Telefonum zır zır çalarken aceleyle çiçek kokulu parfümümü sıkıp evden çıkmıştım. Hamburgercide ilk iş günüm için çok heyecanlıydım. Doğrusu daha önce hiç hamburger yapmamıştım ama zeki bir kızdım, hemen öğrenirdim diye düşünerek bu işe girmiştim. Çünkü param yoktu ve ne zaman okulda öğle yemeği yesek çeyrek tosta anca param yetiyor, çikolatalı kek için bir iki lira dilendiğim bile oluyordu. Bu durum çok canımı sıkmaya başlamıştı ben de işe girmiştim.
Yolculuk kısa sürmüştü. Hemen bilindik hamburgerciye ilk adımlarımı atmıştım. İçeri girer girmez güzel bir köfte kokusu vurmuştu burnuma. Molayı zar zor bekleyecektim besbelli. Okulda çeyrek yediğim köftelerden artık istediğim kadar yiyebileceğimi bilmek beni gülümsetmişti.
'Hoş geldin Dicle.' dedi birisi bir anda. Adımı duymamla şaşırmıştım. 'Seni bekliyordum ben de.'
'Pardon?' dedim. Bu uzun boylu, yakışıklı, ela gözlü adamı ilk kez görüyordum. Hemen kızartma kokusuyla karışık erkeksi, ağır, huzur verici kokusu burnuma dolmuştu sanki.
'Patron geleceğini söylemişti. Sana ben yardımcı olacağım..' dedi kibarca. Bundan ne anlamam gerekiyordu bilmiyordum ancak sessizce onu takip ettim. O beni kasanın arkasına götürürken kasadaki kızlardan yakasında Melisa yazan kızın itici bakışlarına maruz kalmıştım. Şimdiden kıskanılıyordum.
Mavi bir kapıdan geçtik. Raflardan bir önlük, bir de şapka çıkardı. Tam o anda gözlerim onun yaka kartına ilişti. Adı Koray'dı. Koray adı bana hiç güven vermese de ela gözleri sanki aksini söylemek ister gibi parlıyordu bana bakarken. Onlara inanmayı seçmiştim. Şapkayı yavaşça takmamla Koray da önlüğü başımdan geçirip arkama yerleşmişti.
'Ben bağlarım.' dedi boğuk bir sesle. Her şey çok hızlı gelişiyordu, itiraz etmek istesem bile bir şey diyememiştim. İş yerinde ilk günden sıkıntı çıkarmak istemiyordum. Koray'ın sıcak parmakları belimi es geçip önlüğe değdiğine yutkunmuş, gözlerimi kapatmıştım.
Koray yavaşça önlüğü bağlarken ensemi okşayan nefesleri adeta Sahra çölü kadar sıcaktı. Ağzı ranch sos kokuyordu, bu en sevdiğim soslardan biriydi. Ortak noktamız olması beni neden sevindirmişti ki şimdi? Bu çocuğun tehlikeli aurasında kaybolmadan kendime gelmem gerekiyordu. Hafifçe öksürerek doğruldum. Zaten onun da işi bitmişti.
'Teşekkür ederim.' dedim soğuk ve düz bir sesle. Dudaklarını çapkınca yalayıp tebessüm etti. Gülüşü de en az gözleri kadar güzeldi.
'Rica ederim, ne zaman ihtiyacın olursa yardım et demen yeterli.'
Gülümsedim. Ardından samimiyet göstermemem gerektiğini hatırlayıp gözlerimi kaçırdım.
'Hadi gel.' dedi aradaki sessizliği kırıp. 'Sıra ızgaralarda ama dikkatli ol.'
'O neden?' diye sordum merakıma yenik düşerek. Soruma karşılık bir anda güzel sesi melodiler eşliğinde kulaklarıma dolmuş, şarkı söylemeye koyulmuştu. Şaşkınlıkla güzel sesini dinlemiştim.
'Bilirsin bu çocuk dalgın hep, dalgın hep, dalgın hep, dalgın hep, dalgın hep...'
Meraba arkadaslar cok heycanliyim bu hıkaye ıcın cunku cok ozel ve yasanmıs bı hıkaye. Bol ve sıcak bir ask olacak. Bır sonrakı bolum ızgara bası ask gormek ıstıyorsanız 2 vote yeterlı. Yorum atin opuldnuzzz bye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Beni Çağırıyor
Romanceyalnızca cebine biraz harçlık ve birkaç nugget koymak isteyen bir kızın hikayesi...