İlkokul yıllarının sıcak ve neşeli bir ilkbahar günüydü. Ders zili çalmış, birazdan ders başlayacaktı. Bu yüzden ihtiyacım olan kalem ve defteri çantamdan çıkartmak için bir uğraş içerisindeydim. Ve nihayet dersin başlaması için öğretmen sınıfa girmişti. Biraz önce kuş cıvıltıları gibi yankılanan çocuk sesleri birden kesilmiş, herkes sessizce öğretmen masasına doğru bakıyordu. Kısa bir sessizliğin ardından öğretmen ayağa kalkıp kara tahtaya bir şeyler yazmaya başlamıştı. Yazma işini bitirdikten sonra bize dönüp:
-Çocuklar bu hafta ilimizde kompozisyon yarışması düzenleniyor. Cuma gününe kadar herkes bir kompozisyon yazacak. Size şimdi nasıl kompozisyon yazılır, onu anlatacağım.
Dersin bitmesine dakikalar kala, kompozisyonun konusunu sormak için parmak kaldırmıştım. Daha soruyu sormama fırsat kalmadan, konuyu söylemişti öğretmenimiz:
- Konumuz:Futbol ve Yararları.
Ders zili çalmış, eve varmak için bir yarış halinde koşuşturmaya başlamıştık. Okul kapısından ilk çıkan bu yarışı kazanacaktı. Sanırım bu yarışın bitiş çizgisi bütün okulların ortak noktasıydı. Ve her öğrencinin bilmesi gereken bir yazısız kuraldı.
Eve giderken kafamda neler yazabilirim diye düşünmeye başlamıştım. Daha doğrusu nasıl yazabilirim diye de endişe ediyordum. Çünkü ilk defa bir yarışmaya yazı yollayacaktım. Bunun verdiği heyecan nasıl yazacağımı ve neler yazacağımı unutturuyordu bana.
Şimdi soruyorum kendime, nereden başlayacağım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakında Çıkacak Bir Kitabın Yazarı
Short Storyİnsan yazma yeteneğini nasıl fark eder? Nasıl yazıyorsun sorusunun cevabı hiç olmadı fakat neden yazıyorsun sorunun cevabı her zaman oldu... Hep yazarın başından geçenler mi yazılacak? Birazda yazılanların başından geçenler anlatılsın.
