"özgürlüğünde kuralları vardır"

7 1 0
                                    

Hoş geldiniz ^^
——————————————————————————-

HİÇ OLMAMAK VARKEN YOK OLMAKTAN HER ZAMAN DAHA İYİDİR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

HİÇ OLMAMAK VARKEN YOK OLMAKTAN HER ZAMAN DAHA İYİDİR.

"anne şaka mı yapıyorsunuz ya gelemem ben
oraya"

"kızım gelmek zorundasın işte kuzenin evleniyor sonra 'Selinin kızı da başına buyruk kuzeninin düğününe bile gelmedi' mi dedirteyim millete?"

"Anne ben gelmeyeceğim demedim ki  düğüne 3 hafta kalmış çağırmak nedir ya Allah aşkına"

"Bak Özgür eğer yarına kadar burda olmazsan sana hakkımı helal etmem"

"Anne ama b-"
dıt dıt dıt
Ne yapacağımı bilmez bir şekilde yatağıma uzandım. Derin bir nefes aldım. Kuzenimin düğünü umrumda değildi ama annemi kıramazdım. Düğüne 3 hafta kala çağırılmak nedir ya?!
İstanbulda küçük tatlı bir pastane işletiyordum. İşten izin almak gibi bir problemim olmadığı için gitmemek için bir sakıncam yoktu ama dar görüşlü akrabalarımla karşılaşmak istemiyordum.

Akşam saat 21:30 gösterdiğinde valizimi hazırlamaya başlamıştım. Evet gidiyordum.

Valizimi hazırladıktan sonra telefonumu elime alıp yanımda çalışan arkadaşım Nehire durumu açıklayarak 2 hafta buralarda olmayacağımı mesaj attım.

Hemen sonra mutfağa geçip kendime kahve aldım.Bilgisayarımın başına oturdum ve sosyal medyada dolanmaya başladım.
Sonra gözüme takıldı bir cümle.
"Çokça yağmur yağsa temizlenir mi şu kirli dünya?"

Bir süre daha sosyal medyayla ilgilendikten sonra bilgisayarımı kapatıp yatağıma geçtim.
Saat 01:56 olmuştu. Telefonumun alarımını kurduktan sonra yastığımın altına bırakıp uyudum.

Sabah 9:00 gibi kalktım. Sabah rutinimi yaptıktan sonra üzerime beyaz cropumu altıma siyah eşofman ve siyah hırkamı giyindim.
siyah vanslarımı giyindikten sonra
Valizimi alıp bir taksiye atladım.
Kulaklıklarımı takıp roar-christmas kids şarkısını açtım. "you change your name and change your mind". Köye geldiğimde saat 15:07 olmuştu.
Mahallemde biraz dolaştıktan sonra çocukluğumun geçtiği evime girdim. Yine her tarafı sarmıştı annemin o güzel yemeklerinin kokusuyla karışmış salonumuzda duran menekşelerin kokusu.
O muhteşem ve bi o kadar da acı dolu günlerimi özleyip özlememek arasında bir duygudaydım şimdi.

eve girer girmez mutfağa yöneldim. Annemin Sema teyzeyle gülüşmelerini duyuyordum. Mutfaktan içeri girdiğimde annemin yerde oturmuş hamur açtığını Sema teyzenin çorba karıştırdığını gördüm.
"Anne!"
annemlerin bakışları hemen bana döndü her ikisi ile sarılıp hasret giderdikten sonra 2 ci kata yani odamın olduğu kolidora girdim..

Bu ev çoook eskiydi dedemin dedesinden kalma bir evdi.Yani anlayacağınız evde bir sürü oda vardı o zamanlarda babaannem bana trafik kazasında kaybettiğimiz halamın odasını vermişti.
Odama girdiğimde burnuma nergislerimin kokusu değdi. Annem hiç bir eşyama dokunmamıştı herşey eskisi gibiydi.
Defne halamdan kalma babaannemin çocukluğumdan beri hiç bir zaman değiştirmemize izin vermediği beyaz kulplarının üzerinde gül desenleri olan dolabım onun yanında tıpatıp ona benzeyen makyaj masası üzerinde yine halamdan kalma binbir çeşit kokular.
Odamdakı banyoya girip yüzümü yıkadım bu evde yaşadığım olaylar bana oldukça ağır gelmişti belki de bu evi öylesine yıkamalıyız ki içindeki pislikler temizlensin.uzerimi değiştirip yatağıma uzandım ve telefonumda biraz dolaşmaya başladım.

Aradan 1 saat geçmişti ki aşağı kattan sesler gelmeye başladı. Seslerden babaannemin amcamlardan döndüğünü anladım.Hemen merdivenlerden inip babaaneme konuşmaya fırsat vermeden sarıldım.Hayatımda en değer verdiğim insandı.
Hep arkamda durmuştu,beni hep desteklemişti hiç bir zaman hiç bir koşulda bana sırtını dönmemişti.
Saatler sonra babaannem koltukla ben onun kucağına kafamı yaslamış annemde diğer koltukta dizi izliyorduk.
Babaannem geldikten beri kuzenim hakkında hiç birşey konuşmamıştı ve doğal olarak bu annemi daha çok meraklandırıyordu benim pek umrumda olmasa da.

"ya anne ben dayanamıycam geldikten beri susuyorsun kız bi konuşsana Açelya napıyodu mutlu muydu?"
tabii annem hiç dayanır mıydı ki?

"kızım ne konuşuyum işte hazırlıklar yapılıyordu öyle yani.."
babaannem geldiğinden beri tedirgin görünüyordu kuzenim Açelyadan konu açılınca hali garipleşmeye başlamıştı.
Kafamı kaldırıp babaanneme baktım o da bana bakıyordu.
"Babaanne?"
"efendim kızım"
"noluyo ya geldiğinden beri bi tedirgin olmalar falan Açelya iyi mi?"  diye sordum.
"Kızım yani.. Açelya hiç mutlu görünmüyordu.."
"babaanne tam doğru düzgün anlatır mısın ?"
"Evet anne herşey yolunda mı?" Dedi annem .

Babaannem boğazını temizleyerek konuşmaya başladı "şimdi biliyorsunuz Açelya görücü üsulu evleniyor yani daha doğrusu Mehmet tarafından zorla evlendiriyor" 
"Ne?! Açelya severek evlenmiyor muydu?!" dedim şaşkınlıkla
"Hayır kızım köyün en zengin ailesine gelin veriyorlar.Bu eskiden beri olan birşey ama kuzum çok ağlıyordu Mehmetle konuşmaya çalıştım ama ikna olmuyor eşek sıpası"

"Hmm ben biliyorum o Mehmet kesin borcunu kapatmak için Leyla hanımlara para karşılığı kızını verdi."dedi annem Mehmet amcamı kınaya kınaya
şaşkınlıka ikisine baktım "şaka mı bu ya 'zorla evlendirilme'nin yıllar önce bittiğini sanıyordum?"
"yok kızım ne bitmesi ya daha 3 ay önce senin ilkokul arkadaşın Meltemi gelin ettiler düğünde kızın yüzünden düşen bin parça"  dedi annem yüzünü buruşturarak.
"Oha Meltemde mi? kızın ailesi hiç öyle birine benzemiyordu."
babaanneme dönerek "bu köydeki herkes kafeslerin içine kapatılmış kuşlar gibiler babaanne peki ben? benim kafesimi kim açtı?"

Babaannem dolu gözlerle bir anneme bir bana baktı ve konuşmaya başladı "özgürlüğünde kuralları vardır güzel Özgürüm.. ve seni canından öte seven birisi senin için o kuralları yıktı ve kapatıldığın o kafesin önce kilidini kırdı sonra seni çıkardı uçtun gittin buralardan ardından benzin döküp yakmaya başladı."

LİBERTASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin