Buz gibi bir odaydı oturduğum yer etraf kap karanlık, camdan sızan ay ışığından başka odamı aydınlatan bir şey yoktu. Bundan nefret ediyordum, her gece böyle elektrik kesilmesinden nefret ediyordum. Karanlıktan da, yalnızlıktan da nefret ediyordum, kısacası bütün hayatımdan!
Kendimi tekrardan yatağıma attım, camımdan yıldızlara bakmayı planlıyordum ki odama güneş gibi bir ışık doğdu. Meraklanarak ayağa kalktım ve camımın önüne koştum. Gözlerimi kısıp etrafıma bakındım ve karşı apartmandan birinin gülümseyerek odama ışık doğrulttuğunu gördüm, ardından ışığı evimden çekip suratına götürdü. Dona kalmıştım. Bu oydu. İsmini sadece bir sefer duyduğum, her gece rüyalarıma giren kişi, evet bu kesinlikle oydu, bu gülüşü her yerde tanırdım. Tekrardan kalp atışlarım hızlanmıştı, deli gibi atıyordu ve şu an ilaçlarımın nerede olduğunu dahi bilmiyorum...
Kısa süre ona şaşkınlıkla baktıktan sonra her yer tekrardan kap karanlık olmuştu. Kesinlikle hayal falan görmüştüm. O Luhan olamazdı, bense odama giren bir helikopter ışığını görmüştüm. Boşu boşuna heyecan yapıp bedenimden yaşlı olan bu hasta kalbimi yordum...
İlaç kutumu elime aldım, ilaçlarımı içtikten sonra tekrardan can sıkıntısıyla kutumla oynamaya başladım, o sırada ise odama tekrardan karşıdan ışık geldi, demek ki hayal görmüyordum. Koşarak camın karşısına geçtim, ama kimse yoktu, sadece ışık vardı. Aklım karışmıştı. Uzun zamandır evden çıkmıyor oluşumla alakalı bir şey miydi yoksa bu?
Karşıdan gelen ışıkla aydınlanan odamla birlikte piyanomu daha iyi görebiliyordum. Usulca başına oturdum ve camı açtım. Dışarısı evimden daha sıcak olduğundan belki biraz ısınırdım... Parmaklarımı piyanonun üzerine yerleştirdiğimde sanki benden bağımsız bir şekilde hareket ediyorlardı. Usulca ve hüzünlü bir şekilde, kendimi melodiye kaptırdım. Gerçekten buna ağışıktım. Benim gibi hüzünlü olan bu melodiye aşıktım.
Kısa süre sonra tekrar yorgun hissediyordum, muhtemelen saat yeterince geç olmuştu. Artık zaman kavramı denilen şeyi pek bilmiyordum fakat uyumam gerekiyordu. Uyumaktan da nefret ediyorum! Piyanomdan ayrılıp camımı kapatıyordum ki bir melodi duydum, aynı benim piyanomda çaldığım gibi fakat bu bir gitar sesiydi. Camımı hafif ittirip yatağıma uzandım üzerimi kapatıp başımı yastığa yerleştirdim. Gözlerimi yumduğumda melodiyle birlikte mırıltılar duydum ama pek seçilemiyordu.
"Baby.. don't.. cry.. tonight.."
Sabahın sıcak güneş ışınlarıyla günüme başlıyordum tekrardan. Odam fazlasıyla ısınmıştı, camımı kapatıp dün geceden duyduğum sözcükleri hemen not ettim.
"Bebeğim ağlama bu gece,
Karanlık geçtikten sonra,
Bebeğim ağlama bu gece,
Neden hatırlamayacaksın bile"
Bunları kim söylüyordu? Nereden geliyordu bu ses? Gerçekten o Luhan mıydı, çok merak ediyordum. Belki bu gece tekrardan gelirdi değil mi o feneriyle birlikte ve bana şarkının devamını söylerdi...
Kahvaltımı yaptıktan sonra dayanamayıp tekrar piyanomun başına geçtim karşımda şarkı sözleri dururken tekrar dün akşamki melodiyi çalmaya başladım bu sefer sözler de istemsizce dudaklarımdan dökülüyordu.
"Artık tutmaya gerek yok,
Kalbim alman için burada,
Ayın sahile karşı parlaması gibi,
Aldırmamak zor; bu beni uyanık tutuyor,"
İstemsiz dökülen bu sözleri hemen not ettim. Daha önce birkaç şarkı sözü karalardım, ama hepsi için saatlerce kafa patlatırdım, bu sefer içinse saniyelik bir şekilde, istemsizce oluşmuştu sözcükler. Belki de ölüyor olduğum içindir...
