kaçış

24 3 2
                                    

Yine her zamanki gibi yorucu bir günün ardindan yatağıma uzandım ve bugün bütün yaşadıklarımı gözden geçirip bir an kendime haksızlık yaptığımı düşündüm, iyikide o işten ayrıldım diye kendimi avuturken buldum konuyu fazla uzatmamak için hep susmak gerekiyormuş aslında...

Çok baskıcı bir ailede büyüdüm ve hala yaşadığım hayattan pekte memnuniyet duyuyor değilim. Ben 19 yaşında maviye çalan yeşil gözlerim kumral saçlarım 1.60 boyum 49 kilomla ufacık bir kızım hiç arkadaşım yok ve şu aralar aklımı hayalî bir varlıkla bozmuş olabilirim adım sarina ve ben size yaşadığım hayatı en derinden hissettireceğim bakalım beni yarın ne maceralar bekliyor..

Yine akşam kendimi babamla bir tartışma ortasinda buldum yapmadığım şeyi bana yapmış gibi iftira atarak beni suçlu göstermeye çalışıyordu ve yine her zaman olduğu gibi babamdan dayak yemiştim artık bu şiddete dayanamayarak evden çıkıp koşarak uzaklaşmıştım. Issız bir yoldaydim ve önüme gelen arabaya otostop çekmeye başladım kahretsin ki hiç bir araç almıyordu bir yandan bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu ve dizlerimde hiç derman kalmadığını hissedip yere çöktüm sonkez şansımı deneyip bir arabanın önüne atladım arabanın durmasıyla bir adamın çıktığını fark edip bir an önce beni burdan götürmesini diledim o sırada arkamdan babam bağırıyordu

-orospu seni elime bir geçirirsem hemen buraya gel

Yanımdaki adama yalvarır gözlerle bakıp beni burdan götürmesini istedim.

Gittiğimizde herşeyi ardımızda bırakarak gidiyorduk ve kalbimizi bırakıp emanet edip gideceğimiz kimsemiz yoktu. Tabi ben bu konuda kimsesizdim.

Camdan dışarıyı seyredip düşüncelere dalıyordum ve kim olduğunu bile bilmediğim bu adamın arabasında camdan yıldızlara bakıyordum aglamak istiyordum ama bu duygu benim becerksizligimin arasındaydı ne kadarda sinirden gözlerim dolsa nafile, küçüklüğümden gelen bir yasak olduğu için olabilir çünkü ne zaman kendimi ifade edemesem ağlardım babamın karşısında ve dayak yerdim yasaklamıştı ağlamak yok sanki haram kılınmıştı o duygu, her bir ayrıntısına kadar diyemedim ne varsa hepsini bir bir yuttuğumda boğazımda düğüm olmuştu ben böyle düşüncelere dalarken omzuma dokunan elle irkilip yönümü yanımdaki adama çevirmiştim

-okuyormusun

Cidden böyle bir ortamda sorulacak bir sorumuydu be adam! (Belkide kafanı dağıtımak için soruyordur hemen cellaleniyosun kızım)

Ben iç sesimle tartışırken ardından gelen soruyla kalakaldım

-iyimisin

Diye sormuştu sahi gerçekten iyimiydim iyi kelimesi neydi iyi biri manasındamı yoksa kendini nasıl hissediyorsun sorusumuydu?

-iyiyim

Cidden bende ne anlamda cevap verdiğimi bilmiyordum..

-neden kaçıyordun o adamdan?

Al işte ne diyeceksin sarina

- arabanıza bindim diye istediğiniz her soruyu sorma hakkınızı kendinizde bulmuyorsunuzdur umarım, zira öyle bir düşünce var ise aklınızda kenara çekin arabayı ben müsait bir yerde ineyim böylece size öyle bir hak doğmaz hemde ben cevaplamak zorunda kalmam.

Al işte niye tersledin adamı malmisin sen kızım diyen iç sesime çok büyük hak veriyordum az önce ne yaptığımı bende sorgularken arabanın kenara çekilmesi ile ne diyeceğimi bilemedim ve o benim bu donmuş halimden yararlanarak sorumu cevaplamaya koyuldu

- peşinden koşan adamdan kaçmak için hem benim arabamın önüne çıkıp yalvarır gözlerle beni buradan kurtarın diye bakıyorsun hemde biraz ukalalık yapıyorsun ufaklık,ukalalık hiç sevmem ayrıca benim arabama biniyorsan sorularımıda cevaplamak zorundasın zira az önceki kibar halimden hiç eser kalmaz.

Sert ve uyarıcı bir ses tonuyla konuşunca ne yalan söyleyim korkmuştum ve ilk defa birini detayli inceliyordum bunu fark etmiştim bu adam beni hayallerimi süsleyen adama çok benziyor  kumral saçları bal rengi gözleri ve sol bileğindeki kesik izi hayalmi ydi bu gerçekmiydi yoksa ben öyle görmek istediğim için mi görüyordum ve en tuhafıda bu arabaya biner binmez kendimi güvende hissediyor olmam bu adamın yanında bana hic Zarar gelmezdi neden hemen bu kanıya nasıl vardim bilmiyorum yaklaşık üç saat geçmişti arabaya beni almasından ve ben o üç saatim içerisinde hem uyumuştum hem müzik dinleyip dışarıyı seyretmiştim ve yanımdaki adamla havadan sudan sohbet etmiştim haha ne garip adını bile bilmediğim bu adamla sohbet ediyordum tekrardan uykuya dalmıştım üzerime örtülen ceket ile irkilip gözlerimi açtım karşımda onu görünce rahatlamıştım ve kendimi büsbütün uykuya teslim ettim.
Uykudan sonra duran arabayı sorgularcasina düşünüp gözlerimi açtım ve açmamla ağzımdan Ufak çaplı bir küfür çıkmıştı kendime gelip karşımdaki saraya bakıyordum ama anlamadığım tek şey kapının önünde neden bu kadar siyah takım elbiseli belinde silahlı adamlar vardı ?

Kendi kendime konuşurken kapıdan ellerinde dosyalarla bir adam gelip yanımdaki adamın dibinde bitti
-abi bu evrakları necatinin adamları gönderdi yurt dışına kaçak mal gönderecektikya onun için bir sözleşme ayarlamış
- erdem daha kapıya bile girmeden ne işinden bahsediyorsun.
Erdem denen adam daha beni görmeyerek yanımdaki adama birşeyler söylemeye çalışıyordu en sonunda benim olduğumu farkederek elini uzattı "merhaba hanım efendi ben erdem" diye kendini tanıttı elini uzatmasıyla tutsam mı tutmasam mı diye düşünürken yanımdaki adam bunu farketmiş olmalıki hemen müdahale etti "erdem işin yoksa siktir git" diyip adamı kovdu. Erdem denen adam gülerek uzaklaştı. Uykulu gözlerle ona baktım değişik değişik bakıyordu bu adam hiç gülmeyi bilmezmiydi suratsız diye söylenirken bana öncelik verip eve doğru yürümeye başladı iyi en azından nezaket nedir biliyor diye içimden geçirerek eve doğru yürüdüm. Burası gerçekten saraydan farksızdı içimdeki hafif ürpertiyle yürüdüm eve geldiğimizde yanımdaki adamın "Hafize abla"  demesiyle mutfaktan çıkan kadın "alaz'ım hoş geldin iyiki geldin bende sen geleceksin diye en sevdiğin yemeklerden yaptım" diye sarıldı ve ben yanımdaki bay kibirlinin ismini duymamla şuan büyük bir şoka girmiştim olamaz olamaz rüyamda gördüğüm adamın ismini alaz diye koymuştum yanımdaki kadının sesiyle kendime geldim  sıcak bir karşılamayla sımsıkı sarılmıştı "sende hoşgeldin hanım kızım maşallah deniz gibi gözlerin var alaz'ıma layık bir kızsın 41 kere maşallah" demesiyle ikinci bir şoka daha girdim ve hemen karşımdaki bu tatlı kadına kendimi tanıttım "sarina ben 1 günlüğüne misafirim alaz beyi tanımıyorum ama kendisine bir teşekkür borcum var bu yüzden birşey demek istemiyorum ve ona layık birini bulursunuz umarım"dememle kadın şaşırmıştı yanımdaki bay kibirliye baktığımda boş gözlerle bana bakıyordu onu takmayarak az önce kadının çıktığı mutfağa gittim bir bardak su içip kendime gelmem gerekiyordu bardağı suyla doldurup tek dikişte içmiştim evet kabul bay kibirli Yunan heykeli gibiydi ama bu onun kaba biri olduğunu değiştirmiyordu. Düşüncelerimden sıyrılıp hangi odada istirahat edeceğimi sordum Hafize hanım bana odamı göstermek için önümden yürürken bay kibirliye göz devirip peşinden gittim, odama geldiğimde üstümü değiştirme gereği duymadan kendimi yatağa attım ve hemen uyudum.






KAÇIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin