Bir önceki bölümü okudğunuza emin olunuz!
————————————————
1.kişiden anlatım ile,
Karşımdaki adamın adımı söylemesiyle oturduğum bankta daha ne kadar gidebilirsem o kadar geriye gittim. Onu ilk defa gördüğümden emindim. Peki o zaman adımı nasıl biliyordu? Ben ona şok ile aralanmış gözlerle bakarken onun kısılan gözlerinden belli olan bir gülümsemesi vardı. Yüzü normal bir hal almaya başladığında konuşacağını anladım. İçimdeki ses kalkıp kaçmamı söylüyordu ama ilk defa görmeme rağmen beni tanıyan birinin ne söyleyeceğini merak ettiğim için yanlış hissedene kadar onu dinlemeye ve burada kalmaya karar verdim. Benim yüzüm de yavaş yavaş normale dönüyordu. Bu esnada karşımdaki yabancı beden konuşmaya başladı."Şaşırdığını çok belli ediyorsun Jisung-ah. Yüzündeki ifaden bile beni soru yağmuruna tutuyor. Aklındaki her soruya cevap olacağıma eminim. Fakat benim de şaşırdığım bir nokta var. Evine yaklaşık 1-2 haftadır mektuplar bırakıyorum. Posta kutunu kontrol etme alışkanlığına sahip birisin sen. Mektupları almana rağmen dışarı bu denli rahat çıkman beni de şaşırttı."
Ne mektubundan söz ediyordu? Evet,onun dediği gibi posta kutunuzu her daim kontrol ederdim ve orada mektup görseydim ve eğer bu mektup tanımadığım birinden olsaydı bu denli rahat dışarı çıkmazdım da.
"N-ne mektubu? Her gün evin posta kutusunu kontrol ederim ben. F-fakat hiç mektup almadım. Benimle alay mı ediyorsunuz? Daha fazla korkutmaya mı çalışıyorsunuz? Bakın inanın bana buna gerek yok. Yeterince gerginim zaten."Benim söylediğim bu cümlelerle onun kaşları çatıldı. Elini maskesinin iplerine attı ve maskeyi çıkardı.
Tanrı,özenle yaratmıştı. Özel olarak ilgilenmişti onunla. Yoksa bu yüz,bu denli bir dünya için fazlaydı."Nasıl yani Jisung? Evinin posta kutusunda mektuplar bulmadın mı?"
"Hayır,kesinlikle bulmadım. Bayım,kimsiniz? Beni nereden tanıyorsunuz?"
"Aileni bulmak istemiyor muydun Jisung? Sana yardım edecek bir arkadaşım. Yol arkadaşın olacağım Jisung. Ailelerimizi bulacağız."
Gözlerimin önününe karanlık çöktüğünü hissettim. "Aile" kelimesini duymam beni titretmişti. Vücudumu istemsizce geriye çektim. Başım döndüğü için gözlerimi kapattım. Bir kaç dakika sonra buna dayanamayacağımı fark edip vücudumu geriye doğru bıraktığımda son bir ses hatırımda kaldı ,beynimin içinde yankılandı.
"Jisung!"
—————————————————-
Yabancı Şahıstan Anlatım;
Aniden gözlerim önünde yığılan kırılgan çocukla yerimden fırladım. İsmini seslenerek dürttüm fakat tepki vermedi. Son çarem olarak,çevrede yardım edebilir görünen kimse var mı diye kontrol ettim. Fakat bir kaç kedi ve bir çocuk grubu dışında bomboştu park.
Çaresizce Jisung'un bedeninin yanından kalktım ve sağ kolumla başını destekledim. Sol kolumdan güç alarak da kucağıma bebek alırmışçasına aldım. Masaya unuttuğum bir şey var mı diye baktım ama masada Jisung'un henüz bitiremediği erişte çorbasının paketi dışında bir şey yoktu.
Kucağımdaki bedenle, dikkat çekmeden yürümem neredeyse imkansız hale geliyordu. Sonuç olarak ikimiz de erkektik ve Jisung,şu an uyuyor gibi görünüyordu. Neyse ki park şu an boş gibiydi,parktan çıkana kadar iyiydim.
Ben park çıkışına,caddeye doğru ilerlerken iki erkek çocuğu önümü kesti.
——————————————————-
3. Kişiden Anlatım;
Yolda kucağında başka bir erkek bedenle yürüyen adam,karşısına gelen iki erkek çocuğuna baktı. Çocuklardan biri,diğerinin elini kenetlemişti. Diğeri ise daha çekingen görünüyordu. Baskın görünen aniden konuşmaya başladı seslice.
