hi! pretty.

24 1 0
                                    

küçük ama dizaynından dolayı ferah evinin mutfakla tek olan salonuna geçti. üç kişilik koltuğuna kurulup karşındaki kitaplığını seyre aldı. bu ev için çok çabalamıştı. bu evin her detayı için çok çabalamıştı ve tüm heyecanı ile harmanlanan çabasının verdiği eserden çok memnundu. son beş yıldır deli gibi çalıltığı şirketinde sonunda aldığı terfiye güvenerek de bu evi almıştı. evi de aldığı gibi taşınamamıştı aslında. tüm birikmişini eve verince eşya alacak parası kalmamıştı. öyle böyle bir sene içinde oturtmuştu her şeyi. çok güzel bi evi, içini açan yaz günlerinde dinlenebileceği bi' bahçesi vardı. evinin taksitleri hala daha bitmemişti ama çoktan sahiplenmişti bile.

burası onun eviydi.

çocukluğundan beri tek isteği olan hayali. gerçekten, bir başınıza yaşamak kolay olmasa da değerdi. arada yalnızlık çektiği oluyordu ama inanır mısınız o yalnızlığa bile hayrandı.

ve evi de onu yansıtıyordu. en çokta hoşuna giden buydu. tek katlı müstakil bi evdi. mutfak ve salon tek bir alanı kaplıyordu ve giriş kapısından girdiğinizde sizi karşılıyordu. salonu sadeydi. üçlü bir koltuk, tüm duvarı kaplayan büyük bir kitaplık ve cam kenarına yerleştirdiği iki kişilik masası. taehyung'dan başka misafiri yoktu nasıl olsa, iki kişilik masa yetiyordu.

mutfağın hemen yanında da yatak odası vardı. iki kişilik yatağı ve dağnık çalışma masasını anca alıyordu. evi küçüktü zaten. ve de ek bir odası vardı. epeyce küçük bir giyinme odası. kıyafetlerine dikkat eden biriydi jungkook. onlar için ayrıca özel bi alana hep ihtiyacı vardı.

bugünde aslında birkaç saatini orada geçirmişti. akşam taehyung ile buluşacaklardı. uzun bir zaman sonra işten ayrı bi zaman bulup kafa dağıtacaklardı ama bir türlü ne giyeceğine karar verememişti. en sonunda kendini çok sevdiği, özenle beğenip aldığı koltuğunda bulmuştu. dudakları büzmüştü hep. canı sıkkındı.

bir anda evinin sükunetini bozan bağrışmalarla kaşlarını çattı.

"beyefendi! beyefendi, işinizi doğru düzgün yapmayacaksanız bırakır mısınız? bu kırdığınız kaçıncı şey?"

gergin ve sinirli bağrışmalar dikkatini çekmiş olacak ki cama yaklaştı jungkook. merak etmişti bu sesi sinirli olmasına rağmen naif olan çocuğu.

"abicim şaka mısın sen? adam gibi üstüne kırılacak yaz ki ona göre davranalım! gelmiş bi de bana bağırıyor!"

"üslubunu takın önce, üzerinde mutfak eşyası yazıyor hem? afedersiniz de mal mısınız da anlamadınız? yeteri kadar yorgun ve sinirliyim lütfen bu işi uzatmadan halledelim."

yorgunluğu kesik nefeslerinden anlaşılan çalışana aynı kızgınlıkla bakmaya devam etti karşısındaki adam. ince, uzun boylu biriydi. saçları oldukça uzun ve özenliydi. arkaya yatırmıştı ve bir tutamı da gözlerine doğru düşmüştü. krem rengi bir gömlek açık kahve tonlarında askılı bir pantolon giymişti. gözlerinde de yuvarlak gölükleri vardı. sıkıcı edebiyatıçıla benziyordu.

bağrışmalara hararetlenince jungkook yanlış anlaşılmaktan korksada evinden çıkıp birkaç adımda karşıya geçti.

"merhaba? yeni taşınıyorsunuz sanırım. karşı evde oturuyorum da ben bi selam vermek istedim!"

jungkook'un ortama girmesiyle gerilen hava birden yumşadı.

"siz bence hızlıca işe koyulsanız daha iyi olur bu sırada bende size içecek bir şeyler ayarlıyayım. hava oldukça sıcak! biraz serinlemeliyiz!!" bir anda ettiği teklifle hem edebiyatçı havası veren adam hemde kendisi şaşırmıştı. aslında aklında bu yoktu. ama bu sıcakta daha da gerginlik yaşasın istemedi. jungkook sakinliği severdi. ve bu bağrışmalar huzuruna tatsızlık katıyordu.

"yardımcı olur musun?" jungkook sorduğu soru ile evine adımlamaya başladı. çok geçmeden de diğer adam arkasına takılmıştı.

" ah, ben jungkook bu arada. jeon jungkook."

kaşları hala çatılı olan adam dalgın olacak ki şaşırır gibi bi ses çıkardı.

"huh?..ha evet, memnun oldum jungkook."

dalgınlığından kurtulan adam ufakça gülümsedi, minik iki gamzesi ortaya çıktı böylece. jungkook da bu görüntüye ufakça gülümsedi ve ellerini birleştirdi evine adımını attığında. normalde taehyung'dan başka kimseyi evine almaz, evi onun kutsal mekanı diye saklı tutardı. ama nedense bu adamdan hoşlanmıştı. çok tatlıydı. jungkook tatlı şeyleri severdi.

"hey, biraz sakinleşmeyi denemen gerek. bu kadar sinir stres yorar insanı. soğuk çay?"

"lütfen, teşekkür ederim."

"mm ismini söylemeyecek misin? buraya taşınıyorsun ve komşum oluyorsun. komşularımla aramı iyi tutmak gibi bir tutumum vardır."

yalan. tanıdığı tek bir kişi yoktu bu sitede. evden zar zor çıkardı o da markete gidip atıştırmalık almak için.

şirince gülümsedi.

"üzgünüm sadece biraz kafam dağnık. hoseok ismim. jung hoseok."

hoseok terli alnını elinin tersiyle silip tezgaha yaslandı. çok yorucu bi gündü ve bitmesine hala daha çok, çok vardı.

"işte, biraz serinleyip sakinleşelim. yardımcı olabileceğim herhangi bir şey var mı? "

hoseokun jungkook'un uzattığı çayı kavrayıp kafasını olumsuz anlamda salladı. bu hareketiyle yatırdığı saçları gözlerine doğru düşmüştü. gözlüğünü parmağı ile düzeltip çayından bir yudum aldı.

"bu yaptığın yeter, gerçekten. bi an gerginlikten bayılacağım sanmıştım."

jungkook küçükçe gülümseyip telefonunu uzattı.

"numaranı kaydet, herhangi bir şey için yazabilirsin. burada da yenisin değil mi?"

"evet, etrafı pek bildiğim söylenemez.."


"rehberiniz olmaktan onur duyarım o zaman! lütfen, bana çekinmeden yazabilirsin."

jungkook uzattığı telefonu salladı dikkatini çekmek için. hoseok da hemen harekete geçti. geldiği gibi bi arkadaş edineceğini hiç düşünmemişti. içinde tatlı bi huzur vardı. bu yeni evin ona güzel baharların kapılarını açacağına dair duyduğu inanç gittikçe kuvvetleniyordu.

-slm

hiç istediğim gibi bi şey çıkmadı kırgınım.. ama tekrar yazmaya üşeniyorum nxalncs

lutfn affedin daha iyisi için çabalicam!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

hi, pretty // koobiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin