Tanıdık Yabancı

9 0 0
                                    

Onu gerçekten tanımıyordum.  Karşımda sanki her şeyini bildiğim her anımı geçirdiğim ama tanımadığım bir yabancı vardı. Öylece birbirimize bakıyorduk..  Zaman geçiyordu, hala kuşlar uçuyor insanlar bir yerlere yetişmeye çalışıyordu ama ben iki çift göze baka kalmıştım.  Tıpkı o gün ki gibiydi her şey.. Değişen tek şey zamandı ve bir de ben. Kaç dakika öylece baktım bilmiyorum?, kaç dakikalığına durdu zaman? Kafamı çevirdim usulca, bir şekilde hep çevirirdim kafamı zaten, mecburdum...

"Hani geçmişti?" dedim kendi kendime. "Hani artık görsen yolunu çevirirdin?". Çaresizce yutkundum ve yürüdüm, elimden fazlası gelmedi çünkü. Geçmiyordu ama alışıyordu insan. Ne kadar tuhaftı insan bir zamanlar meftunu olduğu iki çift göz ve bir bedene bir yabancı gibi bakabiliyordu uzaktan bazen..

Bir zamanlar her bir zerresine imrenerek baktığım, aşk kelimesinin bile ona olan hislerimin yanında sönük kaldığı o adama hem bir şeyler hissedemiyordum, hem de adını bilmediğim çok şey hissediyordum.   "Kırgınım" dedim içten içe, "Çok kırgınım".. 

Zamanla hislerimde değişti.. Bunca zaman aynı kalamazdı zaten.  Onu bir gün yeniden göreceğimi biliyordum, kafamda defalarca senaryolar kurmuştum o anla ilgili. Bağırıp çağıracaktım, kızacaktım, suçlayacaktım ama sonunda dayanamayıp affedecektim. Öyle sanmıştım yani, ama dedim ya değişen tek şey zaman ve bendim.. Bir aralar çok şey söylemek istediğim o adama kızmak, bunca şeyi neden yaptın? demek bile gelmiyordu içimden.

Düşüncelerimden arkadaşımın "Eylül nerede kaldın? İyi ki hızlı gel dedik" sesiyle sıyrıldım. O kadar çok düşünmüştüm ki nasıl oraya geldiğimi bile hatırlamıyordum. "Mezarlığa uğradım" dedim sahte bir gülümsemeyle. Aslına bakarsanız son 2 yıldır hep sahteydi gülüşlerim o yüzden çokta zorlanmıyordum mutluymuş gibi yaparken..

Anlatmam gerekiyordu. Onu gördüğüm o anı, kafamı nasıl çevirdiğimi ama çok yorgundum. Konuşmak için bile yorgundum. "Beni de çağırsaydın keşke" dedi nisa. Nisa 13 yıl arkadaşımdı ve son 2 yıldır hep yanımdaydı. Her anımda, her ağlayışımda, her gülüşümde hep vardı. Belki de tek şansım oydu gerçekten. Onunla saçma sapan şeylere gülmemiz, hiç olmayacak şeylere ağlamamız benim son 2 yılımın tek güzel yanıydı. Bazı insanlar şans bazıları da yaraydı gerçekten ve o şansımdı benim.  

Mutfağa girdik, bir zamanlar çıkmadığım o mutfağa 2 yılın sonunda yeniden girmek çok değişik hissettirmişti. "Özlemişim" dedim gözlerim dolu dolu. Özlemiştim gerçekten de. "Keşke annemde olsaydı". En son onunla gelmiştik o eve. "Keşke" dedi, nisa buruk bir sesle. Keşke...         Yıllar sonra tekrar o mutfak masasına oturduk ve ben acı istemiyordum. Çünkü acı doluydu son 2 yılım. "Hatırlıyor musun" la başlayan cümlelerle asla unutamadığımız en güzel anlarımızı konuştuk. Güldük, çok güldük. Nisa beni hep güldürürdü zaten. Çocukluğumuza döndük, o anlara. Çölün ortasında çaresizce suya duyulan hasret gibiydi adeta. Bir an duraksadım..

"Onu gördüm" dedim. Önümüze koyduğu atıştırmalıkları yerken "Kimi" dedi meraklı bir ses tonuyla nisa. "Ardayı"

Öylece yüzüme baktı. "Korkma, bir şey yapmadım" dedim gülerek. "Öylece yürüdüm".                       "Bir şey konuştunuz mu eylül? Bunu şimdi mi söylüyorsun cidden?"                                                            "Buraya gelirken gördüm nisa, ayrıca bir şey konuşmadık konuşacak bir şey kalmadı" dedim sakince. "Hem hiç bir şey hissetmedim, sadece kırgındım çok kırgındım hala kırgınım hiç geçmeyecek kadar kırgınım". "Nefret ediyorum o çocuktan" dedi nisa her yakın arkadaşın olduğu gibi. "Ben nefret bile etmiyorum" dedim. Gerçektende etmiyordum, ben ondan hiç nefret edememiştim ki. Bir insan ilk aşkından nasıl nefret ederdi..

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 10, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İlkler AcıtırWhere stories live. Discover now