Kahrolası alarm susmak bilmezken söylenerek uyandım. Sabahlardan ve böyle güneşli günlerden nefret ediyordum. Ben gece insanıydım, karanlığı ve hüzünü severdim. Neyse ki bu sabahın da hüzünlü bir yanı vardı: Hazırlık derslerine gidecektim! Bu lanet olası sınıfı bir türlü geçemiyordum. Öğretmenimiz Kenan Bey de garip bir şekilde beni bilerek bırakıyordu sanki. Bu dikkatimi çekiyordu ama bir şey demiyordum. Ne de olsa öğretmenimdi.
Şeftalili nemlendiricimi sürüp sade bir şeyler giyerek kendimi dışarı attım. Okulum biraz uzaktı. Birkaç kişinin bakışlarını üzerimde hissetsem bile umursamadan yeni hazırlık sınıfımın ilk gününü düşündüm. Acaba yeni kimler vardı? Bu düşünceyle midem kıpır kıpır olurken hemen bir otobüse atlayıp okula gitmiştim bile!
Okula varır varmaz yemyeşil çimler ve denizin mis kokusu bedenimi sarmaladığında gözlerimi kapattım. Kendiliğinden uzun ve kıvrık kirpiklerim yavaşça birbirine geçerken dudaklarıma bir tebessümün yerleşmesine engel olamadım. Huzur buydu işte! Hazırlık sınıfına yedinci kez başlamam sorun değildi, bu defa yapabilirdim! Bu olumlu düşüncelerle daha da gülümserken birinin omzuma çarpmasıyla dengemi kaybeder gibi olmuştum. Hemen tepkimi ortaya koydum: 'Yavaş olsana be ayı!'
Belime sarılan eller beni dengede tutmaya çalışmıştı. Her ne kadar niyeti iyi olsa da bu kimdi böyle! Nasıl bana dokunma haddinde bulunurdu? Üstelik çiçek motifli defterim ve pembe kalemim de yere düşmüştü. Sinirlerime hakim olamamıştım.
'İyi misin?' diye sordu kadifemsi sesiyle. Güneş gözlüklerinden seçebildiğim tek şey kalın kaşları olan bu çocuğu ilk kez görüyordum. Sanırım hazırlığa yeni gelen çaylaklardan biriydi. Onu kıskandım ve bu beni daha da öfkelendirdi. Keşke onun gibi ilk kez okuyor olsaydım!
'İyiyim!' dedim afra tafrayla. Kendimi onun elleri arasından zar zor aldığımda eğilip defterime uzandım. O ise ellerini ceplerine sokup sinirli tavrıma alaycı bir kahkaha ile karşılık verdi. 'Bir daha karşılaşmazsak daha da iyi olacağım!' diye ekledim oflayarak.
'İşte ondan hiç emin olma fıstık.' dedi bana. KÜSTAH HERİF! Neler söylüyordu böyle? Bana nasıl böyle seslenebilirdi, inanamıyordum. Burnumdan soluyarak pembe kalemimi yerden almıştım ve göğsüne bastırdığım kalemimle ona hesap sormuştum.
'Benimle düzgün konuş.'
'Ama ben gördüğümü söylüyorum, fıstık gibi kızsın.'
Utanmadan verdiği cevaplar beni deli etmişti. İstemsizce güneşin ısıttığı yanaklarımın kızarmasına engel olamamış, şeftali kokan dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Onu iterek aceleci adımlarla utancımı gizlemeye çalıştım. Hızlı hızlı yürürken arkamda bıraktığım çocuktan bana odunsu, erkeksi bir koku kalmıştı geriye.
Ve bir de arkamdan seslenen kalın sesi...
'Aşka hazır ol Fıstık!'
Arkadaşlar meraba ilk hıkayem lutfen kırıcı yorumları kendınıze saklayın. Gercek yasanan seylerden uyarlanmıstır. Yorumlarda bulusalım ben Gamze. Memnun oldum, iki vote sonra yeni bölüm atarım. Nasıl olmus sızce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Hazırlık Meselesi
Romance'Sanırım asla bitmeyecek!' dedi. Hazırlıktan mı bahsediyordu aşkımızdan mı bilmiyordum. Tek bildiğim onu çok sevdiğimdi...