O gün çok normal bir gündü sabah kalkıp yorgun gözler ayakta uyuyan bir öğrenciyim. Çok klasik bir öğrenci tipiyim. Okula bisikletle gidiyordum ama hep elektrikli bir bisikletim olmasını isterdim. Hem ehliyetsiz hem hızlıydı.
Sınav haftasıydı tabi derslerim iyi olduğundan sınavlarda zorlanmıyordum. Bir tek yabancı dil ve korkulu rüyam görsel sanatlar evet o. Geçen yıl görsel sanatlardan 45 aldım. Ben matematikte 100 aldım ama görsel sanatlardan 45 ne kadar saçma değil mi? Ben taktiğim dersi iyi dinlerim evde hiç bir şey yapmam. Bu sayede yüksek notlar alırım. Görsel sanatlardan düşük almamım nedeni resim yapamamam ve uğraşmamam. Tabi ailem bu düşük notu görünce şok iyi bir azarlama yedikten sonra matematik yüksek olduğunu gördüler. O yüzden o kadar da kızmadılar.
Can ile ara tatilde o Antalya'ya yanıma geldi. Doyasıya bir ara tatil geçirdik gezdik tozduk, yedik, içtik ve eğlendik. Kendisinin bir ps3 var. Benim başka bir hayalim ps3 yada ps4 ikisine de kabul ederim. Kendisini Antalya'da sadece ikimiz ilk kez gezdik. Bu bizim için büyük bir adım ailemiz için küçük bir adımdı. Sabahlara kadar ps3'le oynadık.
Kendisinin bir telefona ihtiyacı vardı benimde bir ps3'e çok karmaşık bir durumdaydık. Sınırsız dilek hakkım olduğunu düşündüğüm zaman hep bu sorunlar giderdi fakat gerçek hayata geçtiğimizde o sorunlar geri gelirdi.
Şimdi konumuza devam edelim çok sıkıcı bir okul gününden sonra eve geldim. Kapıyı açtım. Çantamı attım. Üstümü değiştirdim. Tam telefonu alacam salonun ortasında bir kutu hiç bir marka etiket yoktu. Merakıma yenik düşüp kutuyu açtım. Bir anda sanki uçup ışığı gördüm. Bir anda uyandım 1 saat geçmişti ve ortada ne kutu vardı nede kutudan bir iz vardı. Telefonu elime aldım fakat şarjı %1 o sıra şunu söyledim:
- Keşke şarj %100 olsa.
Bir anda telefonun şarjı %100 oldu. O an durdum ve şunu söyledim:
-Keşke çikolata olsa.
Bir anda yanımda bir paket çikolata belirdi. Ben anlamıştım benim sınırsız dilek hakkım vardı. Sonra şunları söyledim:
- Keşke bütün süper güçler bende olsa.
Biraz bekleyip
- Uç
Bir anda havalandım ve kafamı avizeye çarptım sonra geri indim anlamıştım. Sınırsız dilek hakkım vardı. Bunu birine söylemeliydim. Can'a güvenmeli miydim? Aklıma eski anılar geldi ve Can'ı aradım.
Ben: Selam Can Can: Selam Barış Ben: Acil! Sana bir şey anlatmalıyım. Can: Anlat yanımda kimse yok. Evde tekim zaten. Ben: Benim sınırsız dilek hakkım var. Can: Ne! Barış sen iyi misin? Ben: İnanmaman normal şimdi sana kanıtlayacağım. Senin yanına ışınlanacağım sakın korkma. Can: Tamam.
Canın yanına ışınlanmayı diledim ve oraya ışınlandım. Can bir anda bağırdı
Can: Ne! Nasıl olur? Hayır ben rüya görüyorum. Ben: Rüya görmüyorsun Can: O zaman başka bir numara daha göster.
Ben bir çikolata dileyip Can'a uzattım. Can o şaşkınlıkla çikolatayı yedi.
Can: Sen bunun farkında mısın?
Dedikten sonra zil çalar.
