"Sen Esaslı Bir Devrimcisin"

36 3 52
                                    

1.

Elimde viskimle, ona söz verdiğim için gece boyu susacaktım. Çünkü konuştuğumda depremler yaratıyordum. Sabır konusunda biraz yeteneksizdim, dilim keskindi ve düşüncelerim de süzgeçten geçmeden kelimelerime yansıyordu bazen, bu henüz beni bariz bir tehlikeye düşürmemişti fakat sevgilim sık sık başıma bela açacağımdan endişeleniyordu.

Beni bunaltan şeyin gömleğimin üstüne giydiğim kazak mı yoksa ortamdaki insanların bayağılığı mı olduğundan emin değildim, kolumu son derece gösterişli ve değerli olduğu belli vazonun yanına yaslarken etraftaki herkese gülücükler, neşe ve iyilik saçan Baekhyun'u izledim.

Sevimli çoraplarının içerisinde, sıkı korseleriyle ve bilekleriyle saçlarına taktıkları pembe kurdelelerle kızların en büyük ilgi odağı profesör Byun'du, yine. Bu histen nefret ediyordum, buradaydım, tüm o parfüm kokularının burnuma ulaşacağı ve birkaç adım kadar yakında. Buna rağmen varlığımı onun sevgilisi olarak gösteremiyordum, bu topluluğun gözünde biz sıkı fıkı dostlardık, ayrılmaz ikili ve birbiriyle kimi zaman çok zıt kimi zamansa çok benzer iki bilim insanıydık.

Karakterimin çatısını öfke oluşturuyordu, duvarlarımın çimentosu ise duyguların çeşitlenmesi ile karılmıştı, bu duvarların tuğlaları; zihnimin ve düşüncelerimin birleşimiyken temelimdeki demirler ve kolonlar ise sevgiydi. Bu sevginin en büyük kaynağı ise Byun Baekhyun'du; Byun Baekhyun'un çevresi ise kendisi gibi bilim insanlarıyla dolu değildi yalnızca.

Gök bilimine dair hiçbir şey bilmeyen ve hatta bilime dair bildikleri oldukça kısıtlı olan bir ruhban sınıf (üstelik bu ruhban sınıfı sadece Hristiyan rahipler oluşturmuyordu, kitabi dinlerin hepsiyle etkileşim halindeydi Baek), köylüler, lümpen proleterya, burjuva, işçi, siyasi sınıf ve hatta gizliden gizliye toplum için son derece tehlike arz ettiği düşünülen ve korkulan okültistler, ezoterizm mensupları ve mistisizm akımını takip edenler de onun çevresini oluşturuyordu.

Bu farklı sınıflar ve çevrelerin bazılarının ortak alanlarda, zamanlarda buluşturulduğu da oluyordu; tabii ki bu gibi durumlarda tartışma kaçınılmazdı ve Baekhyun da tam olarak bu tartışmadan besleniyordu aslında. Kaostan değil fakat farklı düşüncelerin ve inanışların, gerçeklerin, bilimselliğin ve soyutluğun çarpışmasını izlemek ona hem zevk veriyor hem de her zaman arayışta olan benliğini biraz olsun doyuma ulaştırıyordu.

Hakikati bulmaya hala çok uzak olduğunu hissetse de bu tartışmalar seviyeli olduğu sürece kendisine mutlak suretle bir şeyler katıyordu, en azından Baekhyun buna inanıyordu. Benim içinse durum katlanılmazdı, farklı fikirlere tahammül edebilirdim lakin bu sabit fikirlilik ve baskı ile perçinleniyorsa, sığ ve yüzeysel düşünen ve aslında düşünme eylemi gerçekleştirmek yerine ezberden okunan şeyleri müthiş tiksindirici buluyordum.

Sevgilimin, toplumun bildiği kadarıyla arkadaşımın, bana gece başlamadan önce söz verdirmesinin sebebi de tam olarak buydu aslında. Konuşursam nasıl duracağımı bilmiyordum, kontrolsüz değildim fakat yine de planladığımın çok daha fazlasını konuştuğum da kesindi. Bu gece ise burada piskoposlar, fizikçi ve astronomi uzmanları toplanmışken onlara bir de ulusal anlamda yayılmış ilaç kartellerinin sahipleri eşlik ediyordu.

İnsülin ve diyabet ilaçlarının fiyat artışı tam olarak karşımdaki heriflerin rekabet anlayışı yüzünden yükselmişken sakin kalabilmek ve sesimi çıkarmamak zordu. Baekhyun; insanı, evreni, canlıları anlamlandırmak ve keşfetmek istiyordu. Her yeni bulgu ya da gözlem onun için heyecan verici olduğu kadar yetersizdi de, daima daha fazlasındaydı gözü, bilgi konusunda asla tok biri olmayacaktı.

Baekhyun, bir fizik profesörüydü ve astronomi ile ilgisi fizikle olduğundan daha bile fazla denebilirdi, yine de astronomi ile ilgili bir unvanı olmadığı için adı çoğunlukla fizik ile anılırdı. Ben ise psikiyatri alanında uzmanlaşmış bir nörologtum.

Genç UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin