choi beomgyu, hayatın kendine çizdiği yolda çizgilerin dışına çıkmadan yürümeye çalışan sıradan bir insandı.
bu zamana kadar pek çok kez tökezlemiş, çizgilerin üzerine basmış ve kimi zaman neredeyse o çizgilerin dışına çıkmış olsa da hiçbir zaman kelimenin tam anlamıyla şimdi olduğu kadar boka batmamıştı. sakar ve unutkan bir insandı, bu yüzden başına ilk defa bela almıyordu hatta rutin olarak illaki bir yerlerden belaya bulaşırdı ama hiçbir zaman bulaştığı belaya bu kadar tutulduğunu hatırlamıyordu.
büyücü olan ailesi yüzünden hayata 1-0 geride başlamıştı. bu devirde perilerin kendilerine ait olan sihirleri haricinde büyücü ve cadıların kullandıkları büyülere çok hoş bakılmıyordu. yaklaşık yüz yıl önce soylular -prensler, prensesler, şövalyeler, periler- ve halk -büyücüler, cadılar, vampirler, kurtlar- arasındaki savaşta halkın yenilmesi üzerine soylular halka çeşitli yaptırımlar uygulamaya başlamıştı. tabii ki günümüzde yaptırımlar eskisi kadar ağır olmasa da halkın üzerinde baskı oluşturmayacak kadar hafiflememişti. toplumun gözünde hâlâ büyük ırk farkları vardı ve kolay kolay aşılacağa benzemiyordu.
yine de beomgyu bir büyücü olduğu ya da ailesinin çoğu büyücülerden oluştuğu için mutsuz değildi. aksine çocukluğu teyzeleri ve kuzenleriyle çeşitli büyüler yaparak, büyükannesinin büyü kitabını gizlice kaçırıp kitapta yazan iksirleri hazırlamaya çalışarak geçmişti. yine de ona soracak olursanız dokuz yaşındaki ve on dokuz yaşındaki beomgyu'nun büyüleri arasında pek bir gelişme yoktu. bu beomgyu'ya kendini özgüvensiz hissettiren konulardan biriydi.
beomgyu olduğu şeyi anlamlandırma çabalarına yedi yaşındayken başlamıştı. okuduğu küçük mahallelerindeki tek okulda halkın tüm sınıfları bir arada eğitim alıyordu. beomgyu o zaman hayatında ilk kez büyücü olmayan insanlar olduğunu görmüştü ve hayatında ilk kez ailesi dışındaki insanlarla yakınlaşmaya çalışmıştı.
ilk yılları sonrasına kıyasla nispeten daha az sancılı olsa da ilkokulun bitip ortaokulun başlamasıyla beomgyu için kimlik çatışması süreci başlamıştı. on üç yaşına geldiğinde sınıfındaki büyücüler yavaş yavaş uzmanlaşmak istedikleri alanları seçmeye başlamışlardı. kimi doğa büyücüsü, kimi aşk büyücüsü, kimi savaş büyücüsü veya su büyücüsü gibi çeşitli alanları seçiyordu. bir büyücü temel seviyede diğer büyüleri yapabilse de uzmanlaşması gereken bir alan olurdu ve geleceğini o alan belirlerdi.
ancak beomgyu hangi alanda uzmanlaşması gerektiğini bilmiyordu.
ortaokul hayatını kalbinde ve zihninde büyük çatışmalarla bir şekilde bitirdikten sonra nihayet on altı yaşına gelmişti. okumak için geldiği bu büyük şehirde sınıflar arası ya da ırklar arası ayrım yapmadan belli alanlarda yetenek gösteren herkesi bünyesine kabul eden köklü bir liseye kabul edilmişti. başta akrabalarıyla kalacağını düşünse de zamanla kendini alanını bulmaya kaptırdığı için okulunun yurduna kaydolmuş, saatlerini ve günlerini kimlik krizine son verecek olan alanı bulmaya harcamıştı. yine de, sonuç hüsrandı.
girdiği okula müzik sınavını geçerek girdiği için bir süreliğine müzik büyücüsü olduğunu düşündü, belki de çeşitli büyüler yaparak mükemmel parçalar besteleyebilirdi!
ne yazık ki öyle olmadı.
bu böyle sürüp giderken choi beomgyu aklına gelen her alanda büyülerini geliştirmeyi denedi. hayvanlarla konuşmak için büyü kurslarına gitti, şehrin en büyük kütüphanesinde en karmaşık büyü kitaplarına bakarak neredeyse her büyüyü denedi. kendisi için bu kadar emek harcamasına karşın hiçbir sonuç alamaması onu o kadar sinirlendirmiş ve üzmüştü ki bir noktadan sonra çabalamaktan vazgeçti. kendine olan inancı bir kere baltalanmıştı ve bundan sonra kolayca düzelebileceğe benzemiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
lingo, soogyu
Fanfictionbüyücü beomgyu, şövalye soobin'e yanlışlıkla bağlanma büyüsü yapar. 🔮⚔️ texting + düzyazı rozeixs, 16.04.2023