kırmızı saçlı genç dakikalardır çantasında aradığı örtüyü bulması ile hızla mağaranın en uç köşesinde oturmuş saatlerdir sesini çıkarmayan melezin yanına koştu. yanına varması ile elindeki örtüyü üstüne sardı ve karşısına oturdu. saraydan kaçtıktan sonra birkaç saat aralıksız uçup hava kararmaya başladıktan sonra bir tane mağaraya gelmişlerdi. bakugo dışarıya avlanmaya çıkmış, todoroki ise yere indikten sonra en ufak bir ses dahi çıkarmamıştı. korkmuş görünüyordu. "iyi misin? yorgunsan yat dinlen biraz zor bir gündü sanırım senin için."
"bakugo nerede kaldı?"
"birazdan döner sen boşver onu."
"bir saatten çok oldu çıkıp gideli. ya başına birşey geldiyse-"
"tamam sen dur burada ben ona bakıp geleyim ne dersin? o kadar endişeleniyorsan rahatlamanı sağlayabilir bu." todoroki tamam anlamıyla kafasını salladığı sırada duyduğu adım sesleri ile korkuyla üstündeki örtüye sarındı. kirishima hızla arkasını döndüğü sırada mağaranın girişinde durmuş sarışını görünce korkuyla ayaklandı. "katsuki!" yanına varması ile anca görmeyi başardığı bedenin her tarafını kaplayan kanları fark edince korkuyla omuzlarından tuttu. "iyi misin noldu sana böyle?"
"iyiyim sadece birkaç ufak çizik. bir şeyler avladım ama dışardalar. başlarına bir şey gelmeden gidip içeri getirsen iyi olur hiç enerjim kalmadı-" sözünü bitiremeden omuzlarından tutan gencin üstüne yığılan bedeni ile todoroki korkuyla ayaklandı. kirishima tekrar bağıracağı sırada sarışın ağzını eliyle kapattı. "iyiyim. cidden sadece oturmam gerek. boşver beni."
"emin misin?" yanlarına gelen melezi görmesiyle gülümsedi ve kırmızı saçlı genci ittirerek ateşin yanına, yere oturdu. "onu temizlemeden içeri getirme leş gibi kokuyor. bulana kadar canım çıktı zaten birde avlayana kadar çok uğraştım." kirishima başka birşey demeden dışarı çıktı ve o ikisini yalnız bıraktı. o sırada todoroki az ileride duran su dolu büyük kabı da alıp yanına kadar geldi. hemen arkasına oturdu.
yavaşça bedenlerini birleştirdi ve kollarını omuzlarından sarkıtarak boynunda duran pekerinin ipini açtı. pelerini yavaşça yerle buluştuğu sırada yüzü çıplak omzuna değiyor, saçları ise kulağının üstünde dolaştığı için gıdıklanmasına sebep oluyordu. bakugo tüm bu hareketlerine sesini çıkarmadı. hem fazlasıyla yorgundu hemde içinde bulunduğu durumdan rahatsız sayılmazdı. üstündekini çıkardıktan sonra hafifçe bedenlerini ayırdı ve elini kabın içinde duran kaseyi almak için sıcak suya daldırdı. "üşümüşsün."
"dışarısı soğuk baya. şükürler olsun ki burada ateş yanıyor." kaseyi su doldurduktan sonra kanayan yaralarla dolu sırtına döktü nazik olmaya çalışarak. bir yandan da iyice suyun yayılıp kurumuş kanların temizlemesi için parmaklarını teninin üstünde gezdiriyordu. sarışın her ne kadar açık yarasına değen su canını yakıyor olsa da sesini çıkarmadı. acıya rağmen teninde gezinen melezin parmakları sebepsiz yere rahatlamasını sağlıyordu. sadece orada oturup saatlerce öyle kalabilmeyi diledi.
todoroki tüm yaralarını temizleyene kadar sesini çıkarmadı. sırtından akan sular pantalonun da ıslanmasına sebep oluyordu. her ne kadar rahatsız hissettiriyor olsa bile bunu takacak hali yoktu.
melez yavaşça kaseyi kabın içine geri koyduktan sonra elini kürek kemiğinin kendini belli ettiği çıkıntıya yerleştirdi. "sadece paranı alıp siktirip olup gitseydin ya. boku bokuna gebertecektin kendini."
"o kadar kolay öleceğimi mi sanıyorsun?" alaycı tonuyla söylediği cümle ile gülerek ona döndüğü sırada ağlamamak için kendini zor tutan yüzünü görmesiyle yanlış bir şey demiş olup olamayacağını düşündü uzun bir süre. "neden yaptın bunu? neden sadece paranı alıp çıkıp gitmedin ki? ya başına bir şey gelseydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your beauty never really scared me-bakutodo
Фанфикbakugo katsuki x todoroki shoto fantasy au