"Sunbae-nim,merhaba! Benim adım Yeonjun. Yanımdaki de 'sevgilim' Soobin. 'Merhaba'de,Soobin."Kucağında" bebek" taşıyan kişi ise bu çocuklar yüzünden kucağındaki bebeği unutmuştu. Çocukların ne diyeceğini merak etmişti. Eşcinselliği,bu denli erken çözen ve bunu utanmadan dile getirebilen bu çocuklar ona sevimli gelmişti. Kendisi de öyleydi çünkü. Eşcinseldi,bunu gençken çözmüştü tıpkı bu çocuklar gibi.
Yabancı Sunbae,çocuklara baktı.
Ufak ve çekingen olan minik konuştu bu defa kızararak.
"Merhaba Sunbae,rahatsız etmek istememiştik fakat Yeonjun hyung biraz ısrar ett-"
"Ya ne hyungu Soobin ya! Sevgilim diyeceksin,Yeonjun diyeceksin! Ben ağabeyin değilim. Sevgilimim. Neyse sunbae-nim. Sana bir şey sormak istemiştim de. Onun için geldik yanına."
"Sor bakalım,Yeonjun-ie."
"Kucağındaki hyung,senin sevgilin mi? Siz de ben ve Soobin gibi misiniz?"Büyük olan beden,şokla baktı çocuğa. Nasıl açıklardı ki? Mecburen onu onaylayacaktı. O an hatırladı kucağındaki baygın bedeni,gözleriyle süzdü güzel çocuğu.
Han Jisung.
Han Jisung'un sevgili olmak
Güzeldi. Hayali bile güzeldi.
Yanıtladı çocukları,yabancı.
"Evet,Yeonjun. Bu ağabey,benim sevgilim. Biz de sen ve Soobin gibiyiz. O biraz daha Soobin gibi. Utangaç. Ben de senin gibiyim,daha... baskın karekterli?"
Yeonjun isimli çocuğun yüzünde güzel bir gülümseme belirdi. Soobin'e bakarak gülümsedi bu defa. Soobin de ona baktı,aşkla. Nasıl olur da küçücük çocuklar bu denli güzel severdi? Anlayamadı yabancı adam.
Bu defa Soobin isimli tatlı çocuk konuşmak için araladı dudaklarını.
"Sunbae-nim. İsimleriniz nedir? O ağabey ve senin?"
Durdu yabancı. Bir kaç saniye için adını unutmuş gibi afalladı. Ardından yanıtladı Soobin'i.
"Ben Minho,bu da sevgilim Jisung."
Tam o esnada Jisung kımıldanmaya başladı. Minho bunu farkedip çocuklara veda edecekken konuştu Soobin.
"O halde sizin isimlerinizin 'cennet adı'
Minsung"dedi Soobin.
Cennet adı neydi? Minsung neydi? Minho meraklıydı ama söz hakkı onda değil,küçük Yeonjun'daydı.
"Biz YeonBin'iz hyung. Bu,bizim cennet adımız. Yani isimlerimizin toplamı. Sizinki de,Minho'nun Min'i;Jisung'un Sung'u. Toplarsak,Minsung olur!"Bu düşünceyle istemsizce sırıttı Minho. Evet,Yeonbin doğru söylüyordu. Onlar Minsung'du.
Minho çocuklara yönelik son kez konuşurken Jisung gözlerini aralamaya çalışıyordu.
"Bu çok hoş çocuklar. Fakat Jisung Hyung'unuz uyanıyor. Onu eve götürmeliyim ki sırtı acımasın. Birbirinize dikkat edin ve kötü hiçbir yoruma takılmayın. Çok sevimlisiniz. Hoşçakalın,olur mu? Umarım büyüdüğünüzde bir daha görüşürüz."
"Tamam hyung! Hadi gidelim,Soobiniee~"
"Hoşçakal Minho Hyung!"
"Hoşçakalın güzel çocuklar.."
——————————————————
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone•minsung!
FanfictionHan Jisung,hayata karşı tek başına savaşan bir savaşçıydı. Ama öyle biri hayatına öyle beklenmedik bir anda girer ki,ne Han Jisung artık yalnızdır ne de hayatına giren yalnız yabancı... -------------- İki kitaplık bir seri haline getireceğim bu fan...