2- Metro Durağı

116 10 0
                                    

Metro durağına vardığında, üniversite ikinci sınıf olduğu aklına geldi. İki yıl gibi kısa bir süre sonra okul hayatı bitecek, yetişkin bir birey olarak meslek edinecekti. Minho kendi kendine düşünürken arkasından kendi adını seslenen birini gördü.

"Minho Hyung!"

"Jisung?"

Yüzündeki düz ifadeyi bozmadan konuştuğunda yanına varan beden nefesini düzene soktuğu gibi konuşmak üzere dudaklarını aralamıştı.

"Günaydın Minho Hyung, bazı nedenlerden dolayı okul değiştirmem gerekti. Sizin gittiğiniz üniversitenin bahçesini paylaştığı liseye gideceğim. İnsanlarla kolay tanışamadığımdan Jeongin seninle arkadaşlık edebileceğimi söyledi. Yani demek istediğim şey, of. Beceriksizin tekiyim! Konuşamadım bile!"

"Beceriksiz değilsin Jisung. Ayrıca, sanırım arkadaş olabiliriz."

Daha önce tanıştığı ama arkadaş sayılmadığı biriydi Jisung. Onunla arkadaşlık etmek kötü olmamalıydı. Jeongin'in de istediği bir şeydi sonuçta, zarar geleceğini düşünmüyordu büyük olan.

"O zaman, metroya beraber binelim Jisung."

Bu teklifi sunması bile büyük bir şeydi. Konuşmazdı, ya da geçiştirirdi. Jisung sevinmişti bu nedenle. Gözlerinin parladığını fark etmişti Minho. Gözleri çok güzeldi. Siyah renkli gözleri tıpkı bir boşluk gibi derin ve çekiciydi. Etkilenmemek imkansızdı.

Başını olumlu anlamda sallayan genç, çok geçmeden gelen metroyla durakta bulunan kamelyadan kalkmış, kapısı açılan metroya Minho ile binmişti.

Yer yoktu. Her durak -genel olarak- yeni öğrenciler biniyor, zaten dolu olan metro iyice doluyordu.

Ayakta duran ikili zor da olsa tutunmuş, hâlâ üç durakları olan okula varmak üzere yolun bitmesini bekliyorlardı.

Jisung kendini iyi hissetmiyordu. Metro fazla kalabalıktı ve bu onun açısından hiç iyi değildi. Farkında olmadan yanında bulunan bedenin elini kavradığında Minho ona dönmüş, yüzüne bakmıştı. Jisung fark ettiği gibi titreyen elini geri çekmişti.

Yaklaşık bir-iki dakikanın ardından kalabalık metronun içinde biri Jisung'a çarpmış, bu nedenle onu azarlamıştı. Jisung ise ağzını açamıyordu. Eli titriyordu, gözleri kararıyordu. Bunu fark eden Minho, adama dönmüş, Jisung'u belinden kavrayarak kendine çektiği gibi karşı atağa geçmişti.

"Önüne bakmayan sendin, şimdi ondan uzak bir yerde dur."

Gayet sakince cevapladığı için kendiyle gurur duyarken, elleri titreyen Jisung'un elini tutmuş, parmaklarını iç içe geçirmişti.

"İyi misin?"

Bu soru onun için önemliydi. Hayatında bulunan kendisi dışında dört kişi hariç kimse bu soruyu ona sormamıştı. Jisung'un belindeki eli yerini değiştirmezken küçük olan başını olumlu anlamda sallamıştı.

"İyiyim Hyung, teşekkür ederim."

"Teşekkür etme lütfen. Ellerin hâlâ titriyor, iyi olduğuna emin misin?"

Sesinde gerçekten şevkat yer edinmişti. Onun iyi olmasını istiyordu, neden olduğunu bilmediği bir şekilde.

Jeongin'in kendisiyle tanıştırdığı kişilerle iyi anlaşamazdı. Sevgilisini çok tanımasa da en azından kabul edilebilir biri olduğunu düşünüyordu. Fakat o kadar kişiden sadece Jisung'u merak etmişti.

"Sanırım iyi değilim Hyung."

Sesi çok ince ve kırılgan çıkmıştı. Minho, eliyle gencin çenesini kavradığı gibi gözlerinin içine bakmıştı.

"Kimse sana zarar veremeyecek, tamam mı? Eğer ki öyle bir şeye cesaret ederlerse sakın korkma ve beni çağır, sana zarar veremeyeceklerini bil."

"Teşekkür ederim Hyung."

Hayatındaki beş kişi hariç birini bu kadar önemsemesi normal miydi? Bilmiyordu.

Minho kendi halinde düşünürken eli hâlâ Jisung'un eliyle beraberdi. Rahatsız değildi. En azından, Jisung'un iyi hissedebileceğini düşünüyordu. Sorun etmemiş ve kalan bir duraklık yolu da düşünerek geçirmişti.

No _*MinSung*_ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin