1

57 7 17
                                    

bir kadından daha çekici.

- ♡.

Belki yedinci belki de on beşinci bakışım olsa da önümde duran dosyanın bu kadar karışık yazılmasına sinirleniyordum. Bu basit bir ihale değildi, Henna bununla ilgilenemezdi. O kadar büyük bir beceriye sahip olmamasına rağmen önemli bir işe bulaşmış ve ağlaya ağlaya bana gelmişti. Eğer stratejik düşünür ayrıca da öyle davranıp adımlarımızı fark ettirmezsek geleceğimizi kurtarır; hayatımıza bakardık.

Sinirlerime hakim olamadım bu yüzden elimde ki dosyayı duvara fırlattım. Çok ani bir çıkış olsa bile herkesin bir yere kadar sabrı vardı. Neden bilgisiz, cahil insanları harika yerlere getirip her şeyi boka çevirirler ki?

"Melly, buraya gel." diye seslendim ve hemen kapı açıldı. tetikte olan insanları severdim, hoşuma gitmişti. bu kadını işe alarak hayatımın şansını yapmıştım. bunu odaya hızlıca girdi diye demiyordum, işini ciddiye alıp her şeyi kusursuz yapıyordu. bu yüzden yanımda olması iyiydi. Henna denen varlıktan daha iyi ve zekiydi.

"Buyrun efendim."

"Şu bir sikim anlaşılmayan dosyayı baştan yazmalarını söyle." elimle duvarın dibini gösterdim. Duvarın dibine eğildi ve dosyayı alıp odadan çıktı.

Bu kadınla severek evlendiğimi düşündüm ama hayır, bir yere kadar her şey normaldi ama zekasız ve seviyesiz davranışları her zaman sinir bozucu bir duruma gelmişti. Parasının kokusu kilometrelerce öteden belliydi, ona parası için sevgi veriyordum; yada veriyormuş gibi yapıyordum.

"Melly, buraya gel." Sesimi yükselterek konuştum çünkü uzağa gitmiş olabilirdi. Düşündüğümün tersi oldu, kapıyı açtı ve sorar gözlerle baktı.

"Jungkook nerede?"

"Odasında olmalı efendim." Sadece iş yerinde değil ev hayatıma da yardım eden asistanıma gülümsedim ve odadan çıkmasını işaret ettim.

Henna ile sevgili olmadan önce bir oğlunun olduğunu biliyordum ve buna anlayış göstermek zorundaydım. Oğlu ile arasında hiç bir benzerlik yoktu. Annesi tuvaletten çıkma oğlu ise masaldan çıkmaydı. Bu evde kalmanın sebeplerinden biri de bu tatlı oğlandı. Benden yaşça küçük olmasına rağmen iyi anlaşmıştık. Kendimi çok yaşlı hissetmiyordum ama bana baba demesine de izin vermiştim. Öz babasına bir kere bile baba demediğini öğrendiğim zaman kötü olmuştum. Bu oğlanı yanlız bırakmamak gerektiğinin farkında varmıştım.

Siyah dağınık saçları, buğday ve kumral karışımı teni, toprak gözleri her zaman benim için ön plandaydı. Onu oğlum olarak görüyordum da görmüyordum da. Benim için bir arkadaş, dost gibiydi. Keşke Henna ile tanışmadan önce oğlu ile tanışsaydım diye çok kez sitem etmişliğim olmuştu.

Oğlanın beni sevdiğine dair şüphem yoktu, bana güvendiğini her zaman dile getirirdi. Temas etmekten nefret ediyordu ama bana dokunuyordu. Ona yardımcı olabildiğim gerçeği katı bedenimi kelebekler ile dolduruyordu. Oğlanın gülüşünden dolayı saf dışı kalmıştım ve bundan memnundum. Annesine hiç benzemiyor olması da mükemmel özelliklerinden biriydi. Sadece fiziksel anlamda değil; kişisel anlamda da birbirlerine benzemiyorlardı.

Örnek verirsek, Jungkook bonkör birisiydi ama annesi oldukça bencil, sert bir kadındı. Başka bir örnek verirsek, Jungkook çiçekleri ve hayvanları severdi ama Henna o canlılardan nefret eder, hatta batıl inançlar nedeniyle tanrının lanetlediği canlılar derdi.

Ben bunları düşünürken çoktan odasının kapısının önüne gelmiştim. Her zaman yapardık bunu. Ya o benim yanıma gelir halimi hatrımı sorardı ya da ben onun yanına giderdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 22, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

larissa, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin