Odamdan yayılan is kokusu burnumu yakarken eriyen mumu izlemek aşırı zevk vericiydi. Zamanla ,yandıkça eriyor,yok oluyordu. Ölüyordu.
Günlüğümü tutarken mum yakmak,her zaman en büyük zevklerimden biri olmuştur. Sebebini bilmem,yanarken yok olan şeyleri izlemek hep heyecan verir. Günlüğü yazmayı bitirsem bile mumu hemen söndürmem. Yanarak ölmesini izlemek hoşuma gider çünkü.
Mum,yok olarak söndüğünde yüzümde bir tebessüm oluştu. Oturduğum sandalyeden yavaşça kalktım ve ışığı açmak için kapının yanındaki anahtara doğru ilerledim. Işığı açtıktan sonra masamdaki günlüğü alıp yatağıma attım kendimi. Annem ve babam,ortadan gizemli bir şekilde kaybolduktan sonra tutmaya başlamıştım bu günlüğü. Kahverengi tonlarında,eski kağıt görünümlü sayfalara sahip kilitli bir günlüktü. Sayfaları anne ve babam kaybolduktan,yani ben günlüğü yazmaya başladıktan 6-7 ay sonra bitmişti. Ama ben bu günlüğe çok bağlandığım için,onu değiştirmedim. Evdeki kağıtlara yazıp,kağıtları günlüğün içine sıkıştırmaya başladım. Ve bir şekilde beni idare ediyordu.
Günlüğe göz attım. Dışı,ilk günkü gibi temizdi. Hiç kirletememeye özen göstermiş,deri yüzeyini incitmeden her gün silmiştim. Bu benim için bir iş ya da sorumluluk değildi. Yapmayabilirdim,beni kimse buna zorlamıyordu. Zaten zorlayacak kimse de yoktu,orası başka mevzu. Yine de ben bunu kendime görev bilmiştim,gündelik yaptığım şeyler listesine bunu eklemiştim. Benim için nefes almak gibiydi. Yapmadığım zaman kendimi kötü hissediyordum.
Dışını incelemeyi bitirdikten sonra,küçük anahtarını boynuma kolye yaptığımdan,elimi boynumdan asla çıkarmadığım kolyeye attım. Yavaşça boynumdan çıkarıp anahtarı inceledim. Sıradandı,ağır ya da büyük değildi. Küçücüktü ve hafifti. Siyah renkliydi. Son derece hoş göründüğünü düşünüyordum. Boynuma takma sebeplerimden biri buydu. Bir diğeri de kaybetmemek için olmasıydı tabi..
Anahtarı incelemem de bittiğinde anahtarı yavaşça günlüğe soktum. Tek bir kez çevirmem yetiyordu. Açılmıştı. İlk boş sayfaya çok da düzgün olmayan el yazım ile adımı yazmıştım:Han Jisung.
Bu sayfayı es geçtim. "Sevgili günlüğüm"diye başlayan ilk sayfaya baktım. Okumaya başladığımda artık canımın yanmayacağını bildiğim için rahattım.
"Sevgili Günlüğüm, 28 Eylül 2022
Selam,ben Han Jisung. Yakınlarım bana "Hanji"derler. Bu hitap şeklini severim. Ama arkadaşım yok çok fazla. O yüzden hep annem ya da babam der bunu. Daha doğrusu derlerdi,artık diyemezler. Neden? Çünkü onlar öldüler! Ya da kayıplar? Bilmiyorum. Tek bildiğim,şimdi evimden,ailemden çooook uzaktayım. 'Çocuk yurdu'denilen bir yerdeyim. Ama ben çocuk değilim ki! 17 yaşındayım. Hatta daha 12 gün önce kutladık doğum günümü annemlerle. Bir daha onlarla kutlayamaz mıyım acaba? Bulabilir miyim ki onları? Offf,biliyorum! Bazen çocuksu davranıyorum. Hatta her zaman öyleyim. Ama annem hep böyle davranmamın çok sevimli olduğunu söylerdi. Ben annemin dediklerini hep yapan bir çocuktum. Yemek yeme derdi,yemezdim. Uyuma derdi,uyumazdım. Ya da tam tersi şekilde uyu derdi,ben de uyurdum. Ye derdi, ben de yerdim. Hep başarılı bir çocuk olmuşum. Derslerim hep iyi geliyor günlüğüm! Ben ileride balet olmak istiyordum ama 3 günden beri düşünüyorum yani annemler kaybolduktan 1 gün sonra düşündüm bunu. Vee bir karar aldım! Ben asker olacağım! Babam hep askerlerin güçlü ve kararlı olduğunu söylerdi. Ben de öyle olacağım. Kararlı ve güçlü. Hatta buradan çıkacağım,ve kendi hayatımı kurtaracağım. Ailemi de bulacağım. Çünkü biliyorum. Onlar ölmedi. Ölemezler! Annem demişti ki "Eğer öleceksem bile önce sana yemek hazırlayacağım,kıyafetlerini ütüleyeceğim ve seni son kez öpüp seni sevdiğimi söyleyeceğim." Ama ben onlar kaybolduktan sonra farkettim ki annem bunların hiç birini yapmamış. Eşyalarımı toparlamam için beni evime götürdüklerinde farkettim,annem ütülememişti kıyafetlerimi. Dolaba baktım,boştu. Yemek yapmamıştı bana. Oturma odamıza gittim,oturdum annemin bana sarıldığı,saçımı okşadığı koltuğa. Yokladım zihinimi." Acaba annem söyledi mi beni sevdiğini o gün? Öptü mü ki beni?"diye. Çok düşündüm günlük,belki unutmuşumdur diye çok düşündüm. Çok aradım cevabını. Yurt denen yerin görevlileri gitme zamanının geldiğini söyleyip beni kollarımdan tutup kaldırdığında verdim cevabımı kendime: yalnızdım. Annem yapmamıştı,öpmemişti. Sevdiğini söylememişti. Öyleyse annem de ölmemişti. Çok üzülüyorum biliyor musun günlük? Ama güçlü olmalıyım! Bir asker güçlü olur,kararlı olur! Ağlamak istiyorum ama tutuyorum kendimi. Bazen gözümden istemsiz düşüyor bir kaç damla göz yaşı ama arkası gelmesin diye çok çabalıyorum. Her neyse günlüğüm,bugün için bu kadar konuşma yeterli bence. Yarın görüşmek üzere. Lütfen sen de beni öylece bırakıp izini kaybettirme. Gitme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone•minsung!
FanfictionHan Jisung,hayata karşı tek başına savaşan bir savaşçıydı. Ama öyle biri hayatına öyle beklenmedik bir anda girer ki,ne Han Jisung artık yalnızdır ne de hayatına giren yalnız yabancı... -------------- İki kitaplık bir seri haline getireceğim bu fan...