🍂

25 3 30
                                    

Karşımdaki sahneye gözlerim parıldayarak bakıyordum. Sanki bu ay 6. kez onu görmemişim gibi. Çocukluğumdan beri onun hayranı olmam bir yana sadece şarkılarını dinleyerek kendimden geçmek için ülkenin 6 farklı şehrine onunla beraber resmen turneye çıkmıştım. Sonraki iki şehre de gitmek gibi çok büyük planlarım vardı. Her zaman olduğu gibi en ön kısımdaydım. Sahneye çıkalı 23 dakikayı geçiyordu ve ben daha bu dakikadan boğazımın ağrıdığını hissedebiliyordum.

Bir kaç ay önce sevgilimden ayrılmıştım ve uzun bir aradan sonra Emre Aydında yine kendimi bulmuştum. Her şey Mingi ile ayrılmamdan sonra başlamıştı. Felix instagram'dan turnenin şehirlerini gösterdiğinde kafamda hepsine giderek, hep aynı şarkıyı istemek gibi bir deli düşünce dönmüştü ve 4 yıllık ilişkisi bitmiş, depresyondan çıkmak istemeyen bir enayi aptal aşık olarak bu fikri onaylamıştım kendi kendime. 
Daha dün Wooyoung ve Felix ikilisine boyattığım siyah, uzun saçlarım, giydiğim siyah boğazlı kazağım ve altımdaki koyu gri bol pantolonum verdiğim kiloları fazlasıyla iyi saklıyordu. Yüzümde yorgunluk belli oluyordu ama Emre, bütün yorgunluğumu ve üzüntümü alıp fırlatıyordu uzaklara. 

Arkadaki herkesle beraber söylediğimiz yeni şarkısı bitmişti. Her zamanki gibi arada bir aldığı istek şarkı sırası geldiğinde hızla elimi kaldırmıştım öncekiler gibi. Biraz etrafta göz gezdirdikten sonra bakışları yine bana döndüğünde yüzünde çok komik bir ifade yer almıştı. Benim gülmemle beraber kendisi de şaşkınca gülmüştü.

"Sen daha önceki beş konserime de gelip hep aynı şarkıyı isteyen çocuksun değil mi?"

"Bildiğiniz şeyleri sormayın Emre bey."

Dediklerime gülmüş ve sahnenin kenarındaki şişesinden bir yudum almıştı.

"Yine aynı şarkı mı?"

Hiç düşünmeden kafamı sallamıştım onaylayarak. Hiç şaşırmamış ve gülmüştü, ardından bir dakika izin istemiş ve sahne arakasında duran menajerine yaklaşmış ve bir şeyler demişti. Menajeri bir şeye onay verdikten sonra tam da önümde durmuş ve sizleri üzerine çökmüştü.

"Madem benden şarkı istiyorsun sürekli, bana bu sefer eşlik etmek zorundasınız bayım."

Ağzım duyduklarımla kocaman açılırken devam etti.

"Her seferinde tek söyleyemem değil mi? Geliyor musun?"

Ben kendimle içten içe çelişirken arkamdan beni kulise doğru iten Wooyoung ile düşünmemeye karar verdim ve sahneye çıkılan merdivenlere ilerledim. Merdivenlerin orada bana verilen kırmızı mikrofon ile beraber sahneye çıktığımda garip hissetmiştim. Koskoca Ansan tamamen bana bakıyordu, gericiydi gerçekten. Bakışlarım hemen yanımdaki bedene yani Emre'ye kaydığında gülümsedim.

"Adın?"

"Yeosang."

"Memnun oldum Yeosang. Bu da dahil 6 konserime birden gelip aynı şarkıyı söylemek için gerçekten fazla çabalamış olmalısın."

Gülerek onaylamıştım.

"Çok uzun zamandan beridir dinliyordum seni ama bu turnenden önce uzun bir ilişkimden ayrıldım ve biraz içime çekilmiştim. Buraya turne düzenlediğini duyduğumda neden tüm konserlerine gelip en sevdiğim şarkını hep istemeyeyim ki diye düşündüm. Bıktırdıysam kusuruma bakma ama öyle bir sesin var ki utanmasam tüm gün nefesiz dinlerim."

Son dediklerime çok güzel bir kahkaha atmıştı. Ben de tıpkı onun gibi gülmüştüm.

Arkasına dönerek davulcuya işaret verdiğinde başlayacağımızı anlamıştım. 

İlk önce baterist ve hemen ardından da gitarist çalmaya başladığında tüm ışıklar kapanmış ve sahneyi çok az aydınlatan tepemizdeki yeşil ve sarı ışıkların hedefi olmuştuk. 

Emre kendi partına girdiğinde gözümde elli kilometre öteden belli olacak bir parıldama olduğuna yemin edebilirdim. O güzel meleksi sesi bu kadar yakından dinlemek beni cennetteymiş gibi hissettiriyordu. 

"Tam dört yıl olmuş dün
Az önce fark ettim
Bir şeyler bıraktım
O evde
Cihangir'de..."

Hem bana hem de kalabalığa bakarak söylerken ben heyecandan bayılacakmış gibiydim. Emre söylemeye devam ederken gözlerim benimkilere takılmıştı. Bağırtıları buraya kadar geliyordu. Gülerek onlara baktım. İşte gerçek support bffler...

Ben benimkilere bakarken Emre kendi partını bitirmesine yakın bana dönmüş ve mesaj vermişti. Bana gelen o yüce parta kendimi hazırladıktan sonra tam da yerinde şarkıya giriş yapmıştım.

"Bitmez sandığım şey
En önce bitti
Yani kaybettim seni
Elimle koymuş gibi"

"Ne kadar istemiştim
Nelerden vazgeçmiştim
Bir şey olmak için
Hayatında senin..."

'Yeosang neden o bölüme geçtin? Matematik yapamıyorsun bile?'

Wooyoung'un haklı isyanıyla dudaklarımı dişledim. Yapmamam gereken bir şey yapmıştım evet ama Mingi istediği için asla karşı çıkamıyordum.

'Onun yüzünden değil mi?'

Cevap vermeyip sessiz kaldığımda sinirli çıkan nefes sesini duyabiliyordum.

'SEN DELIRDIN MI YEOSANG? Tanrım çıldıracağım. Neredeyse derece yapacağın bölümü hiç bilmediğin bir bölümle değiştirdin ve bunun sebebi o şerefsiz yüzünden. Yemin ediyorum o sırık şerefsizi boğmamak için hiçbir sebebim yok. Eğitim hayatın mahvolacak Yeosang!'

"Sen giderken ben
Işıkları söndürdüm
Prangalar giyindim
Tam dört yıl olmuş dün..."

Kalan son iki nakaratı beraber, çılgına dönmüş gibi söylemiş ve şarkıyı bitirmiştik. Şarkı tamamen bittiğinde derin bir nefes almıştım. Sahnenin tüm ışıkları açılmıştı. Derin nefeslerle Emre'ye döndüm.

Ben ona teşekkür etmiştim o da bana. Normal iki arkadaş gibiydik.

"Diğer ikisine de gelecek misin?"

"Gelmezsem şerefsizim."

Dediklerime gülerek el sallamıştı. Ben de el sallayarak merdivenlerden indim ve mikrofonu menajere verdim ve teşekkürlerimi sunarak arkadaşlarımın yanına ilerledim ama onların yanına görmeyi beklemediğim birisi vardı. Örneğin bana bakan Song Mingi gibi.

Tam dört yıl olmuş dün》MinsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin