(Minho'dan)
Derin bir nefes aldım ve hastaneye ilk adımımı attım. Dışına nazaran içi daha sakin ve ferahlatıcıydı. Nedeni ise bej ve krem tonlarında dekore edilmiş olmasıydı. Gözlerimi geniş giriş bölümünde gezdirirken gözüme çarpan resepsiyonla oraya yöneldim. Yaklaşık 50 metrelik kısa mesafeyi bitirip, yüzündeki samimi olduğuna inanmak istediğim gülüşüyle bana bakan kadınla göz göze geldiğimde ise konuştum.
"Öncelikle merhabalar. Ben bu hastaneye yeni atandım. Adım Lee Minho. Az önce de belirttiğim gibi buradaki ilk günüm. Genel cerrahi hekimiyim, fakat şu an ne yapmam gerektiği hakkında pek bir bilgim yok. Acaba bana yardımcı olabilir misiniz?"
Kadın, söylediklerimle yüzündeki gülümsemesi genişlerken konuştu.
"Merhabalar. İlk olarak hastanemize hoş geldiniz. Ben Shin Ha-ri. Gördüğünüz üzere bu hastanede resepsiyonluk yapıyorum. İzninizle ne yapmanız gerektiğini danışmak için bir telefon görüşmesi yapıp size bilgi vereyim."
"Tanıştığıma memnun oldum Bayan Shin. Tabi ki, izin sizindir"
Adının Shin Ha-ri olduğunu öğrendiğim kadın, arkasını dönüp siyah masa telefonundan ezbere bir numara tuşlayıp fısıldayarak konuşmaya başladığında gözlerimi tekrardan hastanenin içinde gezdirdim. Buralara kadar gelmem hiç kolay olmamıştı. Yıllar boyu çalışırken çok eziyet çekmiştim. Ama sonunda buradaydım işte, iyisiyle kötüsüyle geçmiştim o sınavlardan.
Gözüm tekrar Bayan Shin'e çarptığında kısık gözleriyle beni süzerken hala telefona fısıldıyordu. Ama bana niye öyle bakıyordu ki? Göz göze geldiğimizde ufak bir tebessüm sundu ve arkasını dönüp konuşmaya devam etti. Hala anlamadığım o bakışın altında bir şey aramamaya karar verip ben de telefonumu cebimden çıkardım. Saat çoktan dokuz otuzu geçmişti. Tam daha ne kadar burada bekliyeceğimi soracakken Bayan Shin bana döndü.
"Bay Lee, beklettiğim için üzgünüm. Başhekimimiz sizinle özel olarak görüşmek istediğini iletti fakat maalesef kendisi henüz hastanemizde değil. Yaklaşık bir saate burada olur. İçerideki bekleme salonunda bekleyebilirsiniz. Şuanlık yapabileceğiniz bir şey yok maalesef"
Hadi ama ben bunun için mi o kadar erken saatte kalkıp gelmiştim. Bir saat ne yapacaktım şimdi. Beklemem gerekmesi sinirimi bozsa da hafifçe gülümseyip onayladım onu.
"Tamamdır Bayan Shin, yardımınız için çok teşekkür ederim. İyi günler."
Kadın son kez gülümsedikten sonra arkamı dönüp bekleme salonunun olduğunu düşündüğüm tarafa doğru ilerledim. Ama oraya vardığımda zaten fazlasıyla kalabalık bir odayla karşılaşmıştım. O boğucu ortama girmek istemediğimden ve de oturursam yeniden kafamın rüyama kayacağını düşündüğümden hastaneyi gezmeye karar verdim.
Merdivenlere yönelip nereye varacağını bilmesem de üst kata çıktım. Koridoru dolanmaya başladım. Etraf da çocuk sesleri vardı, anlaşılan çocuk cerrahi katındaydım. Ne kadar çok ses yapıyorlardı böyle. Bir an halime şükrettim, en azından çocuk cerrahide değildim. Ne olursa olsun bağrışlara, çığlıklara katlanamazdım.
Bunları düşünerek yürüken koridorun sonuna ulaşmıştım. Epey de yorulmuştum. Hayır fiziksel değildi yorgunluğum. Beni sadece düşüncelerim yoruyordu. Kafamdaki sesler susmuyor, bu gürültünün ve bağırışların arasında daha da artıyordu. O çocuk susmuyor durmadan ağlıyordu. Bu da gürültüden nefret eden bana fazlasıyla zarar veriyordu.
Kafamdaki bu düşünceler bana yoğun baş ağrısı yaparken derin nefesler aldım, koridorun sonuna yere oturdum ve bir yudum su içip kendime gelmek için çantamdan suyumu çıkardım. Ama suyumu içer içmez ayağa kalkmaya yeltendim. Burası kesinlikle bana hiç iyi gelmemişti. Beynimde şiddetli şimşeklerin kopmasına sebep oluyordu. Kafamdaki sesler susmuyor her geçen saniye yenileri ekleniyordu. Kriz geçirmekten korkuyordum. İlk günden hastanede böyle bir şey olması hiç iyi olmazdı. Ben bunun endişesiyle daha da paniklemişken birden bir şey oldu, tüm bu sesleri farklı bir ses susturdu. Kendi kendine şarkı söyleyen bir genç sesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koridorun Sonundaki Oda / Minsung
RandomBir hafıza kaybı nelere sebep olabilirdi, Kaç yıla mesela...