1. Bölüm:: Yeşil Çay

275 24 4
                                    

Jisung tezgahın arkasından hareket etmiş, artık etrafı toplamak ve pastaneyi kapatmak için çalışıyordu. Dışarıdaki yağmur sesi onu gittikçe huzura boğuyordu.

Lise zamanlarından kalan siyah kablolu kulaklığını taktı. Çalma listesinden rastgele şarkılardan birini çaldı. Sandalyeleri toparlamaya başladı.

"Ben çıkıyorum, Hanji." Hyunjin montunu giymiş kapüşonunu örtmüş Jisung'a bakıyordu.

Jisung hiç oralı olmuyordu. Kendi halinde etrafla ilgileniyordu.

"Hanji." diye seslendi tekrardan. Derin bir nefes verdi. "Han Jisung!"

Kulaklığının tekini çıkardı ve kaşlarını çattı. "Ne bağırıyorsun be!"

"Duymuyorsun çünkü! Neyse çıkıyorum ben." el salladı. "Yarın görüşürüz."

"Sana da iyi akşamlar Hwang."

Kapı kapandığında keyifle işine devam etti. Nerdeyse tüm işleri tamamlamıştı. Kulaklığının tekini taktı, kalan işi bitirmek için cam kenarındaki masalara gitti.

Şarkıyı mırıldanmaya başladı. Yumuşak sesi dükkanda yankılanıyordu.

Kapının açıldığını fark etmemişti.

"Oturabilir miyim?" cevap gelmedi. "Müsait misiniz?" kaşlarını çatılmıştı. Daha sonra kabloyu fark etti. Omzuna dokundu.

"Hwang yine neyi unuttun?" dedi arkasını dönerken. Şaşkınlıkla gözleri açıldı, yutkunmaya çalıştı. Şarkıyı kapattı. Hızlıca önünde eğildi. "Özür dilerim efendim, sizi fark edemedim."

"Önemli değil." gözü Jisung'un göğüsündeki karta kaydı. "Bay Han Jisung. Oturabilir miyim?"

"Buyurun lütfen."

Adam yavaşça oturdu. Bacak bacak üstüne attı.

"Ne arzu edersiniz?" diye sordu. Bakışlarını adama çevirdi.

Kahvenin en koyu tonuydu saçları. Gözleri ormandaki temiz toprağa benziyordu. Pembe dudakları ve küçük bir burnu vardı. Tavrıyla iyi eğitilmiş bir beyefendiyi andırıyordu. Bir yavru köpeğe benziyordu.

"Yeşil çay."

Jisung olumlu anlamda kafasını salladı ve tezgaha yöneldi. Yeşil çay makinesinden bir fincan çay aldı. Fincanı tepsiye koyup masaya doğru gitti. Adama çayı ikram ettikten sonra geri çekildi.

"Yağmur dinene kadar burada kalabilir miyim bay Han? Herhangi bir sıkıntı olur mu?" adam Jisung'a odaklandı. Gözlerini kaçırdı. Bunu gören adam bakışlarını tekrardan masaya çekti.

"Sorun yok efendim."

Jisung tekrar tezgahın arkasına geçip beklemeye başladı. Adamsa telefonu ile ilgileniyordu. İkiside ne kadar birbirine bakmayı istese de bu pek mümkün görünmüyordu.

Çayından son yudumunu aldı ve dinen yağmura baktı. Ayakladı ve Jisung'a baktı. "Teşekkürler bay Han, yaptığınız büyük incelikti."

"Tekrardan bekleriz."

Adam pastaneden çıktı. Jisung tekrardan sandalyeleri düzenlemeye gitti. Bu sefer kulaklıklarını takmamayı tercih etti.

Son olarak en son gelen müşterisinin masasına gitti. Siyah bir çanta gördü sandalyede. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Kolundaki kol saatine baktı ama çoktan yarım saat geçmişti bile.

"Şimdi ne yapacağım?" diye mırıldandı.

Çanta çok zorlanmadan açıldı. İçi para doluydu. Ve paralarının üstünde bir kartvizit vardı.

Şimdi ne yapacağını az çok tahmin ediyordu.

___________________;)

Yeni ficimizzz kendinize iyi bakın<333

Yeni ficimizzz kendinize iyi bakın<333

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çanta | SeungSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin