"Jungkook! Huysuzluk yapmanın sırası değil, biliyorsun değil mi?"
Jungkook, kız kardeşinin valizini bagaja gelişigüzel fırlattıktan sonra annesinden tiz sesiyle bir uyarı aldı. Hava sıcaktı, bedeni yoğun nem ve ısının etkisiyle kavruluyordu ve sırtından iç çamaşırına dek inen ter damlalarını hissedebiliyordu. Ev ile araba arasında mekik dokuyarak taşıdığı ağır yükler yüzünden yorulmuştu, dingin tutmaya çalıştığı ruh halinden çıkıp her an birilerine öfkeyle bağırabilirdi.
"Huysuzluk yapmıyorum!" Oğlan, terlikleri taş zemini inlete inlete arabanın yanından ayrılıp tekrar eve doğru yürümeye başladı. İşte bu yolculuğa çıkacakları, herkesin uykusuz ve gergin olduğu sabahlardan nefret ediyordu. Bütün aile üyelerinin onu kusurlu bulmaları için bir şekilde bahaneleri oluyordu. Bu yüzden kucağında tuttuğu büyük bir atıştırmalık poşetiyle evin kısa merdivenlerinden inip yanından geçmekte olan kız kardeşine bile isteye omuz atarak içeriye girdi.
"Anne!"
"Jungkook, yaşının gerektirdiği gibi davran lütfen!"
Annesinin kulaklarına artık uğultu gibi ulaşan sesine gözlerini devirdi. Şu meşhur yirmili yaşlara gireli bir yıl olmuştu ve herkes bütün dünyanın sorumluluğu ona aitmiş gibi davranıyordu. Annesinin rahminden kafasını dışarıya uzattığından beri geçen yılların sayısı gittikçe katlanıyordu ve sanki her yılın kendine has bir özelliği varmış gibi davranılması sinirlerini bozuyordu. Yıllar geçiyordu ve kemikleri her yıl daha fazla büyüyordu, bunun farkındaydı. Her yılın onu daha çok olgunlaştırdığını fark edecek kadar da aklı başındaydı, sadece daha fazla büyüdüğünün farkına var artık gibi cümleler duymak istemiyordu. Bazı zamanlar Jungkook'un arada sırtını yoklayıp orada dışarıdan görünen bir kamburun olup olmadığını kontrol edesi vardı.
Evin üst katına çıkan merdivenleri hızlıca tırmandı, odasına son bir kez göz gezdirip unuttuğu bir şeyler var mı diye baktı. Kıyafetleri dışında kullandığı bütün eşyalarını büyük sırt çantasına sıkıştırmıştı, geriye pek bir şeyin kaldığını sanmıyordu. Şortunun cebine dokunarak kulaklıklarını da yokladı ve odadan çıktı. Evin dışına çıktığı zaman girişte duran birkaç küçük çantanın da arabaya taşınmış olduğunu gördü.
Bagajın kapağını kapatan babasının yanından geçerken sırtına hafifçe vurdu, "İşte başlıyoruz." Jungkook, burnundan derin bir nefes bırakarak söylediği cümleden sonra babası ile aralarında kısa bir bakışma geçti ve birbirlerinin endişelerini anlıyorlarmış gibi gülümsediler. Jungkook, terli ve stresli bedenini sonunda arabaya bıraktı, kapıyı ardından çekerek sertçe kapattı. Bacakları ve beli nihayet rahatlamanın şerefine sızlarken arkasına yaslandı.
"Hava neredeyse kırk derece ve hepimiz seninle birlikte bu berbat yolculuğu çekmek zorundayız, bunun farkındasın değil mi?" Siyah, uzun saçlarını kafasının tepesinde dağınıkça topuz yapmış, Jungkook'a göre bir maymundan beş dakika önce doğmuş gibi görünen makyajsız yüzünü buruşturarak ona dik dik bakan Sooyoung, sesinde iğneleyici bir çizgiyle konuştu.
"Bana akıl vermeye çalışma." Jungkook, kızın anlamsız yükselişlerini dinlemeyi reddedip kulaklıklarını her iki kulağına da yerleştirmeye çalışırken umursamazca mırıldandı. Dışarıdan durgun görünse de içindeki hırçın kişiliği, Sooyoung'un elinde tuttuğu meyveli yoğurdu kafasından aşağı boca etmek istiyordu.
Kız kardeşinin onun hakkında annesiyle girdiği ufak tartışmayı görmezden gelerek odağını elindeki telefona çevirdi. Çalma listesini oynatarak doğru şarkıyı bulana dek atlama tuşuna ardı ardına bastı, bu yaptığından sıkıldığı zaman durdu ve kendini kulaklarını dolduran şarkının ritmine bıraktı. Bu ritim onu bunaltıcı havadan ve Sooyoung'un arabanın içindeki hiç kimsenin dinlemek için can atmadığı okul dedikodularından uzaklaştıracaktı. Bir süre sosyal medya hesaplarında kısaca gezindi, geride bıraktığı eski okul arkadaşlarının hayatlarından paylaştıkları kesitleri izledi ve birkaçına beğeniler bıraktı. Sonra sabahın sekizinde yolculukları yüzünden aktif olmalarını sağlayacak arkadaşlarının mesaj kutusuna girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sunset boulevard | jikook
Fanfictiononunla güneşli, sıcak ufuklara doğru açılmak istiyorum.