Bölüm 1

425 11 4
                                    

Merhaba! Ben Eliz. Eliz Güven. 17 yaşımdayım. Lise üçe geçtim. Annem 14 yaşındayken vefat etti. Babamda 2 yıl sonra Serap ablayla evlendi. Onu ablam gibi severim. Her şeyimi ona anlatırım.O da bana.Onunda geçen 4 ay önce ablası ve eniştesi trafik kazasında hayatını kaybetti. Neyse gelelim bana; kahverengi saçlı, mavi gözlü 1.66 boyunda bir kızım. Çılgın bir hayatı olan, deli dolu yaşayan bir insanım. Haa bu arada bateri bide bateri çalarım.

--------------

Sabah Serap ablanın bağırmasıyla yataktan fırladım. Oflaya puflaya banyoya girdim. İşlerimi hallettikten sonra odama geri döndüm. Açık mavi kot şort bahçıvan tulumumu beyaz t shirt' ümü giydikten sonra beyaz yarım çoraplarımı ayağıma geçirip saçımı taradım ve tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptım. Koşa koşa aşağıya indim. Gazete okuyan babamın yanağına öpücük kondurduktan sonra kendi sandalyeme geçtim.

''Günaydın Millet!!!'' diye şakıdım. Babam ve serap ablada günaydın diye mırıldandılar. Serap abla çayları doldurduktan sonra oda babamın karşısındaki yerini aldı. Güzel bir kahvaltının ardından tam kalkacağım sırada serap abla konuşmaya başladı :

''Eliz biraz konuşalım mı?'' diye sordu. Ona bakıp :

''Olur''cevap verdim. Sandalyeme geri oturdum ve onu dinlemeye başladım.

'' Elizciğim biliyorsun 4 ay önce ablam ve eniştem vefat etti. Ve oğulları amcasında kalıyordu. Babanla konuştuk amcasının maddi durumu pek iyi olmadığı için onun burada kalmasına karar verdik. Bu akşam yemekle bizimle. Sana daha önce haber vermek isterdik. Fakat çok ani gelişti.'' dedi.

Aslında evin içinde koşuşturan küçük bir çocuk fena olmazdı.

''Benim için sorun yok. Hatta eglenceli bile olur. Bu arda çocuğun adı neydi?'' dedim.Serap abla babama kısa bir bakış attıktan sonra konuştu.

''Adı Bora. Bora İzitaş. Senin odanın karşısındaki odayı ona ayarladık. Bu nedenle büyük oda hayallerinden vazgeç'deyip dünyamı başıma yıktı. Zorla gülümsedim ve babama dönüp:

''Önemli değil. Haa bu arada baba para versene Mineyle gezcez de.'' dedim şımararak. babam gülümseyip cüzdanından 100 tl çıkarıp bana uzattı. Çocukça bir sevinçle parayı kaptım ve babamı öptüm.

''Teşekkür ederim babişkom.''diye bağırdıktan sonra merdivenlere koştum.Arkamdan babamla serap ablanın gülüştüklerini duyabiliyordum.

---------------

-Elizzz bebemm!!

-Ne?

-Bu nasıl cevap lan uyuz!!

-Neee? şimdi oldumu ?

-Aferin kız öğreniyosun.

-Allah allah çattık.

-Eliz yeni bir kafe açılmış ve garson çok taş. Gidip azıcık taş kesek.

-İşin gücük erkek kesmek dimi??

-Hayır hem erkek hem baklava kesmek.

-Allahım yarabbim.

- Ya hadi hadi hadi

-İyi be tamam yaa.

_______________

''Yaa bak geliyoo !!! '' diye sessizce çığırdı mine. oflayarak çaktırmadan gelen garsona baktım. Mine nin abarttığı kadar da yakışıklı değildi. bir an çocuğu cidden boydan boya süzdüğümü farkettim. Sanırım ilgimi çekecek bir özelliğini arıyordum ama malesef yoktu. Garson yanımıza geldiğinde sevimlice gülümsedim.gözlerini ona şirince sırıtmakta olan mineden almıyordu.

'' Ne istersiniz??'' diye sordu.

''Ben portakal suyu alayım'' dedim

''Banada aynısından '' dedi. Fakat garson gitmek bilmedi. Gözlerini mineden alamıyordu. Gözlerimi devirip :

''Ne bekliyorsun dedim.'' Çocuk birden toparlandı ve hızla uzaklaştı.Garson gider gitmez bacağımda hissettiğim acıyla inledim. Sinirli bakışlarımı mineye yolladım.

'' Niye öyle dedin'' diye sordu kızgınca mine.

''Üzgünüm ama burda oturup sizin bakışmanızımı seyredecektim.''

'' Evettt''

''Gıcık şey''

______________


Portakal sularımızı içtikten sonra bayağı gezdik.Pramı son kuruşuna kadar harcamıştım.Çok geç olmuştu eve dönmem lazımdı.

Eve gelidiğimde kapıyıçalıp açılmasını bekledim. kısa bir süre sonra kapı aralandı ve kapının arkasındaki taş yüze bakıp kaldım

''Merhaba ben Bora''

ÇIlgın Liseli...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin