40ꗃ affediliş

812 79 49
                                    

Kalp kırıklığını tanırdım. Bana en tanıdık olan histi. Eski bir dost gibiydi. O yüzden bu kırıklık ne zaman kalbime uğrasa; tebessüm eder onu içeri alırdım. Bana göre kalbi çok kırılan insanlar daha güçlü olurdu. Bu benim düşüncemdi tabii. Ama biz kalbi kırık insanlar o kadar çok kırılırdık ki artık tek bir parça kalmazdı bizden geriye ve, kaybedeceği hiçbir şeyi olmayan insanlar daha güçlüydü işte. Bir kere korkusuzca bu kırıklığı kabul ederlerdi, sızlanmaya ihtiyaç duymazlardı.

Benim gibi.

Yoongi ve Taehyung'a olan kırgınlığımı kabul ediyor, üstünü kapatmak için sızlanmıyordum. Kırılmıştım işte. Jungkook'u o piçlerin ortasına bile isteye atmamıştım, Jungkook'ta bunu biliyordu. Bende anlatmaya çalışmıştım. Ama beni anlamak ve sakin olmak yerine kalbimi kırmışlardı.

Gözlerimden akmaya hazır olan yaşları geri göndermeye çalışmadan çıktım o evden. Arkamda ne bıraktığımı umursamadan.

"Jimin bekle," hızlı hızlı yürüyen adımlarıma karışan başka adım sesleri duydum. Durmadım. "Sevgilim lütfen."

Durdum. Hiçbir duygumu saklamadan baktım Yoongi'nin gözlerine. Çok fazla duygulu bakmış olmalıyım ki gözlerini yumdu birkaç saniye. Onun bakmaya bile dayanamadığı tüm duyguları içimde yaşatıyordum.

"Ne var? Özür diledim işte! Sikeyim, özür dilerim aptal olduğum için. Rahatladınız mı? Özür dilerim!"

Bağırarak kurduğum cümleyle Taehyung yanıma gelip kolumu tutmaya çalıştı. İzin vermeyerek geriye çekildim.

"Jimin... Özür dilerim. Konu Jungkook olduğunda sinirlerime hakim olamıyorum." Elleri saçlarına daldı. "Benden nefret edemezsin. Bir daha öyle söyleme, tamam mı?"

"Dokunma bana Taehyung." dedim söylediklerini görmezden gelerek.

"Affet beni ne olursun. O an düşünemedim..."

"İyi. Şimdi düşün." deyip yürümeye devam ettim. Araba yoktu, evim Yoongi'lerin evine uzaktı. Çaresizce bir taksiye rastlayana dek yürüyecektim. Tekrar konuşmak için dudaklarını aralayan Taehyung'a elimi kaldırdım. "Ben hep dediğin gibi bencil bir insanım ya Taehyung, şimdi de bencil olmak istiyorum. O yüzden bu vicdan azabıyla biraz daha kıvranmanı istiyorum. Siktir git."

"Jimin konuşalım. Yanlış anlıyorsun..."

"Üzerine gitmeyin, kendini iyi hissetmiyor." Jungkook'un çatallı sesi araya girdiğinde içimden ona teşekkür ettim. Burada beni anlayan tek kişiydi şu an.

Bunun ne demek olduğunu bilen Taehyung pes ederek geri adım attı. Son kez arkamı dönerek evin bahçesinden çıktım. Zaten kolay bir şekilde kırıklığımın geçmesi mümkün değildi. Yoongi sanki sırasını bekliyormuş gibi endişeli gözlerle beni izliyor, her konuştuğumda irkiliyordu. Ona da en az Taehyung'a olduğum kadar kırgındım. Beni anlamaya çalışmamıştı. En çok onun anlaması gerekirken.

Ve her şeyi anlattıktan sonra beni savunmuştu, Taehyung'a özür diletmeye çalışmıştı. Benim kalbim çoktan kırılmışken.

Ne kadar yürüdüm bilmiyorum. Taksi yanımdan geçti mi geçmedi mi onu da bilmiyorum. Dalgınlıkla yolu izlerken başımı kaldırmayı bile düşünememiştim. Arkamdan gelen adım sesleri duraksamamı sağlarken adımlarımı yavaşlattım. Çaktırmadan arkama baktığımda tıpkı benim gibi başını önüne eğmiş Yoongi, beni takip ediyordu.

Ne zamandır yürüyordum? Ne zamandır onun ayak seslerini duymamıştım?

"Neden peşimden geliyorsun?"

Aniden durmamla mesafeyi ayarlayamayıp ayak uçlarıyla benim ayak uçlarıma bastı. Omuz silkti.

"Benden uzaklaştıkça nefes alamıyorum naz çiçeğim."

desear : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin