gözünü hyung, dedi.

-Neyin peşindesin acaba, diye gülerek Minho'nun dediğini yaptı Chris olacaklardan habersiz.

-Laaaağn! Minhoo! Bittin olm sen! Gel lan buraya!

A-reum odanın kapısından gülerek onları izliyordu. Minho kaçıyor hyung yakalamaya çalışıyordu.

-Yine ne yaptın Minhoyaa!

-Peçete tıktı ağzıma, diye dişlerini sıkarak cevap verdi Chris, bir yandan da Minho'ya terlik fırlatıyordu.

-Niye peçete seni bu kadar kızdırdı ki? Yoksa başka bı şey mi umuyordun, diye sataştı Minho.

Chris gözlerini öyle belertti ki, Minho gözleri yerinden fırlayacak diye "AyH bEğN bAkAmAğHm!" diyerek gözlerini kapattı. Ve, Chris Minho'yu bir güzel altına alıp bağırttırana kadar gıdıklamaya başladı.

-Ahhh, hyuuung, hajimaaaa! Hajima söz bir daha yapmicam, ahhh hyunnnnggg! Sen ne biçim avukatsın müvekkilinin abisine işkence ediyosuun, hyuuuunng!

-Bir de avukatlığıma laf ediyorsun haa, diye gülerek kızdı(!) Chris.

Onlar gülüşürken bir anda Chris'in telefonu çaldı. Arayanın savcı olduğunu görünce Chris, gençlere göstermeden başka bir odaya geçerek konuştu. Döndüğünde:

-A-reum, prensesim. Kötü bir haberim var. Senin verdiğin ifade ve onların ifadesi tutmadığı için dava sürecini uzatmışlar. Sanırım anlaşmalı bir şekilde çalışanlar ve müdür seni haksız çıkarmaya çalışıyor. Dediklerini yalanlamışlar ve hepsinin ifadesi neredeyse aynı yani yalan olması ihtimalini görmezler.

-Ama oppa gerçekten de ben doğru söylüyorum!

-Sana inanıyorum bir tanem ancak herkes seni benim tanıdığım kadar tanımıyor. Bu yüzden büyük ihtimalle bundan sonrası bizim için daha zor olacak.

Kovulduktan üç gün sonraydı. Chris hafta sonu olmasına rağmen araya kendi hatrını koyarak dava açılmasını rica etmişti savcıdan. Savcı Hanım da menfaati olmasa kabul etmezdi tabii.

Chris'le fakülteden tanışıyorlardı. Bir ara flört ediyorlardı ama Chris henüz sevgili olmamalarına rağmen kızın bu kadar kıskanç olmasına dayanamayıp mesafe koydu. E tabi bu da kıza koydu. Sırf Chris'e "kimi kaybettiğini göstermek" için ondan daha çok çalışıp savcı oldu. Chris bununla ilgilenmedi bile. Onun hayali zaten avukat olmaktı. Akrabaları da küçüklüğünden beri onu "Avukat Bey" diye çağırıyorlardı.

 Savcı Dan-Oh, Chris'ten arkadaşlarıyla birlikte gideceği çift buluşmasında ona eşlik etmesini rica etti. Chris de her ne kadar bu kıza tahammül edemese de A-reum için buna katlanacaktı. Ama pislik kız bir dolap döndürüyordu: Chris'i daha fazla sıkıştırmak için iş yeri sahibine ve çalışanlara yalan ifade yazıp veren oydu.