Ilık suyun altına girmiş birbirimize bakıyorduk. Su saçlarımızdan sızıp bedenimize ilerlerken gözlerimize gelen saçlarımız birbirimizi görmemizi engelliyordu. Bill nazik bir şekilde saçlarımı gözümden çekip onları kulağımın arkasına itti. Ben de onun saçlarını iki elimle düzelterek ona baktım. Sırıtarak gözlerime baktı. Boynuma yaklaşıp bir öpücük kondurdu. Yanaklarım utançtan ısınmaya başlayınca ne yapıcağımı bilemez haldeydim.
Belimden tutup beni kendi bedenine sıkıca bastırınca alt kısmımda sert bir acı hissettim. O an nedense her seferinde bir gülme geliyordu bana. Birden elini karnıma attı ve karnıma hafifçe bastırdı. Acıyla beraber ufak bir inleme benzeri ses çıkarınca bana baktı. Dudaklarını iyice dudaklarıma yaklaştırdı. Sıcak nefesini dudaklarımda hissediyordum. O an bulunduğum yerde yere oturdum aynısını o da yaptı. Üzerime gelerek dudağıma bir öpücük kondurdu. O an hiç düşünmediğim bir şey yaptı. Belimden öptü... O an sadece ona bakakalmıştım. Zihnim haraket etmeme izin vermiyor gibiydi.
Sırıtarak yüzüme baktı ben ise şaşkın bir ifadeyle ona bakakalmıştım.
"Beklemiyordun sanırım?"
"E-evet biraz öyle oldu."
Sonunda konuşup tepki verebilmiştim ancak sesim titriyordu. Gülümsemesi beni yavaş yavaş sakinleştirdikten sonra ona gülümsedim. Aniden bana sımsıkı sarıldı. Hissettiğim sertliğe aldırmadım, canım yanmadığı için fazla umrumda da değildi. Boynuma yaklaştı. Sıcak nefesi boynuma vuruyordu. Cidden iç gıdıklayıcı bir histi. Artık öpmesi benim için şaşırılcak bişey değildi. Bu oydu onu bu şekilde kabullenmeyi öğrenmiştim. Sevimli sevimli gülerken bana baktı. O sırada onun sarıya çalan ela gözlerine baktım. Çok hoştu. Onunla birlikte olmak mutluluk vericiydi.
Elleri vücudumda dolaştı. Elleri karnıma inmişti, gülümseyerek konuşmaya başladı.
"İleride karnında senin gibi güzel bir kız ya da benim gibi nazik bir oğlan taşıyacaksın.."
Sözlerinin ardından kıkırdadı. Gülümseyerek ona bakıyordum. Sözleri beni mutlu etmişti. Eskiden her türlü aşktan nefret ederdim ama o benim aşka karşı olan tüm ön yargılarımı kırmıştı.
Ellerini ıslanmış olan saçlarıma attı. Saçlarımı karıştırıp güldü.
"Artık çıkmaya ne dersin?"
Sorusuna karşılık kafamı olur anlamında salladım. Çıkıp kurulandık ve kıyafetlerimizi giydik. Odaya döndük ve gündelik olarak ne yapıyorsak onları uapmaya başladık. Elime bir manga almış onu okuyordum ama aklım hala onda kalmıştı. Okuduğuma odaklanamıyordum ancak okuyormuş gibi yapıyordum.
Ona baktığımda onun da elinde bir kitap olduğunu gördüm. Kitabın kapağını inceledim. Kapağından romantizm konulu bir kitap olduğunu tahmin ediyordum. Bana bakmadan hemen kitabıma geri döndüm. Okuduğum manga bir yaoiydi yani abartı derecede sevdiğim bir mangaydı ancak anlamıştım ki onu düşündüğüm zaman en sevdiğim şey olsa bile o şeye odaklanamıyordum.
"Ben biraz aşağı iniyorum gelirim 20-30 dakikaya."
"Tamam prensesim."
Bana seslenme şekli bile beni utandırmıştı. Aşağı indim. Dipper'dan başka kimse yoktu. Gidip yanına oturdum. O sırada bilgisayarından bir şeyler yazdığını gördüm.
"Hey Dipper, ne yapıyorsun?"
Anlık bir korkuyla bana baktı. Beni görünce korkusu geçmişti.
"Bi ödevim vardı onu yapıyorum."
"Ne ödevi o?"
"Edebiyat."
Yanına gidip yazdıklarına baktım. Gerçekten güzel bir metin yazmıştı. Emin olmuştum ki Dipper'ın edebiyata cidden yeteneği vardı. Gülümseyerek saçlarını karıştırdım. Gülerek saçlarını düzeltti ve bana baktı. Son yazdıklarını kaydedip bilgisayarını kapattı ve benle konuşmaya başladı.
"Bu arada siz cidden Bill ile sevgili misiniz?"
"Evet, sevgiliyiz."
O an bi sırıtma ile bana bakıp gözlerini kaçırdı. Konuşucak bir şey bulamıyordu. Biz bunları konuşurken birden Bill yanımıza geldi. Dipper'ın orda olmasına aldırmadan beni oturduğum sandalyeden kucağına alarak kaldırdı ve kendi oturup beni de kucağına oturttu. O an altım hissettiğim sertlikten bahsetmiyorum bile. Zaten kalbim yerinden çıkıcak gibi atıyordu bi de bu eklenince ölücekmiş gibi hissettim.
Dipper bize sırıtarak baktı ve geri önüne döndü. O yine ödeviyle ilgileniyordu biz de öylece orda oturup birbirimize bakıyorduk. Bill aniden beni karnımdan gıdıklayınca bu ani saldırıya karşılık veremedim.
"Hey şunu yapmasana."
"Sakin ol prensesim tamam bak yapmıyorum şu an."
Ellerini havaya kaldırıp kıkırdayınca istemsiz gülümsedim. Saçlarımla oynamaya başlayınca utanıp bakışlarımı yere çevirdim. Bir süre saçlarımla oynamaya devam etti. Saçlarım ile oynaması beni rahatlatıp uykumu getiriyordu. Biraz vakit geçti ve kafamı onun omzuna koydum. Fark etmeden uyuya kalmıştım. Kıkırdamaları içimi huzurla doldurmuştu. Bu sessizlik içimi rahatlatıyordu...
Heyoo geri döndüm. Sonunda kıçımı kaldırıp şu hikayeye devam edebildim. Kursa gidiyorum ve otobüste boş kalmamak için yazıp size sunmak üzere hazırladım. Umarım beğenirsiniz miniklerim neyse hadi görüşürüz seviyom sizi OvO <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal meleği
RomanceKitaptaki "Millie" adlı kişi siz oluyorsunuz yani bu bir y/n hikayesi (not: kitap ironidir yani Bill Cipher'ın nasıl bir karakter olduğunu çok iyi biliyorum) neyse iyi okumalar :D