0.1

25 4 0
                                    

Medya: Ayza Demirkeser

Acı mıydı hissettiğim? Sanmam... Aslında hissedemiyordum ben. Her şeyini kaybetmiş bir insan ne yaşıyorsa tam olarak onu yaşıyordum.

Yılın en güzel gününde 17. yaş günümde her şey gereğinden fazla yolundan giderken bir trafik kazası ile kaybetmiştim ben babamı... Hastanenin bir köşesinde yapayalnız, ağlamaktan kızarmış gözlerle oturmanın zorluğunu yaşıyordum. Her zaman dediğimiz gibi bizi ancak ölüm ayırabilirdi ve ölüm ayırmıştı.

Ben yanlışlıkla doğan bir bebektim. Ben bir hata sonucu dünyaya gelmiştim ve babam bana hep en güzel hatamsın derdi. Annem... Işıltılı bir hayatı vardı. Bir adamla zorla evlenmiş ve bir çocuğu olmuş. ama yine de babamdan vazgeçmeyip onun yanına kaçmış. Ve o 2 senenin sonucunda annemi bulmuşlar ama işte o 2 senede ben doğmuşum. Annem beni babama bıraktıktan sonra bir daha hiç arayıp sormamış. Ben annemi magazinlere, moda sayfalarında görüyordum. Bir tasarımcıydı.

Yanisi kimsesizdim ben. Ama pek de umurumda sayılmazdı. Alışmıştım yalnızlığa, seviyordum. Ne olmuş teksem telefonum var kulaklığım vardı sonuçta patlatırdım bir müzik geçerdi. Güçlü olmalıydım. Babamın güçlü prensesiydim ben.

Göz yaşlarımı silip ayağa kalktım o sırada yanıma yaklaşan polisle yerimde durdum. "Ayza Demirkeser, annenizle iletişime geçtik sizi almaya gelecekler." dedi.

Annem... 17 yılın sonunda onu görmek istediğimden emin değildim. Ama sonuçta beni isteyerek bırakmamıştı ki. O babamın değerlisiydi, babamdan bana kalan tek hatıraydı onu reddemezdim, etseydim de gidecek bir yerim yoktu zaten. Beklemeye başladım.

2 saat sonra,

Hastanenin bahçesinde çimlerde oturup düşünüyordum. Aslında şuan oturup ağlamam gerekirdi ama yapamıyordum. Babamı tabi ki özlüyordum ama sanki orada mutlu olduğunu hissediyor gibiydim ya da göz yaşlarım tükenmişti kim bilir.

"Ayza" karşımda daha önce görmediğim karizmatik bir adam ve çok güzel bir kadın vardı bu kadın annemdi.

"Anne?" dedim bir anda. Konuşmuyordu bakışları da oldukça soğuktu. Adam onun aksine daha yumuşak bakıyordu ben onu süzerken konuşmaya başladı "Başın sağolsun senin adına çok üzüldük. Bundan sonra bizimle yaşayacaksın istersen gidip eşyalarını alalım."

Ben hala annemi düşünürken başımı sallamakla yetindim, başka şansın vardı sanki. Adam eliyle arabayı gösterince sessizce ilerledik.

Arabaya binince adam tekrar konuşmaya başladı "Ben Kerem Bulut. Abi diyebilirsin benden çekinmene gerek yok küçük hanım." Davranışına karşı tebessüm ettim fakat bu kadar samimiyete gerek yoktu annemin bakışlarından beni istemediğini anlayabiliyordum madem istemiyordu bende 18 olur olmaz giderdim. İstenmediğim yerde duracak değildim sonuçta.

Eve geldiğimizde gözlerim dolu dolu içeriye girdim. Bu evin her bir köşesinde çok güzel anılarım vardı. İlk işim gidip bir bavul ve büyük çantamı çıkarmak oldu, fazla eşyam yoktu yeterliydi.  Koşup babamla olan fotoğraflarımızın hepsini çantaya doldurdum ve ardından benim geleceğim için biriktirdiğimiz bir miktar parayı yanıma aldım. Onlardan isteyemezdim, çekinirdim. Daha sonra kıyafetlerimi ve kitaplarımı da yerleştirip aşağı indim.

Annem tüm nefretiyle evi inceliyordu, neydi bu nefretin sebebi?

Kerem Bey "Ayza hazırsan gidebiliriz." dedi. Başımı salladım, annemin bakışları beni yeterince tedirgin etmişti konuşmak istemiyordum. Madem beni istemiyorlardı ne diye almaya gelmişlerdi ki yani.

Sessizce kulaklığımı çıkarıp rastgele bir şarkı açtım

Yüzyüzeyken Konuşuruz-Uykusuz ve Dengesiz

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AYZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin