B.1
17 Mart Cuma
Jeon jungkook 20 yaşında üniversite son sınıf öğrencisiydi. Sağlık bölümünü okuyan Jeon bir gece arkadaşları ile takıldığı bardan çıktı ve kaldığı yurda doğru yol aldı. Fakat saçma bir karar aldı ve daha kısa olacağına düşündüğü ıssız,karanlık bir sokaktan gitmeyi tercih etti.
Issız sokaklara tek başıma yürürken birine çarptım.
"Üzgünüm."
"Dikkatli ol Jungkook."
Kafamı hızlıca kaldırdım ve adamın yüzüne bakmaya çalıştım.
"Kimsin?"
"Sence tek sorun bu mu jeon jungkook?"
Bu her kimse beni ürpertmeye başlamıştı.
"KİMSİN DEDİM SANA!"
"En yakın sürede anlayacaksın Jeon. Şimdilik elveda, en kısa sürede görüşeceğiz.."
Yüzünü bile görmediğin o adam hızlıca arkasını döndü ve yürümeye başladı. Gözlerimi kısdım ve adamın yüzüne bakmaya çalıştım. Biraz daha bakmaya çalışırken bir anda yok oldu.
"Neler oluyor.."
O kadar çok korkmuştum ki dizlerimin bağı çözülmüştü. Yavaşça yere çöktüm ve dizlerimi kendime doğru çektim. O kadar uykum vardı ki yurda kadar gidebileceğimi sanmıyordum. Hem uykum vardı hem de sarhoştum. Yurda gidecek kadar gücümün olmadığını fark ettiğimde kafamı duvara yasladım ve gözlerimi kapattım.
Sabah 11:25
Gözümü açtığımda dün geceki sokaktaydım. Hızlıca ayağa kalktım ve gözlerimi ovuşturdum. Başım deli gibi ağrıyordu. Hızlıca yerdeki çantamı omuzuma attım ve yurda doğru koştum. O kadar uykusuzdum ki gözlerim kapanıp açılıyordu. Gittiğim yöne bile bakmadan koştururken birine çok sert bir şekilde çarptım.
"Özür dilerim.."
"Ah, önemli değil küçüğüm."
Zar zor açtığım gözler ile karşımdaki adama baktım. Bu dün ki adamın sesine çok benziyordu.
"Siz dün karanlık bir sokakta benim gibi biriyle çarpıştınız mı?"
"Hmm bilemiyorum.. olabilir ya da olmayabilir."
Adam sırıtarak arkasını döndü ve tam yanımda duran bugatti'nin kapılarını açtı.
"Oha.."
"Seni gideceğin yere kadar bırakayım mı?"
"Nasıl yani?"
"Galiba acelen var. Gideceğin yere bırakayım işte."
Bu benim için bir şanstı. Bugatti'ye binecektim.
"Benim yurdum ters yönde. Yolunuzun o yönde olacağını sanmıyorum."
Hafif hafif naz yapıyordum. Meraklı gibi hemen olur dersem adam bir şey çevirdiğimi düşüne bilirdi.
"Güney Kore Gençlik yurdumu?"
"Evet de siz nerden biliyorsunuz?"
"Ben de o yurdun biraz aşağısın da oturuyorum. Seni de orada gördüm."
Biraz düşündüm. Çünkü orada sadece bir villa vardı. Bir süre düşündükten sonra o adamın villada oturduğunu anladım.
"O VİLLADA OTURAN ADAM SENMİSİN!?"
"Bağırma. Evet ben oturuyorum."
"Şey özür dilerim. Biraz heyecan yaptım çünkü yurtta ki herkes onun gibi villalarda yaşayabilmek için okuyor."
"Yani size örnek mi oluyorum?"
"Evet. Hatta en çok bana oluyorsunuz çünkü ben o villayı görmek için her gün okula 25 dk geç kalıyorum."
"Neden?"
"Etrafında 4 tur atıyorum çünkü."
Karşımda ki adam bir anda kahkaha atmaya başladı.
"Neden güldün?"
"Bilmem. Benim evime gelmek istermisin? hemde içindi de görürsün."
Bir anda gözümün önüne mükemmel mobilyalar ve yemekler geldi.
"Gerçekten mi?"
"Evet."
"Ama seni meşgul etmi-"
"Meşgul değilim."
"Peki."
Arabanın yanına doğru ilerledim ve kapıyı açmaya çalıştım.
"Yukarı kaldırıyorsun. Kendine çekmiyorsun."
Adamın dediği şeyi yaptım ve kapıyı yukarı kaldırdım.
"Ah.. üzgünüm yanlışlıkla kapını kırcaktım."
"Önemli değil :)"
Arabanın koltuğuna yerleştim ve adamı beklemeye başladım.
"Kapını açık mı bırakacaksın?"
"Yok.."
"Kapat o zaman"
"Kapatamam elimde kalırsa böbreğimle bile ödeyemem."
"Boş ver. Hadi kapatmayı dene."
"Yok teşekkürler."
"Peki."
Adam kapıyı sertçe örttü ve sürücü koltuğuna geçti.
"Uçmaya hazırmısın."
"Ne?"
Lafımın bitmesine kalmadan adamın gaza basması ile uçmamız bir oldu.
"KEMERİNİ TAK!"
Hızlıca yanda ki kemeri aldım ve taktım.
"LÜTFEN YAVAŞLA KORKUYORUM!"
Deli gibi bağırıyordum fakat nafile. Adam gaza bastıkça basıyordu.
20 dakikalık yolu 5 dakikada gelmemiz normalmiş gibi durdu ve bana döndü.
"Nasıldı?"
"BOK GİBİ!"
"Yüzün beyazlamış."
"Su var mı..?"
"Arabada yok ama evde var."
"Tamam..."
Titreyen ayaklar ile arabadan indim ve kapıya doğru ilerledim.
"Sakin ol küçük tavşan."
Bir anda duraksadım ve adamın yüzüne baktım. Bu lakabı bana sadece arkadaşlarım söylüyordu ve başka kimse de bilmiyordu.
"Sen lakabımı nerden biliyorsun?"
"Ben bilirim."
Adam sırıtarak kapıyı açtı ve içeri girdi. Şaşkın gözler ile dışardan evi incelerken karşımdaki adam elimden tuttu ve beni eve soktu.
"Kapıda durmak için mi geldin?"
"Yok.."
Büyülenmiş bir şekilde evi inceliyordum.
"Çok güzel.."