Ben: Gece yarısına kadar uyuma seni o zaman çağıracağım.
Eve geri ışınlanırım. Aileme söylemedim. Sadece Can'a söyledim. Ben bunun hep hayalini kurduğumdan ne yapacağımı çok iyi biliyorum.
Hayır bilmiyorum ne yapacağımı bilmiyorum. Nerden başlayacağım. Gece yarısı oldu Can'ı aradım.
Ben: Hazır mısın?
Can: Evet...
Onun ve beni boş bir boyuta ışınladım her yer bembeyaz ve sonsuzdu aydınlıktı ama hiçbir ışık kaynağı yoktu. Can'ın şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Ben de içimden sevinç çığlıkları atıyordum bunu yapabilmiştim.
Can: Barış her şeyi her şeyi bana detaylı bir şekilde açıkla yoksa meraktan çatlayacağım.
Ona her şeyi detaylı bir şekilde anlattım. Hala bana inanmıyordu. Yüzünden okunuyordu bana inanmadığı. O sırada aklıma bir şey geldi. PlayStation ve koltuk istedim.
BEN: Buyur gel.
CAN: Bunu yapabiliyor musun?
BEN: seni başka bir boyuta ışınlıyorum başka bir boyut yani Ama sen PlayStation ve koltuk yaratmama mı şaşırıyorsun.
CAN: Doğru söylüyorsun.
Oturduk ve PlayStation oynadık. Hayatımızın en iyi dakikalarıydı. tek başımıza hiçbir yerde PlayStation ve biz çok eğlenmiştik. abur cubur ve içecek te almıştım ay özür dilerim yapmıştım. Bu şey benim hayatımı değiştirecekti. Sorguluyordum nasıl olmuştu? sabaha doğru Can'ı evine ben de kendi evime ışınlamıştım. Bir de uykusuzluğumuzu giderdim.
Sınav haftası olduğu için iyi bir zeka yüklemiştim ikimize de. Bu sayede ikimizde sınavlardan 100 alıcaz. Günlerden pazartesi idi. İlk ders dindi. Sınav çok kolay olcağını biliyordum zaten sınırsız dilek hakkımda vardı. Kendime çok güveniyordum. Sınava girdik çıktık. 2. ders hoca sonuçları okudu ve 100 almıştım. Bana normaldi sonuçta din sınavıydı. O gün bide seçmeli bir dersin sınavı vardı. Ondan da 100 almıştım. Okul bitti ama benim kursum vardı. Aklıma bir fikir geldi kursta hocadan tuvaletine gittim. Kendi klonumu yarattım. O benim istemediğim işleri yapması için yarattım. Ardından 4 boyuta gittim hala playstation duruyordu. Kendime bir bilgisayar yarattım. Can'ı ordan görebiliyordum. Evde tek başına oturuyordu. Bende onun yanına ışınlandım.
CAN: Bir daha bunları yapmadan önce bana haber ver.
BEN: Tamam. Bak sana ne diyecem. Eğlenmek ister misin?
CAN: Tabi ki ama senin kursta olman gerekmiyor muydu?
BEN: Onu hallettim. Şimdi seni 4 boyuta götürecem. Korkma
CAN: TAMAM.
Onu 4. boyuta ışınladım. Bizi biraz büyütüp cebimize 1'er sınırsız bakiyeli kart koydum. Sonrada boş bir araziye ışınladım. Havalı bir araba yarattım. Araba kırmızı üstü açık 500 beygirli rahat koltuklu mini soğutuculu süper bir arabaydı. Arabaya binip AVM'ye gittik araba çok hızlıydı. İlk başta yemek bölümüne gittik 1'er hamburger ve pizza yedik. Çok keyifliydi. Yemekten sonra sinemaya gittik. Bir film seçtik. Zamanı gelmeden önce markete gittik. Ordanda abur cubur aldık sonrada sinemaya girmeden hepsini saklayıp girdik zenginiz ama ruhumuz fakir. Sadece içerden dev boy patlamış mısır aldık.