Peki ya böyle olsaydı?

69 5 10
                                    

                     ~~~Kokushibou~~~
Karnımdaki kızıl kılıcın etkisiyle öfkeden delirmişken kan sanatlarımı kullanmaya çalışıyor, bir yandan etrafıma gelen kişileri öldürmeye çalışıyordum. Karnımdaki kızıl kılıcı tutan kişi torunum, Tokito Muichiro'ydu. Bir yandan neredeyse içimde diyebileceğim bir ağaç...? Hareket etmemi engelliyordu. Birinin arkamdan geldiğini hissediyordum. Arkama doğru tam dönecekken kızıl kılıçtan sonra hissettiğim farklı bir acı hissettim. Kızıl bir gülle.

Kızıl gülle, kafamı paramparça etmişti. Tüm gücümle hücrelerimi boynuma yönlendirmiştim. Kendimi yenilemeye çalışıyordum. Bu sırada etrafımda olanlardan bihaberdim. Sadece boynuma odaklanmıştım. Kendimi yenilemeye çalışırken zayıfladığımı hissetmiştim. Fakat bu çabalarımın karşılığını almıştım. Boynumu yenilemeyi başarmıştım. Bu sırada sürekli kesiliyordum. O beyaz kafalı, rüzgar nefesi kullanan çocuk bedenimi parçalara ayırmaya çalışıyordu. Çok geçti. Kendimi yenilemiştim, boynum yenilenmiş üstelik sırtımda 6 kırbaç vardı. Bunları kontrol etmeye çalışırken.. kulağıma bir şey fısıldadı...

"Hadi ama Kokushibou.. bunlar mı seni öldürecek? Şu zamana kadar kaç hashira yendin? Kaç tane insan öldürdün? Bu aptallar mı seni ölüm döşeğine getirdi? Gerçekten, yeni bir güç kazanma fırsatın varken ölecek misin?"

Muzan-sama haklıydı. O anda.. Muzan-sama'nın omzuma dokunduğunu hissettim. Cesaretlenmiştim... Fakat o anda diğer omzuma başka bir el daha geldi... Farklı bir ses daha duydum. Bu sefer beni öfkeden köpürten ve kıskançlık duygumu arttıran bir sesti. Fakat aşırı merhamet, naziklik ve nedense.. acıma duygusu vardı o ses tonunda...

"Abi... Güçlü olacağım diye dönüştüğün şey.. bu mu? Senin istediğin bu muydu abi..? En güçlü samuray olmak isteyen senin son durumu bu mu? Hadi ama abi... Gidelim... Sen ülkedeki en iyi 1. Samuray ol... Ben de 2.si... Sen güçlüsün öyle değil mi? Benim abim... Dünyadaki en nazik insan değil miydi? Öyle değil miydin abi?"

Onu iktirecekken kollarının boynuma dolandığını hissettim. Yoriichi...? Sarılıyor muydu? N'oluyordu...? Ben aklımı mı kaçırıyorum yoksa bu boynumun kesilmesinden dolayı tüm insanlığımdan kalan parçalarım yüzüme mi vuruluyor? Tanrılar benimle oyun mu oynuyor?

O anda Yoriichi'nin dedikleri kafama takıldı... Ben... Ülkedeki en iyi samuray olmayacak mıydım? O anda vücudumun parçalanmaya başladığını fark ettim... Ah... Ne acınası ama... Senelerce güç için insanların üzerinde tepinecek kadar.. acınasıydım değil mi? Kardeşimi kıskandığım için bu haldeydim değil mi? Tanrılar benimle oynuyordu... Ben bu oyuna kanmıştım... Ruhumun, bedenimden ayrıldığını hissediyordum. Üşüyordum... Özür dilerim... Yoriichi.. sadece senin gibi olmak istemiştim...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Gözlerimi açtım. Etrafta hoş bir ışık vardı. Güzel ışıklar, güzel sesler ve güzel bir görüntü. Cennet gibiydi... Ardından bir el omzuma dokundu. Arkama baktım.

"Çok fazla kötülük yaptınız.. Michikatsu-san... Böyle bir yerde olduğunuz için şükür etmelisiniz."

Arkamı döndüğümde.. çok güzel bir kadınla karşılaştım. Sarı, uzun saçlı ve mavi gözlü. Benim göğsüme geliyordu. Bir süre onu inceledim...

 Bir süre onu inceledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
2. Bir Şans... ~Kokushibou~🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin