Gözlerimi açtım, başım ağrıyordu. Sağ gözüm asit dökülmüş gibi yanıyordu, açık tutmakta zorlanıyordum. Hafifçe kalkmaya çalıştım ama olmuyordu. Kollarımı ,bacaklarımı hissedemiyordum, felç geçirmiş gibiydim. Kafamı zar zor sola doğru çevirdim. Belirsiz bir gölge bana doğru geliyordu. Etrafı incelemeye çalıştım. Gölgenin arkasında kocaman ,karadeliğe benzer bir portal vardı, yerde ise insan kafası..tam 7 tane. Büyük kan göletleri, alevler ve yanında gelen insan çığlıkları. Adeta bir kıyamet sahnesini andırıyordu. Nasıl buranın bu hale geldiğini bilmiyordum ama şundan emindim bir sonraki kesilmiş kafa benim kafam olacaktı.
Terlemeye ve kalbim hızlıca atmaya başladı ama hareket edemiyordum. Karşımdaki siyah gölge aynı hızla bana gelmeye devam ediyordu. Bir an sanki bir şey fark etti ve yerinde durdu. Vücudumda gezen gözlerini hissedebiliyordum. Nefesini içine çekti ve sesli bir şekilde bıraktı. Tekrardan bana doğru hareket etmeye başladı ve yanıma geldi. Kılıcını kılıftan çıkardı ve boğazıma dayadı. Nefesimi kontrol edemiyordum, her nefes alıp vermemde kılıcın ucu boğazıma daha fazla batıyordu. Gözlerimi kapadım, yutkunmaya çalıştım ama yutkunamıyordum, yapabileceğim hiçbir şey yoktu .Kaderimi kabullenmem lazımdı ,burada ölecektim.
Birden etraftaki bütün sesler sustu, ne çığlıklar ne alevlerin yanma sesi.. Tek duyabildiğim nefesimdi .Yanımda bir sıcaklık fark ettim, birinin sıcaklığı. Ne olduğuna bakmak için gözlerimi açtım ama açar açmaz bir el hızlıca kapattı. O siyah gölge şu anda yanımdaydı. Kulağıma doğru bir nefes alış sesi ve ardından gelen, tam ne olduğunu duyamadığım bir fısıltı
''Beni unutma, adım...''
Adımı duymadan kan ter içinde uyandım. Çocukluğumdan beri aynı aralıklarla sürekli bu rüyayı görüyordum. Açıkçası daha çok kabus gibiydi ama.. Bu aralar daha sık görmeye başlamıştım. Sanki yavaşça beni ele geçiriyor gibiydi. Aynaya baktığımda kendim gibi değildim ama yapabileceğim hiçbir şey de yoktu. Sadece bir rüyaydı değil mi?
Yatağımdan kalktım, lavaboya gidip yüzümü yıkadım ve okul için üniformalarımı giymeye başladım. Saçımı her zamanki gibi anneannemin bana verdiği kurdeleyle bağladım. Güzel, kırmızı bir kurdele. Çantam zaten dün akşamdan hazırdı o yüzden hemen kapıp aşağıya indim. Kapının yanına bırakıp mutfağa gittim. Annem her zamanki gibi kahvaltıyı hazırlıyordu. Gittim ve yanağından kocaman öptüm.
"Günaydın annem"
"Günaydın kızım, hazır mı çantan?" .Kafamı sallayıp masaya oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım.
Kahvaltım bitince tabağımı kaldırıp, annemi tekrardan öpüp çantamı aldım ve evden çıktım. Bisikletime binip Lucy'nin evine uğradım. Adı tatlı da olsa genel olarak sert takılan bir tipti. İlkokuldan beri arkadaştık. Küçük bir kasabada oturuyorduk o yüzden liseye kadar hatta lise de bile aynı okuldaydık. Ayrıca şansımıza aynı sınıfa bile düşmüştük. Bisikletten indim ve kapıyı çaldım. Kapıda annesi karşıladı.
"Selamlar efendim. Lucy hazır mı?"
"Hoş geldin Lilith ,geliyor birazdan. İçeri gelmek ister misin?" deyip eliyle içeriyi işaret etti.
"Gerek yok, sağ olun. Beklerim ben burada". Kafasıyla onaylayıp geri içeri gitti.
10 dakika beklemenin ardından sonunda gelebilmişti hanımefendi. Kafasına hızlıca vurdum.
"Sonunda gelebildiniz kraliçe hazretleri. Ne on dakikadır bekletiyorsun ya"
Tam ikinci kez vuracaktım ki elimi havada yakaladı. "Nazlanmak yerine bin şu bisikletine de gidelim, geç kalacağız"
Ne kadar kabullenmemek istemesem de haklıydı ama onun da suçu vardı. Bunu kabullenmemesi daha da sinirimi bozuyordu. "Akıl ettiğin için sağ ol" deyip bisikletime bindim.
Okul uzak değildi, yürüyerek de gidebilirdik ama bisikletle gitmek daha hoşumuza gidiyordu. Özellikle okula giderken geçtiğimiz ağaç ve çiçeklerle kaplı bir yol vardı. Oradan bisikletle geçerken her ne kadar her gün görsek de tekrar tekrar etrafı izlemek cidden hoştu.
Sonunda okula varmıştık . Zilin çalmasına üç dakika kala gelebilmiştik. Bisikletlerimizi bağladık ve okula girdik. Sırama oturdum ve derslerin geçmesini bekledim. İlk iki ders tarihti . Bir ders tarihe dayanabilirdim ama ikincisi benim için çok fazlaydı. Fazla bir şey anlamıyordum ve canım sıkılıyordu. Yanlış anlaşılmasın notlarım kötü değildi aslında gayet ortalamalardı. Can sıkıntısından Lucy'ye not atmaya karar verdim.
-Off canım sıkılıyor
+Dersi dinle.
-Ama ders tarih hem sınavlar da bitti, yaz tatili geliyor artık.
+Dersi kaynatacaksın demek olmuyor bu. Açıkçası ben de çok sıkılıyorum ama...
Belirli bir süre notlaştık ta ki öğretmen bizi yakalayana kadar ve bu sayede bütün eğlencem gitmişti.
Üçüncü ve dördüncü dersleri de son beyin hücrelerimi kurtarabilmiş bir şekilde atlattıktan sonra sonunda öğle arası sonunda gelmişti. Lucy ile beraber bahçeye çıktık. Lisenin olduğu yerde iki bina vardı, biri ortaokul biri lise için. Ortaokul binasının arkasında küçük bir bahçe vardı ama demirlerle kapatılmıştı. En azından öyle gözüküyordu. Demirleri sarmaşıklar kapladığı için kapısı da gözükmüyordu. Biz de voleybol oynarken topumuz oraya kaçtığı için bulabilmiştik. Orayı bulduktan sonra çoğu öğle tenefüsünü gizlice orda geçirdik.
"Dersler çok sıkıcı. Keşke şu okul bitse de rahatlasak"
"Sabret 1 hafta kaldı zaten"
Oflaya puflaya söylenmeye devam ettim "Bir haftada okulsuz ne kadar çok şey yapabilirim biliyor musun?"
Lucy bana bunalmış bir bakış attı ve çok da umurundaymış gibi sordu "Ne gibi?"
"Dizimi sonunda bitirebilir ve yeni bir diziye başlayabilirim mesela. Ahh en son erkek karakter ana kız karakterle geçmişte ne olduğunu öğreniyordu. Gidip kıza olan her şeyi anlatıcak mı acaba off.."
Lucy'nin kafasını yaklaşık 45 dakika yedikten sonra zil çaldı ve içeri girdik. Lucy'nin yüzündeki kurtulduğu için olan gülümsemeyi görebiliyordum. Çok kırıcıydı.. Sınıfa girip sırama oturdum ve yine derslerin bitmesini bekledim.
Beşinci ve altıncı ders de bitmişti. Son 2 ders öğretmen olmadığı için boş geçiyordu, nöbetçi öğretmen de gelmemişti. Boş boş durmak yerine uyumaya karar verdim ve kafamı sıraya koydum. Gözlerim seğirmeye ve yavaşça kapanmaya başladı...
-----------------------
Selamlar efendim umarım bu küçük ilk bölümümden zevk almışsınızdır . İlk defa ciddi bir şekilde kitap yazmaya çalışıyorum ki kitap fantastik kurgu olacak tabi şu anlık fazla bir şey gelişmedi. Eğer herhangi bir yanlışım varsa ya da önerileriniz varsa burada belirtebilirsiniz. Şimdiden teşekkürler^^ <3
He bu arada yeni bölümler ne zaman gelir bilmiyorum ama olabildiğince hızlı atmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAPININ ELÇİSİ
Fantasy"Boğazımdaki ellerini çelemiyordum gittikçe daha da sıkılaşıyorlardı.Ruhumun bedenimi yavaşça terkettiğini hisdedebiliyordum.Zaman durdu,her şey durdu.Bedenin hafiflemeye başladı ,yapamayacaktım.Sevdiğin insan tarafından öldürülmek demek böyleydi..B...