alcohol, it's not a problem

444 35 25
                                    

Müzik sesi odamın içerisini doldururken bardağa doldurduğum votkayı yudumluyordum, bir araba sesi duymam ile beraber içkinin tamamını yuttum ve alkolün boğazımı yakıp geçmesine izin verip penceremin önüne giderek perdemi araladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Müzik sesi odamın içerisini doldururken bardağa doldurduğum votkayı yudumluyordum, bir araba sesi duymam ile beraber içkinin tamamını yuttum ve alkolün boğazımı yakıp geçmesine izin verip penceremin önüne giderek perdemi araladım.

Yan evin önünde duran büyük siyah bir jeep'in içine baktığımda gördüğüm ilk şey sarı saçlar olmuştu ve bu yan evde yaşayan Rose'den başkası değildi. Yan koltuğuna baktığımda ondan 15-20 yaş kadar büyük bir adamın olduğunu görüp parmaklarımı gergince saçlarımdan geçirdim.

"Siktiğimin aptalı." müzik sesinden kendi sesimi bile zor duymuştum.

Arabayı süren adamın boynunu vakumlamasına izin veren kızı izlemeye devam etmiştim ardından vedalaşıp arabadan inmişti. Elindeki Chanel, Louis Vuitton, Prada poşetlerini gördükten hemen sonra gözüme boynundaki kolyeler ilişmişti.

Adama boşta kalan eliyle el salladıktan sonra evinin önüne yanaşan jeep hızla hareket etmişti. Yolu bir süre kontrol ettikten sonra boynundaki kolyeleri çıkarıp çantasına atan kızı izlemeye devam ettim, elindeki poşetleri ürkekçe taşıyordu, ardından eve doğru ilerledi.

Sehpamdaki votka şişesine yürüyüp bardağın yarısına doldurdum ve elime alıp tekrardan pencerenin kenarına, ayrıldığım yere doğru geçtim.

Alkolün verdiği kafayla bu manzarayı izlemem tüm sinirlerimi tepeme çıkarmıştı, biraz önce gördüğüm sarı saçlı kızın boğazına yapışıp hesap sormak istiyor ve yanında gördüğüm moruklara yumruğu geçirmek istiyordum.

Odalarımızın penceresi tamamen karşı kaşıyaydı, perdeleri ise tamamen açıktı. O odaya girmeden önce ilk odasının ışıkları yanmış ardından kapısını açık bırakıp elindeki poşetleri yere fırlatmıştı. Odasına giren diğer kişi ise oldukça iyi tanıdığım, annesi olmuştu. Poşetleri işaret ederek karşısında siyah mini elbise giymiş kızına bakıp, bağırıyordu, en azından öyle tahmin ediyordum çünkü çok sinirli gözüküyordu ve ben bir sikim duyamıyordum.

Bir şey anlamaya çalışmaktan vazgeçip pencerenin önünden çekildim ve sehpanın hemen arkasında duran siyah deri koltuğa oturup bitmemiş olan bardağımı tazeledim ve yaklaşık üç yudumda tüm alkolün bedenime girmesine izin verdim.

Sehpadan telefonumu alıp bir uygulamaya girdim ve Rose'nin son görülmesine baktım.

Rosie
son görülme 19:24

Saat, 00:12'idi. Telefonu arka cebime attım.
Neredeyse bitmiş olan votka şişesine bakıp dibinde kalan votkayı da şişesiyle beraber diktim, yakmıştı. Şişeyi masanın üstüne bırakıp tekrardan ayağa kalktım ve pencerenin önüne geçtim. Odanın ışığı yanıyordu ve içeride kimse gözükmüyordu, ardından aynanın karşısına geçen ve üzerindeki elbiseyi çıkaran kızı izledim.

Siktir, sapık değilim.

Perdeyi örttüm, yaklaşık beş saniye bekledikten sonra yine açıp karşımda üzerini değiştiren kızı izlemeye devam ettim. Siktiğimin perdesini kapatması gerektiğini kimse buna öğretmiyor muydu?

all i wanted was youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin