bölüm bir, ilk bakış

219 21 22
                                    

Bu benim yıllar önce yazdığım ilk seventeen kurgusudur. Bu yüzden acemiliğim ve basitliğim fazlasıyla var. Lütfen okurken buna dikkat edin.

Lee Seokmin uzun bir uçuşun ardından yorgun bir şekilde uçağın business bölümünden çıkıyordu. Beş veya altı saatlik yoldan sonra gökyüzünü görmek onun için çok iyi bir neden olsa da çok geçmeden gözlerine her zaman ki güneş gözlüğünü yerleştirdi.

Uzun bir yolculuk sonrası yüzünün iyi durumda olmayacağı ve havalimanında onu karşılayacak kafileye hazır olmalıydı. Dk World Tour'ın son sahnesi Seul de olması ve dün ki yoğun konser programından sonra bugün buraya ineceğini bilmek hayranlar için hiç de zor olmamalıydı. Menajeri Jiyo takması içi ona bir kep uzattı.

"Hazır mısın enerji dolmaya?"

Seokmin alaylı bir halde sırıttı. Onu bekleyen insanlar için her zaman hazırdı. Emindi ki tüm turun yorgunluğu bile çıkarabilirdi. Jiyo'un böyle demesi onu daha da heyecanlandırmış olmalı ki ortasında koridor gibi boşluk olan kalabalığı görünce gözü hiç de korkmadı.

Hayranların da onu görmesiyle oluşan gürültü ve hareketlilik Jiyo'yu korkutmuştu. Talep edildiği gibi havalimanı güvenliğinden bir kafile gelip ortada ki koridor için bariyerleri sıkı sıkıya tutuyorlardı.

"DK! Dokyeom! Dk!"

Her taraftan adının bağırılması ile her zamanki gibi ne tarafa bakacağını şaşıyordu. Yürümesini yavaşlatmış ve el sallıyordu. Jiyo'nun dediğine göre bu haldeyken fotoğraf çekilmesi mümkün değildi.

Uyumaktan şişmiş yüzü ile magazine yem olmak istemiyordu ama onunla fotoğraf çekilmek için heveslenen o kadar insan görmek de onu baya zorluyordu.

Bariyerlerin üzerinden atlayan bir kızın yanına gelmesiyle tüm güvenliklerin kıza yönelmesi bir oldu. Seokmin aceleyle kızın uzattığı hediyeyi alıp teşekkür etti ve isteği üzerine ona sarıldı.

Havalimanından çıkana kadar kafile halinde yürürken koca yapının kapısından çıkmasıyla ardından kapılar kapandı. Güvenlik o gidene kadar bu cephenin kapılarını kısa süreliğine kapatmıştı.

Zaten birazdan araba gelir ve giderdi. Diğer girişlere koşuşturan hayranların yetişmesi zordu. Yolun kenarında cam duvarların ardında çığlık atan hayranlarına el salladı. Dışarıda olabilecek hayran ihtimalinden dolayı ne olur olmaz diye yanında birkaç güvenlik görevlisi daha vardı.

Çok kısa bir süre sonra güvenliklerden birinin çıkardığı ses dikkatleri oraya çekti. Yapılı ve uzun adam onunla konuşmak isteyen bir gence gitmesini söylüyordu. Dokyeom önce etrafa bakındı. Bir kişiden bir şey olmayacağını düşünerek güvenliğe izin vermesini söyledi.

Genç çocuk aldığı zafer karşısında o kadar heyecanlı gözüküyordu ki Seokmin istemsizce gülümsedi. Çok toydu ama bir o kadar da gözlerinin içi parlayan biriydi.

Yaş farkı çok olduğunu düşünmüyordu ve oldukça yakışıklı görünüyordu. Böyle yakışıklı hayranları olduğunu bilmek onu heyecanlandırıyordu.Genç çocuk yanına yaklaşarak son albümü daha jelatini açılmamış bir halde uzattı. Fotoğraf çekilmek istememişti.

İmza istiyordu.

Gülümseyerek elindeki albümü aldı ama parmağının değdiği diğer parmak buz gibiydi. Uzun süredir dışarıda bekliyor olmalıydı ya da heyecandan buz kesmiş olmalıydı. İstemsizce bu durumu sorguladı. Albümün jelatinin söktü.

"Merhaba, adın ne?"

Dokyeom bir an aklı karışmış ne diyeceğini şaşırmıştı ve ortaya bu saçmalık çıkmıştı. Uyku sersemi olmalıydı herhalde. Genç çocuk heyecanla kıvranıyor, kocaman gülümsüyordu.

İdoller Aşık Olamaz | SeokchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin