1

163 33 78
                                    


"Beomgyu çıkar şunu ağzından, dişin kırılacak manyak mısın?"

Beomgyu ağzındaki buzun soğuğunun diş etlerini dondurduğunu ve buna biraz daha devam ederse dişine ciddi bir zarar vereceğini bile bile buzu yemeye devam ediyordu. Daha doğrusu yemeye çalışıyordu.

 Taehyun ve Beomgyu'nun arasındaki bu anlamsız ve sonucunda hiçbir şey elde edemedikleri rekabetin nedenini Yeonjun ve Kai hiçbir zaman anlayamamıştı. Onlar bile bilmiyorlardı ki. Bu rekabatten onların asla anlayamayacağı bir şekilde zevk alıyorlar, enselerindeki şeytanı tatmin ediyorlardı. Şimdiki sudan yere olan rekabetleri de kimin ilk önce bir el uzunluğundaki buzu yiyebileceğiydi. Bunun onlara ne gibi bir başarı katacağını, neden bir tatmin duygusu yaşatacağını kendileri de bilmiyorlardı ama bu saçma hevese ikisi de ölümüne bağlılardı.

Yeonjun ikisinin ortasında dururken bir Taehyun'a bir Beomgyu'ya durmaları için bağırıyor, ikisi de onu asla dinlemiyor ve birbirlerinin gözlerinin içine sanki bir düşmanmışcasına bakarak buzu bir elma gibi kıtır kıtır yiyorlardı. Yeonjun onu kolundan çekiştiren Kai'ye uyup ortalarından çıktı ve onları kaderlerine terk edip karşılarındaki banka oturdular. Kai banka yayılarak otururken umursamaz bir şekilde mırıldandı.

"Yarın sabah ikisinin de ateşler içinde yanıp okula gelemeyeceklerinden eminim, gerizekalılar."Arkasına değil de önüne taktığı okul çantası o kadar büyüktü ki hamile gibi görünüyordu. Yeonjun ona bazen içgüdüsel olarak oturduğu yerden kalkıp yer veriyordu ve bunu her yapışında Kai'nin ensesine kondurduğu okkalı tokatla ensesini ovalarken onun çantası hakkındaki bütün düşüncelerini ensesindeki acı yok ediyordu. En fazla beş dakika sonra Kai de gülmeye başlıyordu.

İşte olanlar tam o an oldu. Yerlerine oturur oturmaz Beomgyu'nun çığlığı onları yerlerinden sıçrattı. Yeonjun ve Kai oraya koşarlarken ne olduğunu adları gibi biliyorlardı. Az önce ona sanki dünyada en büyük kötülüğü ondan görmüş gibi bakan Taehyun şimdi onun başını kolları arasına almış ve ona ağlamamasını, özür dilediğini söylüyordu. İşte Kai ve Yeonjun tam bu anda kendilerini daha da aptal hissediyorlar, en yakın arkadaşlarını gerçekten tanıdıklarından şüphe ediyorlardı.

Beomgyu'nun dişi kırılmıştı.

Taehyun'un Beomgyu'nun ağzına tuttuğu avucu bir süre sonra sıcak kanla dolmaya başladığında Beomgyu birden ağlamaya ve cıyaklamaya başlamıştı.

 ''Eğer ön dişim kırıldıysa seninle basket topu gibi oynarım taehyun, hayvan herif! Doktora götür lan beni!'' 

Beomgyu sinirlendiğinde ağzına bant bile yapıştırsanız susmazdı.Bir kaç dakika sonra hastaneye gelmişlerdi. Beomgyu yolda o kadar çok kavga etmiş ve ağlamıştı ki bayılma derecesine gelmişti. Diğerlerinin gülmesi onu daha da parlatıyor ve sesini onların haricinde yolda yürüyen herkes duyuyordu.

 ''Şuan benim canım söz konusu ve siz gülebiliyorsunuz, nice dostlarım vardı zaten yoktular.''

Taehyun ellerine bakarak söylendi. Yeonjun ona ellerini yıkamaya gitmesini söyledikten sonra Beomgyu'yu hastanenin diş bölümüne götürüp doktorun onları içeri almasını beklemeye başlamıştı. Burası onların üniversitesinde okuyan tıp öğrencilerinin stajlarını yaptıkları hastaneydi. 

Beomgyu Taehyun'a söylenmeye devam ederken Yeonjun ve Kai koridorda sağa sola yürüyor ve duvarlardaki doktor isimlerini okuyorlardı. Yeonjun isimleri okuyarak geçerken gözüne tanıdık gelen bir isimle yerinde durdu ve isme odaklandı. Bu ismi bir yerde duyduğuna emindi ama onu gerçekten görüp görmediğinden emin olamıyordı.Kai onun bir şeye odaklandığını görünce yanına yanaşıp onunla aynı yere baktı.

periler ölürken özür diler, yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin