Can Pazarı

Tanıtım Bölümü

Kaçışlar, en büyük geri dönüşler olur bazen,

Ve sessizlikler de en büyük vaz geçişler.

Öfke bir direniştir bazen,

Akan kan ise en büyük intikam...

                                 ^^^^^^^^

  Çığlıklar vardı, ateşler ve kaos. Oradan oraya koşturan insanlar. Korunması ve saklanması gereken değerliler.

"Tüm kolluk kuvvetleri prensesin odasına, derhal!" diye bir kükreme duyuldu koca şatoda. Sesin sahibi Kraliçeydi. Beline kadar uzanan saçları, gece mavisi gözleri, uzun boyu, üstündeki görkemli siyah elbise ve tacıyla tamamen bir kraliçeydi. Bağırışlarının nedeni ise yıkımdı, yok oluştu.

Prensesin odasına rüzgar gibi girdi, o sırada arkasından gelen askeri durum analizi yapıyordu. "Efendim on bine yakın vatandaşımızı öldürdüler, askerlerimiz Kurultay'ı korumaya çalışıyor lakin yetersiz, her yer yıkılmaya devam ediyor. Asker gücümüzün de yüzde yetmişe yakını halkın yanında koruma görevinde. Kurulta-"

"Kurultay'ı derhal buraya getirin. Protokol 89'u onayladığımı ve kırmızı kod ilan ettiğimi de iletin. Protokol için Fons'u ve ağabeyimi almaya da asker gönderin." dedi kraliçe yine otoriter bir şekilde. Sakindi. Her şey kontrol altındaydı. O sırada hizmetkarlardan biri yanına yaklaştı, selam verip, "Kraliçem prenses doğumda zorlanıyor ve sizi soruyor." dedi. 

Kraliçe hemen kardeşinin yanına koştu.

"Pare'm, biraz daha sık dişini, lütfen." dedi. Protokol onayını söylememişti, söyleyememişti..

Kraliçe'nin konuşması bitince yer daha çok sarsılmaya başladı, bir krallık yıkılışıydı bu, bir gezegenin yıkılışı...

"Kraliçem Fons'un olduğu bölümde duvarların kırılmaya başladığını öğrendik, askerler zorluk çekiyorlar. Gezegen çekirdeği güç kaybediyor. Ayrıca protokol 89 için kurultay toplandı, sizi ve varisi bekliyorlar efendim." dedi asker. 

"Askerlere söyle derhal Fons'u getirsinler." dedi kraliçe, sorumsuzluk kabul etmemişti, getirmeleri bir emirdi. "Kurultay üyelerine de ilet herkes tamamen hazır olsun. Peki ağabeyimi getirdiniz mi?" diye bir soru yöneltti en son kraliçe. Asker cevap verdi, "Evet efendim lakin kendisinin çok sakin olduğunu iletemeyeceğim, zincirlerden kurtulmaya çalışmakta."

"Tamam, tutmaya devam edin."

Kraliçe konuşurken bir an tereddüt etti kararlarından, lakin Protokol 89 için tüm kurultay mensupları gerekirdi, yapmak zorundaydı. Protokol 89 kırmızı kodla onaya girerdi ve bizzat kraliçe onayı gerektirirdi. Soyun yok oluşu durumunda Hanedan'ın en küçük mensubuna Kurultay'ın her bir üyesinin ruhu ve büyüsü bahşedilirdi, Fons ile birlikte. Daha önce yapılmamıştı lakin şu anda yıkım vardı, yok oluş vardı. 

Konuşmaların ardından sona yaklaşırcasına bir sarsıntı geldi, ardından bir ağlama sesi..

"Kız oldu! Hanedan'ın bir kızı daha oldu!" diye bir haykırış kapladı odayı.

O sırada askerler Fons'u getirmişti, protokol başlamalıydı yoksa çok geç olacaktı. Prenses kızını kucağına alırken Kraliçe ayağa kalktı, "Protokolü başlatın." dedi.

Prenses kızını doya doya kokladı, ablasına benziyordu küçük bebek. "Elenor, kızını almamız gerek." dedi Kraliçe sessizce. Prenses kızına sarılıyordu hala.

"Elenor!" dedi tekrar daha yüksek bir sesle, yer sallanmaya devam ediyordu lakin sarsıntılar daha da güçlenmişti. 

Prenses kızının kulağına fısıldadı, "Ben hep senin içindeyim küçük pare'm, kalbimi adıyorum sana."

Kraliçe bebeği kucağına aldı, bebek ağlamaya başladı. "His verbis benedico. Obligo tibi animam meam!"* diye bağırdı kraliçe. Kurultay çember oluşturmuştu. Ortada Fons duruyordu, yanında Kraliçe. Fons parlamaya başladı, Kraliçe'nin sözleriyle, Kurultay Kraliçe'nin sözlerini tekrarladı.

"Verbis ut bene dixi, ignosco animae meae!"** diye bağırdı kraliçe tekrar. Ardından kurultay. Kraliçe bebeği Fons'un üzerine bıraktı, eline bir hançer aldı. O sırada Fons ışıldıyor, Kurultay'ın büyüsünü emiyordu.

Son sözcükleri söylerken Kraliçe Kurultay ile birlikte eline geçirdi hançeri.

"Benedic animam meam et da virtutem huic infirmiori sanguni."***

                                                                        ***********

Tanıtım için yorumlarınızı bekliyorummmm

*(Seni bu sözlerle kutsuyorum. Ruhumu sana emanet ediyorum.)

**(Kelimelerle, iyi dediğim gibi, ruhumu affediyorum.)

***(Ruhumu kutsa ve bu zayıf kana güç ver.)