Gözümü çevirdiğim anda gözlerimizin kesiştiği atlı adam gözünü çekmeyecek gibi bakıyordu.
Çığlıklar atarak bağıran insanlar kargaşaya sebep olurken hipnotize olmuş gibi o gözlerden ayrılamadım.Atlı adam yaklaştıkça arkasındaki bu sokağa ait olmayan alan da her adımında bizim bölgemize katılıyordu.
Bu zamanımız değildi.
Kesinlikle, bu adamın getirdiği dönem ve benim bulunduğum dönem aynı değildi.
Tam önümde durdu.
Ağzından dökülen cümleler çok netti.
"Rüyanda görüşmek üzere."Gözlerimi şaşkınlık içerisinde kırptığım an etrafın eski hâle dönmesi bir oldu. Sokak eski hâle döndü, insanlar hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Gerçekten herkes unuttu mu? Halüsinasyon görüyordum sanırım. Bunlar benim kurgularımdı sanırım. Ancak çokta gerçekçiydi.
Hâlâ atlatamadığım şoku annemler yanıma geldiğinde ancak kendime gelebildim.
Anne: " Naku'? Suratın sirke satıyor resmen sanırım kötüsün."
Yeon-Ruk: "Ne kötüsü ya! Domuz gibi, yani doğal hâli."
Babam omzuna kolunu attığında bile hâlâ o anları düşünüyordum. Ruk'un bana domuz demesi umurumda değildi. Onu da geçtim anneme cevap bile vermek için çok geç kalmıştım. Jeton sonradan düştü derler ya. Işte ondan oldu.
***
Gün batarken, şehre gelen sanatçının konserini izlemek çok keyif vericiydi. Ta ki sınıf arkadaşım Haru'yu görene kadar. Sinir bozucu mahlukat. O da tüm okul gibi buradaydı.
Onu görmezden gelip gitmezsem tüm gece bir sülük gibi yapışırdı, her ne kadar beni sevmese bile.
Hemen ileride, içecekler ve hotdog satan küçük bir seyyar satıcı arabası vardı. Bir bardak bol buzlu bir kola aldım ve içmeye başladım.
Ancak bardağı 2 hamlede bitirdikten sonra önümdeki uzun gölgeyi farkettim.
"Sanırım rüya göremeyecek kadar hasta olmak istiyorsun." Hafifçe tek yöne doğru kıvrılmış dudağın sahibini tanımıştım.
Benim halüsinasyonumdaki adam.
Başka bir açıklaması olamaz sonuçta gerçek olacak hâli yok ya. Hâlâ olayı idrak edememişken, tekrar konuştu.
"Anlamadın yine."
Bu sefer kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.
"Kendi hayali karakterlerimle iletişime geçmek istemiyorum. Eğer cinsen ya da şeytani bir varlıksan benimle eğlenerek beni korkutmayı kes!"
Gözlerini kısıp başını yaklaştırdı. Tek kaşı havaya kalkmıştı. Bu sefer ne dediğimi o da anlamadı sanmıştım. Yanılmışım. Anlamış. Bunu da gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmasından anlamak mümkündü.
"Diyorum ki; buz kullanma miktarını düşür, yoksa hasta olup rüya dâhi göremezsin." dedi ve ekledi.
"Umarım anlamışsındır artık Naku-ya""Naku-ya?" Annemin bana Naku demesine alışkındım fakat korkunç bir varlığın bana 'ya' eki ile lakabımla seslenmesi beni ürküttü.
Ve cevap vermedi.
Yine kayboldu ortadan.Eğer gerçekten buradaysa; neden bir anda kayboluyor? Yok artık, Nak-Seo iyice delirdin.
***
Eve kimseye haber vermeden gittiğimde eve geldiğim hakkında bir mesaj yolladım babama.
Bir şeyler atıştırıp, yatağımda uzanıyordum. Gözlerimin kapanmasına ramak vardı. Çok yorgun hissediyordum. Ve o an, uykuya daldım.
Geçen Bahar Gecesi
Rüya;
◝✧◜ Bölüm Sonu ◝✧◜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skyfall | Nak-Seo & Jae-Hyuk
FanfictionZaman kavramı anlamını tekrar yitirdiğinde buluş benimle.