Evi falan temizledik gereken hazırlıkları yaptık ben kuaföre gittim sadece föhn çektirdim kaşlarımı falan aldırdım özel gündü sonuçta üstümü giydim akşam saat dokuz gibi geldiler zaten en yakınım olan kız kardeşimle birlikte kahveleri yaptık alpcanın kahvesine tuz attık içeriye götürdüm kahveleri ve çok talihsiz bişey geldi başıma hayır kahveler dökülmedi o kadar beceriksiz değilim tabiki sadece tuzlu kahveyi alpcanın babası aldı bişeyde diyemedim alma falan diye adamcağız
-yavrum şeker yetmedimide tuz attınınız buna acaba ?
-efendim özür dilerim kusura bakmayın o kahve alpcanındı aslında ....
-tamam evlat tamam şimdi gel yanıma ve eğil....
-....buyrun..........??????
-şimdi git ve bu kahveyi ona ver e bana yenisini getir tamammı benim güzel kızım
-tamam efendim..
Kahvelerin hepsini henüz dağıtmamıştım zaten fincan kaydırması yaptım o kadar bizim salak damadımız tuzlu kahveyi ilk başta püskürttü ve genizime kaçtı deyip özür diledi biz elayla gülüyorduk o kahveyi öyle bir içtiki kuzu gibi bir görseniz :) neyse sonunda asıl mevzuya geldi büyüklerimiz benim kayınpeder başladı
-sebebi ziyaretimiz belli gençler birbirlerini görmüş beyenmiş bizede onlara yardımcı olmak gerektiğinden allahın emri peygamberin kavliyle kızımız gamzeyi oğlumuz alpcana istiyoruz efendim...
-efendim ben öyle kızımı kolay kolay vermem heleki sizin bu oğlunuza h......
-eeeeeee .diyerek lafa atıldı alpcan.
-sus bakalım sen ...!
-nerde kalmıştık heleki alpcanah..... h..... h...... hep veririm verdim gitti ulan !.....
Ela yüzükleri getirdi babam kurdaleyi kesti eller öpüldü ve tam iki ay sonra düğüne karar verildi allahım sen utandırma.....