Evimiz. Jimin ile benim evimiz.
Ev zaten çok fena bir kelimeydi benim için. Üzerdi beni ev ve ondan sonra gelen cümleler... Yıllarca asla sahip olamadığım bir seyin hayalini kurmuştum. Ona seneler önce "Umarım kendini ev gibi aşağılık bir yerde bulursun." demiştim. Bir gün evi bulursa yanıma gelmesini de söylemiştim. Çünkü bilemiyordum ev denen şu şeyin aslında Jimin ta kendisi olduğunu. Ona gerçekten aynı evde yaşayacağımızı sorduğum gece bana öfkeyle şöyle dediğini hatırlıyorum. Öfkelendiği zaman korkmuştum tekrar gider sanmıştım. "İstediğin şey bu mu Jungkook? İkimizin hayaletleri tarafından lanetlenmiş bir evde yaşamak mı?" Ardından tek bir saniye geçmeden sessizliğin keskin bir bıçak gibi ikimizi bölmesini beklemeden kendi sorusuna cevap vermişti. "Çünkü benim istediğim tam da bu."
Ne kadar yaşlı olursa olsun gerçekten aşkın gözleri kör edebileceğini de ondan öğrenmiştim. Bazen kalbime ağrılar girdiği zamanlar onu ve artık mutlu oldugumuzu düşünüyordum. Ama her ne olursa olsun arkamızda çok fazla mezar ve insan bırakmıştık. Şimdi de o mezarların üstüne en sevdiğimiz çiçekleri ekmek istiyorduk. Toprağın ta kendisi olmuşken yani. O gün öğleden sonra Jimin beni arka bahçeye götürdü. Yani annemi ve Jimin'in kedisinin aynı yerde gömülü olduğu o arka bahçeye. Büyük ihtimalle şimdi çok iyi arkadas olmuşlardır diye söylemeden edemedim. Jimin de beni tam çenemden öptü. O an anladım işte. Aşkın bu sonsuz boşlukta bana ev olabilecek tek şey olduğunu. O boşlukta kaybolmak yerine ona tutunmak gerektiğini.
____________________________
J-kook @gguk1997
Eğer genç olsaydık seninle 15 dakikaya hayır demezdim
1 beğeni 1 yorum
jimin @pjmn
Yaşlı olduğumuzu kim söyledi?
____________________________Jimin minik ve yaşlı ellerini ellerime sarınca arka bahçeye gittiğimiz o an bir seyleri daha iyi anladım daha çok büyüdüm. "Bak Jungkook," dedi öksürüklerinin arasına kelimelerini serpiştirerek "Bak şunlara ne kadar güzeller." Ellerini kendimden uzaklaştırıp arka bahçemdeki yüzlerce sarı papatyaya baktım. Ardından da çenesini omzuma koyup ellerini belime yerleştirerek ensemin tam arkasına sokuldu.
"Bin sari Papatya Jungkook." Göz yaşlarımın sicim sicim akmasına aldırmadan artık yaşlanmış bedenlerimizi birbirine bastırıp onu bin sarı papatyanın olduğu o arka bahçenin tam ortasında öptüm. Çenesini öptüm önce sonrada ezberlemek ister gibi gözlerinin altını, kaşının ortasını. Her yerini sanki aklımda kalsın da hic unutmayayım diye uzun uzun aklıma kazıdım.
____________________________
Jimin @pjmn
İnsan evindeyken böyle hissediyormuş meğer2 beğeni 1 yorum
j-kook @gguk1997
İçi içine sığmıyor, dolup taşıyormuş gibi
____________________________Onu 17 yaşındaki bir çocuğun acemiliğiyle öpüp 28 yıllık bir aşkın olgunluğuyla karşıladım. Kaşlarımın tam ortasından öpüp dudak kenarlarımı okşayarak "Neden ağlıyorsun küçük güvercinim? Yeterince sevgi veremedim mi sana?" Kafamı sallayarak onu reddettiğimi ona göstermek istedim. Benim için senelerdir her gece ektiği papatyaları ve karşımda yaşlanmış bedenini gördükçe boğazıma konan kuş orayı yırtmak için çıldırdı.
"Yeniden seveceğiz, yeniden güleceğiz biz yaşayacağız Jungkook." Beni daha fazla ikna etmek ister gibi çenemi bir kez daha öptü. İçimin titrediğini kilometrelerce ötedeki bir insan bile kolaylıkla fark ederdi.
"Yalnız değilsin, birlikteyiz. Yanında olacağım, biliyorsun, elini tutacağım. Hiç bırakmayacağım." diyerek kırışık avuç içimin tam ortasına derin bir öpücük bıraktı. Biraz sonrada ondan bana hatıra kalacak tek şeyi ektik toprağa. Çiçeklerden hoşlanmadığımı bildiği için en sevdiğim meyveyi kendi elleriyle ekti. Ardından toprağa eğilip ufak bir öpücük de ona bıraktı.
Madde 2: Arka bahçeye Jimin ile git.
Madde 3: Jimin ile arka bahçeye en sevdiğin şeyi ek.____________________________
Jimin @pjmn
Sadece gitmeme izin verme, beni her zaman tutacağına söz ver.
1 yorum
j-kook @gguk1997
Seni her zaman tutacağıma söz veriyorum***
gidelim loti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bin sarı papatya | jikook
FanfictionTanrı neden kötü? "Gece, belki de son kez Jimin'i kollarıma almak istedim. Ağlayarak kendinden uzaklaştırdı beni ve bir kez bile konuşmadı. Belki de beni onsuz olmaya alıştırmak istiyor, kendini de omzumun çukurunda uyumamaya. Yokluğu başladı bile."