Cenaze. Cenazedeyiz.
Evet burayı biliyorum. İçi çukur toprak, bir sürü insan ve hiç sevmediğim yağmur. Bir tarafım haykırıyordu; ağla, o suçsuz, o bilerek yapmaz, sen ona güveniyordun, o güvenini boşa çıkarmaz. Diğer yarım ise fısıldıyordu; nefret bakışlarını üzerinden çekme, erkeklere güven olmaz, şerefsizdi, yaptı.
İkisini de dinlemiyordum. Sadece boş boş bakıyordum. Bir robot bile benden daha anlamlı bakardı herhalde. Kara toprak ıslanıyordu gitgide tıpkı benim gibi. Islandıkça koyulaşıyordu tıpkı benim gibi. Eskiden midem bulanırken şimdi aklım bulanıyordu. Birşeyin cevabını bulmak ilk defa bu kadar zor oluyordu.
Sırtımda iki farklı el hissettim, bir sağımda bir solumda. Dizlerimin üzerine çökmüş, kirlenmeyi veya ıslanmayı takmıyordum bile. Bakışlarımı ilk başta sağıma çevirdim. Bir çift gözle göz gözeydim. Kirli ve suçlu bakıyordu. Halbuki o en masumumuzdu. Ne yapmıştı ki o kara gözleri böylesine yorgun bakıyordu. Görmemişti bile o iğrenç dört dakikayı. Elini narince sırtıma koydu, sıvazladı. Soluma döndüm, yine bir çift gözle karşılaştım. Diğerlerinin aksine koyu değil, tam tersine mavi mavi, boncuk gibiydi. Masum muydu bu gözler? Pek sayılmaz. Ama yinede yeni doğmuş bir bebek gibi masum ve temizdi. Gülümsedi. Buruk bir şekilde, acı çeker gibi. Çekiyordu da. Bende gülümsemeye çalıştım olmadı, sanki yüzüm felçli gibiydi.
Bu gülümseme ve sırtımdaki el olmasa ben ne yapardım? Katiyen yaşayamazdım. Gerçi bir haftaya kadar üçüncü bir desteğim olduğuna inanıyordum. Şanslıydım, yirmi üç yıldır yanımdakiler hiç eksilmemişti. Bir haftaya kadar. 25 Mayıs 2022. Arkamdakilerin sayısının ikiye düştüğü tarih.
Annem ve babam siyah sandalyelere oturmuşlar, annem babamın omzuna yatmış ağlamaktan artık açamadığı gözlerini sıkıca yummuştu. Ama kapalı gözlerinden hala yaşlar akıyordu, arada bir hıçkırıyordu. Babam ise, yüzü tamamen benimki gibi duygusuz, ruhsuz ve dümdüz bakıyordu. Tek farkı her saniye akan gözyaşlarıydı. Her ne kadar dışarıya kendini sert göstermeye çalışsa da artık o da dayanamıyordu, haklı. Annemin altın sarısı saçlarında duran siyah eşarp, sanki onun neşesini kapatıyordu. Açtı gözlerini sonunda. Siyahın en koyu tonuydu güzel hareleri. Biraz dikkatli baksanız kaybolurdunuz. Güzelliği akıl almazdı fakat doğaldı, ne saçlarında bir damla boya ne de yüzünde bir estetik. Kaldırdı kafasını babamın omzundan, araladı kurumuş dudaklarını.