Kaburgaları kırılmışcasına ağrılar içinde uyanmıştı bu sabah. Yine alarmı ve sabah 7 trenini kaçırmıştı. İçindeki garip sancıdan ötürü ne hissettiğini ve ne yaşadığını bilmiyor, hayattan bir tat dahi alamıyordu. Sanki bütün dünyanın karanlığı içine birikmişti, o denli nefes almakta güçlük çekiyordu. Yaşadığı derin geçmişten ötürü, kendine ve geleceğe odaklanmakta zorlanıyordu. Başarılı bir psikologtu ancak onca insanın hayatına anlam kazandırmasına rağmen bir türlü kendi hayatına anlam kazandıramamıştı. İçine düştüğü bu anlamsızlık çukuru içten içe onu yiyip bitiriyordu. Herşeye rağmen ayağa kalkabilecek gücü dizlerinde buluyordu, nede olsa hayat durmadan devam etmekteydi. Kendinden vazgeçmeyi bir an bile olsun aklından geçirmiyordu. Nihayet düşünceler arasında hazırlanmıştı, her gün olduğu gibi bugünde fare yarışına dahil olmaya hazırdı. İçinde bulunduğu dönem ve içinde yaşadığı dünya çok değişmişti, ya da ona fazlasıyla değişik geliyordu. Evden çıktığında bir terslik olduğunu farketti, dışarıda yürüyen insanların yüzünde farklı farklı maskeler vardı, neden insanlar maskeler ile yüzlerini gizliyorlardı? Mantıklı bir açıklaması olmalıydı ancak bir türlü kafasının içinde anlam veremiyordu. Kimdi bu insanlar? Ve neden garip maskeler takıyorlardı? İçinden, "insanlar akli melekelerini oynattı sanırım" dedi, ve yavaşça ilerlemeye devam etti. İşe geç kalmıştı, ama son zamanlarda bu o kadar sık olmaya başlamıştı ki iş yerinde çalışan diğer kişiler, hatta muayene için gelen hastalar bile bu duruma alışmıştı. Yine de bugün bir terslik olduğu belliydi çünkü bindiği trendeki her insanın yüzünde maske vardı ve maske takmadığı için herkes gözlerinin içine bakıyordu, gitgide tedirginleşmeye başladı ancak tren durana kadar ses çıkarmamayı tercih etti. "Hasbinallah.. ya ben aklımı oynatıyorum, ya da aklıma oynuyorlar" dedi içinden. Sonra bir çocuğun ağlama sesi ile uyandı düşüncelerden, çocuk hüngür hüngür ağlıyordu ama yüzünde gülen bir maske vardı ve annesi dahil hiç kimse çocuğu susturmaya yeltenmemişti. Daha fazla dayanamayıp nazikçe çocuğu susturmalarını rica etti, fakat aldığı cevap karşısında hayretler içerisine düştü.
Çocuk avazı çıka çıka ağlamasına rağmen, annesi çocuğunun güldüğünü söylüyordu. Daha sonra trendeki diğer insanlara çocuğun ağlayıp, ağlamadığını sordu ve her biri çocuğun yüzüne bir kere baktıktan sonra gürültülü şekilde ağlayan bu çocuğun güldüğünü iddia etti. İşler daha da tuhaflaşmaya başlamıştı, maskesinden ötürü pek belli olmasa da yaşça büyük olduğunu düşündüğü bir beyefendinin yanındaki boş yere oturdu yavaşça ve "Bu insanlara neler oluyor böyle" dedi sessizce. Yanındaki yaşlı beyefendi sesini duymuş olacakki ona döndü ve;
"Yalanlar ve Gerçekler evlat", dedi yaklaşarak. Şaşkın bakışlarla yaşlı adamı dinlemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİR
General Fiction"Gördüm" dedi birden, "Hayatları gök kuşağına çalan çocukları, sabahı ve kelebekleri siyaha boyarken gördüm" dedi.